'Ölülerimize işkence yapanlar, direnişimizi kıramazsınız'

09:55

JINHA

WAN- Cizre'de yaşanan katliamda yaşamını yitiren Abdülselam Turgut'un cenazesini aldıktan sonra bedeni üzerinde işkence izlerine rastlayan ailesi duruma tepki göstererek, "Ölülerimiz ruhlarını teslim etmelerine rağmen bedeni üzerine işkence yapılıyor. Biz de o işkence yapanlara diyoruz ki; direnişimizi kıramazsınız" diye belirtti.

Şırnak'ın Cizre ilçesinde birinci vahşet bodrumunda katledilen Abdülselam Turgut'un (22) cenazesi Urfa ve Batman'daki otopsi işlemleri ardından Van'da Süphan Mezarlığı'nda kitlesel bir törenle son yolculuğuna uğurlandı. Annesi Naciye Turgut, Abdülselam'ın yaşanan katliamlara daha fazla dayanamadığını ve destek olmak amacıyla Cizre'ye gittiğini söyledi.

'Abdülselam barış için oradaydı'

Halkın barış talebine devletin tahammül edemediğini söyleyen Naciye, "Oğlum elinde bir silah olmadan, barış için gitmişti. Devlet oğlumun barış istemesine tahammül edemedi, katletti oğlumu. Abdülselam bu savaşa daha fazla katlanamadı. Barışa katkı sunmak için gitti, başka bir şey için gitmedi" diyerek tepkisini dile getirdi.

'Kadınlar olarak yapılan zulme başkaldırmak lazım'

Cizre'deki bodrumda bulunan herkesin katledildiğini ve buna dayanacak güçlerinin kalmadığını ifade eden Abdülselam'ın ablası Fatma Turgut, "Bizler daha fazla dayanamıyoruz. Devlet daha fazla barış diyen gençlere tahammül edemedi. Kardeşimin de aralarında bulunduğu onlarca insan iki ay boyunca bodrumda aç, susuz kaldılar. Artık bu savaş ve ölümlere yeter diyorum" sözlerine yer verdi.

'Acımızı bile yaşamamıza izin vermediler'

Abdülselam'ın kuzenlerinden Gurbet Değirmenci ise, cenazeyi almaya giderken savcılığın ve askerlerin keyfi muamelesine maruz kaldıklarını belirtti. Gurbet şöyle devam etti: "Eve gelen bir telefon üzerine cenazeyi almaya gittik. Savcının değişmesi ve yeni göreve gelen savcı, 8 saat boyunca herhangi bir açıklama yapmadı. Cenazemizi almak için saatlerce bekledik. Üstelik polis ve askerlerin psikolojik baskısıyla karşılaştık. Panzerler durmadan bize gövde gösterisi yapıyordu. Yüzü kapalı polisler ve askerler tarafından psikolojik baskı altındaydık. Acımızı bile yaşamamıza izin vermediler. Cenazemizi sonunda aldık."

'Ölülerimiz sahipsiz değil'

Cenazede işkence izlerinin olduğunu söyleyen Gurbet, "Ölülerimiz üzerinden bize mesaj verilmek isteniyor. Çünkü Abdülselam'ın yüzü ve ayakları çok kötü durumdaydı" diyerek bununla beraber, kimliği belli olmasına rağmen, savcının kağıt üzerine 'kimsesiz' diye not düşmesinin kendilerini derinden yaraladığını belirtti. Gurbet, "Ölülerimiz ruhlarını teslim etmelerine rağmen bedeni üzerine işkence yapılıyor. Bizde o işkence yapanlara diyoruz ki; direnişimizi kıramazsınız. Bizler anne olarak ayaklarımızın altındaki cenneti alsınlar, ama çocuklarımıza dokunmasınlar. Ölülerimiz sahipsiz değildir. Arkalarında büyük bir halk vardır" dedi.

'Kadın bedenin gözler önüne serilmesi devletin ayıbı'

Kuzeni Ayten Turgut ise, savaşın sadece gençler üzerinden yürütülmediğini aynı zamanda kadın bedeni üzerinden de yürütüldüğünü belirterek, geçtiğimiz günlerde sosyal medya aracılığıyla katledilen kadın bedenlerinin teşhir edilmesini hatırlattı. Ayten, bu şekilde kadının düşürülmeye çalışıldığını kaydederek, "Artık kadınların direnişini gösterme zamanıdır. Kadın bedenini gözler önüne serilmesi kadının değil devletin ayıbıdır. Tüm dünyanın kadınlara ve biz Kürt halkına yapılan zulme baş kaldırması lazım. Biz bunu kabul etmiyoruz. Benim ailemi, kardeşimi öldürebilirler. Ama ya beni ya da başkasını öldürerek bizi bitiremezler. Abdülselam oraya barış için gitmişti. Devlet katletti. Kürt halkı olarak bunu kabul etmiyoruz" diye konuştu.

(db-hk/dc)