Zeynep Akın/JINHA

ÊLIH - Kuzey Kürdistan kentlerinde devlet güçlerince sivil insanların katledilmesi bütün insanları olumsuz etkilerken, özellikle kadınların bütün yaşam alanlarında kendini hissettiriyor. Eskiden kadınlar mutlu anları anlatan kilamlar söylerken, şimdiler de kilamların yerini devletin katliamlarını anlatan ağıtlara aldı.

Kış ayları genellikle ılıman geçen Batman'da bir mahalleye doğru yürüyorum ve bir parkta oturan Koçer kadınlar, açan güneşin altında oturmuş sohbet ediyor. Ancak yaklaştığımda eğlenmediklerini aksine Cizre vahşetini konuştuklarına şahit oldum. Artık bütün yaşam alanlarında bölgede yaşanan kuşatma, saldırı ve devletin sivil halk üzerindeki vahşet konuşuluyor. Kadınlara sorduğumda "Eskiden olsa çayımızı, çekirdeğimizi alıp muhabbet ederek gülerdik. Şimdi ise her gün ölüm haberleri, katliam ve yeni bir sokağa çıkma yasağıyla uyanıyoruz. Hal böyle iken bunalıp bahçe de parklar da oturduğumuzda bile devletin saldırısı sonucu katledilen, yakılan insanlar aklımızdan çıkmıyor" diye belirtiyor. Kadınlar yaşanan tüm saldırılara rağmen topraklarından ve mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini, bu topraklardan devletin çıkması gerektiğini vurguluyor. Kadınlarla kendi aralarında konuşmaya devam ederken Saliha Diken, Cizre'deki bodrumda yaralı halde yakılan onlarca kişinin canice katledilmesini unutmayacaklarını ve unutturmayacaklarını söyleyerek, onlar için bestelediği ağıdı yakıyor.

'Cizre katliamıyla birlikte barış dili de öldü'

Kadınlardan Fatma Aydın, tüm saldırılara rağmen topraklarını bırakmayacaklarını kaydederek, devletin tüm gücüyle Kürt halkına saldırdığını ve göçertmek istediğini belirtti. Kürt halkının yıllardır barış dilinden vazgeçmediğine değinen Fatma, Cizre katliamının ardından Kürt halkı için barış dilinin de öldürüldüğünü vurguladı. Fatma, "Tek damla kanımız olana dek kendi topraklarımızda olacağız. Kürtleri tek tek öldürerek bitireceklerini sanıyorlar. Türk devletinin şunu iyi bilmesi gerekiyor ki Kürtler bir ölür bin doğar. Şunu da anlasınlar asla topraklarımızı bırakmayacağız. Her zaman gerillanın, savaşçılarımızın ve önderimizin yanında olacağız. Yaşam var olduğu sürece Kürtler kendi davalarından, haklarını aramaktan vazgeçmeyecek. Tek bir Kürt kalana dek devlet Kürtleri düşüremeyecek" diye konuştu.

'Kürtlere karşı devlet yenilecektir'

Kürtlerin eski Kürtler olmadığını her bir Kürdün birer savaşçı olduğunu dile getiren Fatma, devletin tüm gücüne rağmen tek geri adım atmayacaklarını belirtti. Devletin Kürdistan'a işgal tarzıyla saldırdığına dikkat çeken Fatma, devletin işgal etmeye çalıştığı Kürdistan topraklarının kahramanlarla dolu olduğunu kaydetti. Ajanlık ve koruculuk yapanlara çağrıda bulunan Fatma sözlerine şöyle devam etti: "Kürtler bir olduğu sürece bu devlet her zaman yenilecektir. Kürtler başarmıştır artık, Kürtlerin özgürlüğü yakındır. İstilacı Türk devletinin girdiği Silopi, Cizre, Sur, Nusaybin ve diğer ilçelerin direnişini selamlıyoruz."

'Cizre'deki bodrumun hesabını nasıl verecekler'

Asker ve polis annelerine seslenen Selime Ağın ise, Kürt annelerinin çocukları için verdiği mücadeleye onların da ortak olmalarını istedi. Selime, "Halkların düşmanlığına ve ölümlere sebep olanları lanetliyorum. Katliamlarla bu halkı yok etmeye çalışanların belinin kırılacağı gün yakındır. Aynı şekilde bu mazlum halkın zafere ulaşacağı gün de yakındır" dedi. Onlarca insanın Cizre bodrumunda yakılmasının insanlık dışı olduğunu belirten Selime, "Cizre'de bodrumda yakılan gençlerden biri Bilal Erdoğan olsaydı Tayyip ne yapardı. Onlarca insanı diri diri yaktılar. O bodrumlarla birlikte onlarca ananın yüreğini yaktılar, bunun hesabını nasıl verecekler" diye sordu.

'Vahşet bodrumuna ağıtlar yakıldı'

Konuşmamıza devam ettiğimiz sırada Saliha tepkisini, Cizre'de ki vahşeti ve direnişi ağıt yakarak dile getirdi. Saliha, ağıt yakarken aralarında Cizre'den gelenlerin de bulunduğu kadınlar gözyaşlarını tutamadı. Saliha, "Yaktığımız ağıtlarda ve söylediğimiz kilamlar da Cizre'deki direnişi, katledilenleri ve bodrumda yakılan insanları unutmayacağız ve unutturmayacağız" dedi.

(be/mg)