'Vahşete sessiz kalanlar en az tetiği çekenler kadar suçludur'

14:15

JINHA

AMED - İHD ve Kayıp yakınların "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 367'incisi gerçekleştirildi. Eylemde, 1993 yılında Diyarbakır'ın Merkez Bağlar ilçesinde, yüzü maskeli güvenlik güçlerinin saldırısı sonucu yaşamını yitiren Hamit Pamuk ve İkram Han'ın, faillerinin bulunup yargılanması talep edildi.

İHD ve Kayıp yakınların "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 367'ncisi, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1993 yılında Diyarbakır'ın Merkez Bağlar ilçesinde, yüzü maskeli güvenlik güçlerinin saldırısı sonucu yaşamını yitiren Hamit Pamuk ve İkram Han'ın, faillerinin bulunup yargılanması talep edildi.

'7 ayda 90'lı yılları geride bırakan insanlığa karşı suçların işlendiğini'

Oturma eylemi öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şube yönetici Avukat Hatice Demir, 90'lı yıllarda işlenen zorla kaybettirme ve işkence suçlarının hesabını hala sorulmamışken, failler yargılanıp hakikat açığa çıkarılmamışken, 'Kürdistan'da son 7 ayda 90'lı yılları geride bırakan insanlığa karşı suçların işlendiğini söyledi. Cizre ve Sur başta olmak ilan edilen sokağa çıkma yasakları ile Kürt halkına kendi yaşam alanlarının yasaklandığını belirten Hatice, "Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, gençler evlerinin içinde, bahçelerinde yada kapılarının önünde vurulmuştur. İnsanlar aç, susuz, yaralı bir şekilde ölüme terk edilmiştir. Varto'da Cizre'de kadınlar çırılçıplak soyulmuş, başlarında fotoğraflar çekilmiş ve bu fotoğraflar sosyal medyada teşhir edilmiştir. Tüm kadınlara şu mesaj verilmiştir; evinizde oturmazsanız, itaat etmezseniz sonunuz böyle olur denilmiştir. Militarist, cinsiyetçi, tekçi devlet; kadın bedeninden intikam almak istemiş, kadın bedenini adeta savaş alanına çevirmiştir" diye konuştu.

'Cizre'nin bir benzeri yaşanmadan, Sur'a güvenli bir koridor açılmalı'

Cizre'de şuana kadar 166 insanını tüm dünyanın gözü önünde bodrumlara sıkıştırıldığı, üzerlerine bombalar yağdırıldığını, göçük altında bırakıldığı, tarandığını ve yakıldığını dile getiren Hatice, "Ardından işledikleri suçlar açığa çıkmasın diye cenazeler değişik illere kaçırılmıştır. Parçalanan bedenler, çöken binanın molozlarıyla birlikte iş makinalarıyla Dicle nehrine dökülmüştür. Bugün Sur'da da, Cizre'de yaşananların benzeri yapılmaya çalışılmaktadır. Sur'da bir bodrum kata sıkışıp mahsur kalan tüm sivil insanlar için derhal Yaşam Koridoru açılmalı ve Sur'dan güvenli bir şekildi çıkmaları sağlanmalıdır" diye belirtti.

'Hakikat er yada geç ortaya çıkacaktır'

Başta Türk devleti olmak üzere, Anayasa mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu ölümlerden birinci dereceden sorumlu olduğunu belirten Hatice, "Bu vahşete sessiz kalan herkes en az tetiği çekenler kadar suçludur. Bugün Kürdistan'da Kürt halkına karşı işlenmeyen hiçbir suç kalmamıştır. Hukuku tanımayanlar, uygulamayanlar, evrensel değerleri yerle bir edenler işledikleri suçların hesabını hukuk karşısında verecek ve yargılanacaklardır. Ne yaparlarsa yapsınlar, gerçek ortada ve gerçek yürüyor, hiçbir güç bunu durduramaz, hakikat er yada geç açığa çıkacaktır" ifadelerinde bulundu.

Öldürülmeden önce tehdit ve işkence gördüler

Demir'in ardından İHD Diyarbakır Şube yöneticisi Avukat Mahsun Kaya, 1993 yılında Diyarbakır'ın Merkez Bağlar ilçesinde, yüzü maskeli güvenlik güçlerinin saldırısı sonucu yaşamını yitiren Hamit Pamuk ve İkram Han'ın kaybedilme hikayesini anlattı.

Yapılan konuşmaların ardından kaybedilenler anısına beş dakikalık oturma eylemi yapıldı.

(mg)