'Dılşah sessiz gülüşünden vuruldu'

09:02

Zehra Doğan/JINHA

MÊRDİN - Nusaybin'de 20 Şubat tarihinde zırhlı araçlardan yapılan ateşle katledilen 50 yaşındaki Gülşah Ak'ı anlatan ablası Hafife Yıldırım, "Öz yönetim ilanlarından sonra hayata karşı inancı büyüktü kardeşimin. Her Kürt gibi o da topraklarını çok severdi. Evet bu toprakları sevmenin bedeli ölüm, kardeşim de bu bedeli ödeyen ölümsüzler kervanına katıldı. Onu umutlarından ve tertemiz gülüşünden vurdular" dedi.


Mardin'in Nusaybin ilçesinde önceki gün 50 yaşındaki Gülşah (Dılşah) Ak, abluka altındaki Abdulkadirpaşa Mahallesi'nde Seyitler Cami'nin hemen bitişiğinde bulunan ablasının kapısının önünde katledilmişti. Olay sırasında elinden tuttuğu ve kendisi de yaralanan 10 yaşındaki kızı Sevgi Ak ise Nusaybin Devlet Hastanesi'ndeki tedavisinin ardından taburcu edildi. Katliamın görgü tanığı Gülşah'ın ablası Hafife Yıldırım, olay anında kapının önündeydi ve katliama tanıklık etti. Gülşah'ın, evlerinin hemen önünde konumlanan zırhlı araçlardan yapılan ateşle katledildiğini söyleyen Hafife, "Şimdi de olaya kılıf bulmaya çalışıyorlar. Katliamın yaşayan tanığıyım, kendi gözlerimle gördüm. Kardeşimi devlet katletti" diyor.

'Çocuklar zırhlıların çıkardığı sesten uyyamamıyor'

Gülşah'ın olay günü kızıyla birlikte kendsisini ziyarete gelmek için Yenituran Mahallesi'ndeki evinden çıktığını söyleyen Hafife, "Kardeşim daha önce defalarca bize geldi. Özel harekat timleri onu zaten her gün görüyordu. O gün de yine beni ziyaret etmek için evinden çıkmıştı. Zili çaldı, tam ben kapıyı açtığım sırada taramaya başladılar.Kardeşimi gözlerimin önünde katlettiler" diye anlatıyor. 6 çocuk annesi 50 yaşındaki Gülşah (Dılşa) Ak'tan geriye kalan kan izleri, ziyaret için gittiği ablasının kapısının önünde hala. "Her Nusaybinli gibi kardeşim de toprağına bağlı yurtsever bir Kürt'ü" diyen ablası Hafife Yıldırım, şimdi her gün kardeşinin katledildiğinin evinin önüne çıkmanın kendisi için en büyük işkence olduğunu söylüyor.

Nusaybin'in en acı yılları olan 1990'larda boyun eğmeyen bir halk olarak o günden bu yana zulme karşı direnen ailelerden olan Gülşah'ın ailesinde en son kayıp ise Gülşah oldu. Hizbulkontra ve devletin kara bir leke bıraktığı Nusaybin'de her aile gibi onlar da zulme karşı direnmeyi seçmiş. Daha küçük yaşlarda başlayan hayata karşı mücadelesinin içinde yer alan ailesinden 15 kişi ise Kürt mücadelesinde yaşamını yitirmiş. Mücadelesi sadece bununla sınırlı kalmamış Gülşah'ın. Eşinin bir takım sağlık sorunları yaşaması nedeniyle 6 çocuğunu da kendi başına büyüten Gülşah'ın hayatı, en büyük sevgisini ona sakladığı 10 yaşındaki küçük kızı Sevgi'yi tuttuğu sıcacık ellerinden ve gülüşünden vurularak noktalandı hayatı.

'Kim bilir ne derdi vardı, öğrenemeden gitti'

"Kardeşim hayata kırgın bir kadındı" diye Gülşah'ı anlatan Hafife, hayatta sanki kimsesi olmayan bir kadın gibi kendini çocuklarına adayan güler yüzlü sessiz bir kadın olduğunu söylüyor. Hafife Gülşah'ı şu sözlerle anlattı: "Sanki hep kırgınmış gibi sessiz bir hali vardı. Tek başına çocuklarını büyütmenin verdiği ağırlığı anne şefkatiyle büyüten yüreği sevgi dolu sessiz sakin bir kadındı. Onu her gören koruyan kollayan bir tavırla ona yaklaşırdı. Hiç kimseyle konuşmazdı. Çok severdi eşini ve çocuklarını. Benden başka kimseyle konuşmazdı. Her hafta bana gelir derdini anlatır, rahatlar öyle giderdi. Katledildiği gün de yine benimle konuşmak, dertleşmek için bana gelmişti. Zili çaldı ardından silah sesleri geldi. Tam o an kapıyı açtım ve kardeşimi zırhlı araçların katlettiğine tanık oldum. Yere öylece yığıldı. Küçük kızı da yaralandı. Asıl yara küçücük yüreğinde açıldı. Nasıl zordur ona bu durum kim bilir? Yerde dakikalarca can çekişti. Yanına oturdum, başını okşadım. Gülüşünden vurulmuştu kardeşim. O sessiz, masum, tertemiz gülüşünden. Yerde pes pembe ince bir kan süzüldü. O anlar hiç aklımdan gitmiyor. Onu katleden zırhlı araç başında durdu, hiç bir yere ayrılmadı. Eserinden gurur duyar gibi oradan hiç ayrılmadı. Beni en çok üzen şey ise bir derdi vardı, bana anlatmak için gelmişti ama anlatamadan katledildi. Kim bilir ne derdi vardı?"

Gülşah'ın her Kürt gibi toprağına bağlı bir kadın olduğunu söyleyen Hafife, "Devlet için sadece bu yeterli bir sebep öldürmek için. Kardeşim hiç bir şey yapmamıştı. Öz yönetimle birlikte umudunun arttığını söylüyordu. Kürt hareketine bağlıydı, bana hep anlatırdı. Kürt olmayı, kültürünü yaşatmayı seven bir kadındı" dedi. Aile olarak devlet zulmünü en derin şekilde yaşayan bir aile olduklarını söyleyen Hafife, "Ben de oğlumdan 25 yıldır haber alamıyorum. Kaybettirdiler oğlumu, bu da yetmezmiş gibi kardeşimi de gözlerimin önünde katlettiler. Acının en büyüğünü yaşadım. Her gün bir dakika dahi ayrılmadan kapımın önüne konumlandırılan araçlardan benim can yüreğimden vurdular. Asla terk etmem dediğim evimin önünde kardeşimi katlettiler. Hala kapımın önünde araçları duruyor. Onların sesini duydukça acı çekiyorum. Evine hapsedilerek her gün işkence gören bir kadını var mı ötesi" diye sordu.

(gc)