'Savaşın ilk vurduğu yerde kadınlar ve çocuklar vardır'

18:27

JINHA

İZMİR- 'Savaşın Kadınlar ve Çocuklar Üzerine Etkileri' konulu panelde konuşan TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, "Tarih öncesi çağlardan başlayarak savaş, kadının üzerinden ve çocuğun üzerinden yürüyor çünkü ilk savaşın vurduğu yerde onlar vardır" dedi.

İzmir'de Buca Evka-1 Kadın Kültür ve Dayanışma Evi Derneği (BEKEV), İzmir Cemevi, Eğitim Sen, SES ve siyasi partiler tarafından Şirinyer Belediye Düğün Salonu'nda 'Savaşın Kadınlar ve Çocuklar Üzerine Etkileri' konulu panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Türkiye Gazeteciler Sendikası Eğitim Sekreteri Emine Uyar, Dahiliye Uzamanı Zeki Gül katıldı. Panelde ilk sözü alan Şebnem, "Kadınlar öldürülüyor, çocuklar öldürülüyor ve bunun terörle savaş olduğu iddia ediliyor. Öldürülenlerin tamamının terörist olduğu iddia ediliyor. Oysa tüm bu haber kirliliğinin içinde ya da habersizlik içinde derleyebildiğimiz verilerle sadece 5 Şubat'a kadar 224 sivil ölümünden söz ediliyor. Tarih öncesi çağlardan başlayarak savaş, kadının üzerinden ve çocuğun üzerinden yürüyor çünkü ilk savaşın vurduğu yerde onlar vardır" dedi.

'Sağlık hakkını sadece barış ortamında söylersek büyük bir yalanın parçası oluruz'

Daha sonra söz alan Dr. Zeki Gül ise 'barış, sağlık, savaş' konulu sunumunda Türkiye'de çocuk felcinden ölenlerle faili meçhullerin sayısının denk olduğuna dikkat çekti. Barış ve sağlık paradigmasının birbirine benzediğini söyleyen Zeki, "Herodot, 'barış ortamında çocuklar babalarını gömer, savaş ortamında ise babalar çocuklarını' diyor. Dünya Sağlık Örgütü barış için sağlığın bir köprü olduğunu söylüyor. Ambulansların ve sağlıkçıların yaralıların olduğu yerlere haftalar boyunca gönderilmeme meselesi bu köprüyü dinamitliyor. Sağlık hakkını sadece barış ortamında söylersek büyük bir yalanın parçası oluruz" diye konuştu.

'Kafasına silah dayanan basın mensubu arkadaşlarımızı gördük'

Son olarak konuşan Emine Uyar savaş durumda basının durumuna dikkat çektiği konuşmasında "Savaş ortamında bölgede gazetecilik yapan arkadaşlarımız var. Bu süreçte kafasına silah dayanan basın mensubu arkadaşlarımızı gördük. 'Kameramanımı götürmeyin' diye bağırıp kendisini bir arabanın önüne atan arkadaşlarımızı gördük. Bölgede bodrumlara sıkışarak gazetecilik yapmaya çalışan halkın arasındaki arkadaşlarımızı gördük. Onları yalnız bırakmamak için haber nöbetine arkadaşlarımızı gidiyorlar. En son haber nöbeti için 3. ekip gitti ve gitmeye de devam edeceğiz" dedi.
Emine Sur'da yaşayan kadınların, çocuklarını nasıl hayatta tutabileceklerini düşündüklerini ifade ederek, "Surlu kadınlar şimdi, çocuklarını nasıl keskin nişancıların hedeflerinden koruyabilirler, nasıl sağlıklarını koruyabilirler, öldüklerinde nasıl defnedebilirler bunu yaşıyorlar" dedi.

'Bu devletlerin savaşıdır'

Panelin sonunda yaşadıkları savaşı anlatan iki Suriyeli mülteci kadından Necma Sanaj "Özellikle Suriyeli kadınlar olarak bu savaş kesinlikle bizim istediğimiz bir savaş değil. Bu devletlerin savaşıdır. Kadınların yaşadığı hayat zaten zordur. Savaş zorluklarımızı daha fazlalaştırdı. Yaşadığımız yer için çok mücadele ettik ancak terk edip Türkiye'ye gelmek zorunda kaldık. Bizi bir maddi varlık olarak görmeye başladılar. Kiraladığımız evleri bile çok pahalıya kiralıyoruz. 3 çocuğumu ölümlerini göze alarak Almanya'ya göndermek zorunda kaldım" diye konuştu.

Amşa Mahmud ise "Bizim derdimiz kendi ülkemizde bir kümesin içinde dahi olsa yaşamak. Bunun için de tüm devletlerin bu savaşı durdurması için çaba sarf etmesini istiyorum" dedi.

(öö/gc)