Fahriye Çukur'un en uzun bekleyişi ve Rozerin…

09:02

Nurcan Yalçın - Esra Aydın

AMED - Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 8 Ocak tarihinde keskin nişancılar tarafından kafasından vurularak katledilen ve cenazesi ailesine verilmeyen Rozerin Çukur'un annesi Fahriye Çukur, "Mutluluk kaynağım" diye anlattığı kızının hayallerini 40 günü aşan uzun bekleyişinde saklamaya devam ediyor.

1990'lı yıllarda devlet tarafından köyleri yakılan Çukur ailesi ardından Diyarbakır'a yerleşiyor. 1999 yılında Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesine bağlı Fiskaya Mahallesi'nde Dicle Nehri ve Hevsel Bahçelerine bakan iki göz bir odada dünyaya geliyor Rozerin. Yoksul ve üç çocuklu bir ailenin ilk çocuğu Rozerin, annesinin "İlk göz ağrım" dediği Rozerin… 1990'lı yıllarda devletin katliamcı yüzü ile tanışan, 2016 yılında yine aynı katliamcı zihniyet yüzünden "İlk göz ağrım" dediği kızını kaybeden Fahriye Çukur ise 46 gündür kızının cenazesini Sur'dan almayı bekliyor.

"Rozerin'i nasıl anlatacağımı bilmiyorum" diyor Fahriye… "O benim mutluluk kaynağımdı" diyerek devam ediyor. Hatta Rozerin'in doğumundan sonra "Yeni doğduğu zaman ondan sonra çocuk doğurmak istemiyordum. Çünkü diyordum başka çocuğum olarsa Rozerin'i bu kadar sevmeyeceğim" diye düşündüğünü paylaşıyor bizimle. Bu düşüncesi ile 4 yıl boyunca başka bir bebek dünyaya getirmediğini ifade ediyor. Ardından dünyaya iki çocuğu daha geliyor Fahriye'nin ama o "Mutluluk kaynağım" dediği ilk bebeğinin sevgisini bir başka taşıyor içinde. Rozerin'in çok zeki bir çocuk olduğunu ve 5 yaşında okula gittiğini dile getiren Fahriye, "Okula başladığı ilk günden başarılı bir öğrenciydi" diyor.

Rozerin herkesin zihnine boynunda fotoğraf makinesi olan fotoğrafı ile kazındı. Annesi ise onun yalnızca fotoğrafla değil farklı alanlarla da ilgilenen çok yönlü bir genç olduğunu belirtiyor. Fahriye, Rozerin'in yapmaktan hoşlandıklarını, şiir yazmayı ve okumayı, fotoğraf çekmeyi, tarihi yerleri gezmeyi ve gezerken de anlatmayı çok seviyordu. "Okumaya karşı ise ayrı bir hobisi vardı. Kitap okumaya çok bağlıydı. Sürekli kütüphaneden kitap alıp okuyordu ve kardeşlerine de okutturuyordu. Bir tarih koyup verdiği kitabın o tarihe kadar bitmesini istiyordu ve kitabı tekrar geri götürüyordu. Bir diğer hobisi ise resim çizmekti. Bir de anı yazmayı seviyordu. Gezdiği yerlerden sonra anı yazardı. Hayvanları çok severdi. Hayvan sevgisinden dolayı eti sevdiği halde yemezdi" şeklinde anlatıyor.

17 yaşındaki Rozerin'in yaşını aşan mücadelesi, enerjisi ve fedakârlığı ailesine maddi destek olmak için çalışmaya başlamasıyla da ortaya çıkıyor. Fahriye o süreci şu şekilde anlatıyor: "Geçen yaz tatilinde15 gün bir kafede çalıştı. Kazandığı parayla kendine kitap aldı. Daha çok çalışmak istiyordu ancak kalp hastası olduğu için babasıyla çalışmasına izin vermedik. 10 yaşından beri kalp hastalığı vardı. Yorulduğu zaman çok zorlanıyordu. Ona verdiğimiz okul harçlığını hiç harcamıyordu. Hep biriktiriyordu, bazen biriktirdiği parayı tekrar bana veriyordu. Okulu evden çok uzaktı eve geldiği zaman arabaya binmediği belli oluyordu. Çok yoruluyordu. Kardeşlerine çok düşkündü. Onun ölümümden sonra kız kardeşi çok etkilendi. Hiç kimseyle konuşmuyor. İçine kapanmış. Rozerin bizim için çok değerli biriydi. O benim sadece kızım değil arkadaşımdı aynı zamanda. Çevrede de çok seviliyordu küçükken o kadar güzeldi ki herkes ona pamuk prenses diyordu."

En yakın arkadaşı da katledilmiş…

Annesinin sadece kızı değil arkadaşı olan Rozerin ileride psikolog, fotoğrafçı ya da ressam olmak istiyordu. Arkadaşlık konusunda seçici olan Rozerin'in en yakın arkadaşının da devlet tarafında katledildiğini söyleyen Fahriye, "Fotoğrafçılık kursuna gidiyordu. Orada tanıştığı bir arkadaşı olan Ruken Demir 12 Eylül 2015 tarihinde Bağlar ilçesinde devlet tarafından katledilmişti. Ondan sonra Rozerin çok değişti. Sürekli Ruken'in mezarına gidiyordu. Onu zorla eve getiriyorduk. Çok ağlıyordu. Bekli de ilk kez sevdiği bir arkadaşını kaybetmişti" diye anlatıyor.
Rozerin'in en son evden çıkarken üzerinde okul üniforması olduğunu dile getiren Fahriye, "Gittiği zaman Sur'da bir günlük yasak kalmıştı onun orada arkadaşları mı vardı bilemiyorum ama bir daha çıkamamış ve iki gün sonra bize ölüm haberi geldi. Onun ölüm haberiyle benim hayatım da bitti. Hep içim yanıyor. Eğer kızımın cenazesini alsaydım belki bu kadar içim yanmaz, acım taze kalmazdı" diyor.

'Rozerin feminist bir yapıya sahipti'

Rozerin'in evde çizdiği çok sayıda kara kalem çalışması, yazdığı anı ve şiir metinleri, çektiği onlarca fotoğraf ve okuldaki başarılarından dolayı aldığı belgeler bulunuyor. Kısacık yaşamına birçok farkındalık ekleyen Rozerin'in tüm bunların yanı sıra kadın kurtuluş ideolojisini de araştırdığını ifade ediyor annesi. Rozerin'in feminist bir yapıya sahip olduğunu dile getiren Fahriye'nin söylediklerini de doğruluyor Rozerin'in resimleri. Çizdiği resimlerin pek çoğunda kadın figürleri odasında ise belki de henüz bitiremediği jineoloji kitapları bulunuyor.

Evde yarım kalmış okul projesi

Katledilen Rozerin'in yarım bırakmak zorunda kaldığı yalnızca çizdiği resimler ve okumadığı kitaplar değil. Bir de lise 3. sınıftayken hazırladığı bir proje var. Rozerin projesi için şunları kaleme alıyor "Bence bu projedeki amacı en iyi şekilde anlatmak, bunu gerçekten görüp yaşamaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için gerçekten heyecanla köyümüze yani yemyeşil bir doğa harikası olan Heridan diğer bir adıyla Kırkpınar'a doğru yol aldık. Yolculuğumuz arabaya binerek başlar. Arabayla gidiyoruz çünkü yolda karşılaşacağımız diğer harikaları kaçırmak istemeyiz. Şehirden yavaş yavaş ayrılırken; o koca koca güzelim güneşin önüne geçip bizi güneşten mahrum eden binalar git gide azalıyor ve önümüzdeki adeta bir gelinliğin bembeyaz duvağı gibi karlı dağların güzelliğini daha iyi görebiliyorduk. Köye yaklaştığımız sırda yeşillikler artıyor. Kuş cıvıltıları ve şırıl şırıl akan şelalelerin, derelerin sesleri kulağımızda müthiş bir müzik keyfi yaratıyordu. Böyle müthiş güzellikleri şehirde görülmesi kesinlikle imkânsızdı. Eğer merak ediyorsanız gelip görebilirsiniz eminim çok eğlenirsiniz."

Rozerin belki de doğa yaşamına özlemini anlattığı bu projeyi 5 sayfa yazmış. Bu proje de pek çok hayali gibi yarım… Rozerin'i fotoğraf ve resim sanatından, şiir ve tarihi mekânlardan, kadın mücadelesi ve psikolog olma sevdasından ayıran zihniyet, annesinin ise sağlıklı yas tutma hakkını elinden alıyor. Rozerin'in hayalleri şimdi annesinin 40 günü aşan en uzun bekleyişinde saklanıyor…

(ck/gc)