'Şiddet uygulayan kişi o kadını en iyi tanıyan ve en iyi anlayan kişidir'

16:47

JINHA

İSTANBUL - Şiddet uygulayıcısının şiddet gören kadının kendisine travamatik olarak bağlanmasını istediğine dikkat çeken Mor Çatı'dan Feride Güneri, "Duygusal olarak bağımlı haline geldiği zaman insan kukla gibidir. Travmatik bağlanma şiddetin en kötü kısmıdır. Ne yazık ki çoğu zaman şiddet uygulayan kişi o kadını en iyi tanıyan ve en iyi anlayan kişidir çünkü dersine çok iyi çalışmıştır ve sizin duygularınızı manipüle etmek için kullanır. Şiddet uygulayıcısı suçluluk duygusu hissetmenizi ister, bizim kendimizden utanmamızı ister" diye konuştu.

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, "2010'larda Erkek Şiddetine Karşı Kadın Sığınakları, Dayanışma Merkezleri ve Dayanışma Politikaları: Türkiye'den ve Avrupa'dan Deneyim Paylaşımları" konulu düzenlediği panel devam ediyor. Panel'in ikinci oturumunda, "Sağlıksız Bir İlişkiden Çıkmak İçin Aşılması Gereken Psikolojik Engeller" konusunda deneyim aktarımı yapan Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'ndan Feride Güneri, kadının şiddet gördüğü takdirde, kadın şiddete neden olmadığı için önüne geçecek olanın da kadın olmadığına dikkat çekerek, "Ona daha iyi davranarak şiddeti durduramazsınız. Çünkü şiddetten uzaklaşmaya çalışırken aşılması gereken engellerden biriside aşmaya çalışırken kullanılan yöntemleri anlayabilmek ve kadın üzerindeki psikolojik etkilerden kurtularak özgürleşebilmek. Bunu yapmadığınız sürece gelecekte yaşayacağınız şiddetin esiri olmaktan kaçamazsınız" şeklinde ifadelerde bulundu.

'Şiddet uygulayıcısı suçluluk duygusu hissetmenizi ister'

Şiddet uygulayıcısının kadını şiddet ortamında hapsetmeyi amaçladığına dikkat çeken Feride, "Şiddet uygulayıcısı sizin şiddet ortamına girdikten sonra çıkmamanız için çıksanız bile daha sonra tekrar dönebilmeniz için uğraşır. Şiddet uygulayıcısı her zaman suçluluk duygusunu hissetmenizi ister ve bu sayede sizin kendinizi ona bağımlı hissetmenizi sağlar. Bunun için de suçlayıcı belli kalıplar ve söylemler vardır. 'Sen beni ne hale getirdin ben böyle değildim', 'bu yaştan sonra kadın döven adam oldum', 'bu kadar yaptıklarından sonra bir de gitmeyi düşünüyorsun' gibi. Burada şiddeti durdurmaya, yatıştırmaya çalışmak işe yaramaz. Şiddet uygulayıcısı bizim kendimizden utanmamızı ister. Buda bizi yalnızlaştırır ve hikâyemizi kanıtlayacak delilleri bulmamızda zorlanmamıza neden olur" dedi.

'Korku şiddet uygulayıcısının kullandığı bir duygudur'

Şiddet uygulayıcısının şiddet gören kadının kendisine travmatik olarak bağlanmasını istediğine dikkat çeken Feride, "Duygusal olarak bağımlı haline geldiği zaman insan kukla gibidir. Travmatik bağlanma şiddetin en kötü kısmıdır. Ne yazık ki çoğu zaman şiddet uygulayan kişi o kadını en iyi tanıyan ve en iyi anlayan kişidir çünkü dersine çok iyi çalışmıştır ve sizin duygularınızı manipüle etmek için kullanır. Depresyonda olmanız onun işine gelir. Durumunuzu değiştirecek yaşam gücünüz azdır, yeni adımlar atacak haliniz yoktur, ama aynı zamanda bu depresif durumuzun sizi yeniden suçlu hissettirmek için kullanılır ve yeniden sizin kendinize güveninizi yıkacağı bir adım olarak kullanılabilir. Korku, şiddet uygulayıcısının kullandığı bir duygudur. Sizi sürekli bir tehditle hizaya sokabilir. Siz bir öğrenilmiş çaresizlik içine girerseniz şiddeti durdurmak için yapacak hiçbir şeyinizin olmadığına inanırsınız. Şiddet için var olan dünya görüşünüzün yıkılması gerekiyor" ifadelerinde bulundu.

'Kadınlar için şiddetsiz bir yaşam mümkün mü?'

Ardından "Kadınlar için Şiddetsiz Bir Yaşam Mümkün Mü? Aile, Devlet ve Piyasa Kıskacında Kısıtlar, Zorluklar ve Olanaklar" konusunda deneyim aktarımı yapan Kocaeli Üniversitesi Doç. Dr. Burcu Yakut Çakar, temel sorunun kadınlar açısından gerçekten kendi özerkliklerini koruyarak özerk bireyler olarak bir yaşam kurabilme ve bu yaşamı sürdürebilme olanaklarının olup olmadığını cevaplayabilmek olduğuna işaret etti.

Kadının özerkliği önünde bulunan iki temel sorunu açıklayan Burcu, "Toplumsal cinsiyet rollerini içişlerinden kadının, dış işlerden erkeğin sorumlu olması tablosunda görmek mümkün. Ekonomi anlamında özerk olmak tamamen bağımsız olmanın tek yoludur ama şimdiki durumda bu çok mümkün görünmüyor. Kamusal mekanizmalar bu anlamda eşitsizlikleri gidermek ya da pekiştirmek aşçısından kritik bir önem arz ediyor. Şiddet sarmalında olan ya da bu sarmaldan çıkmaya çalışan kadınlar açısından baktığımızda kurumsal mekanizmaların olması gerekiyor. Yasaya göre var, ancak bunların hiçbiri işlemiyor. Yaşam kurmaya çalışan kadınlar açısından bu mekanizmaların olması gerektiği gibi hızlı, müdahale eden ve eşitlikçi olmadığını görebiliyoruz. Şiddetsiz bir yaşam kurmak isteyen kadınların ihtiyaçlarını gerektiği gibi sağlayacak mekanizmalar yok" diye dile getirdi.

'Kadınlar kedilerinde iz bırakan deneyimleri tüm kadınlarla paylaşmalı'

İngiltere'de şiddet araştırmalarında çalışma yürüten Hilary Abrahams, "Yaşamlarımızı Yeniden Kurmak: Birlikte Çalışmak" konusunda deneyim aktarımında bulundu. Kadınların istismara ve şiddete maruz kaldıklarını, bu anlamda her türlü şiddetin önüne geçebilmek için kadınların ortak çalışması gerektiğine dikkat çeken Hilary,"Ben sığınakta bulunan, şiddet gören ya da şiddetten kurtulan kadınların kendilerinde iz bıraktığı deneyimlerini tüm kadınlarla paylaşmalarını istiyorum. Aile içi şiddet karşısında suskunluğun sona ermesi için paylaşımda bulunulması gerekiyor. Kadınların sesini duydukça ihtiyaçları daha iyi anlıyoruz. Öncelikle duygusal ve zihinsel ihtiyaçları ele almamız gerekiyor" diye belirtti.

Etkinlik, bugün son buldu.

(ce-sg/ck/sy)