'Dün gözaltında tek tek kaybettiler bugün toplu katliam yapıyorlar'
15:02
JINHA
İSTANBUL- Cumartesi Anneleri 570. kez bir araya gelerek kayıplarının akıbetini sordu. Anneler bu hafta, basına yönelik sansüre ve Kürdistan'daki katliamlara dikkat çekerek, artık tek tek değil insanların evlerinin içinde toplu katledildiğini söyledi.
Cumartesi Anneleri 570. haftada 10 Şubat 1994'te gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar'ın akıbetini sormak için Galatasaray Lisesi Önünde oturma eylemi düzenledi. Oturma eylemine gazeteci Erdem Gül ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da katıldı. İlk olarak gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in yakını İkbal Eren, "Bugün yaptıkları katliamlarla kayıplarımız artıyor. Bize kemiklerimizi verin ya da failler yargılansın demiyoruz. Çünkü biliyoruz ki onlar insan değil. Eğer sesimizi çıkarmazsak bu ülkede kayıp fotoğrafları ve meydanlar çoğalacak. Bu topluma mesaj vermek için kayıplarımızın akıbetini sormaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
'Evlerde toplu katledilyorlar'
13 Eylül 1980'de gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın abisi Mikail Kırbayır ise şunları dile getirdi: "Bu meydan da niye toplanıyoruz sorusunu 20 yıldır bu halka anlatmaya çalıştık. Başka analar ağlamasın, bizlerin başına gelenler başkalarının da başına gelmesin diye mücadele ettik" dedi. Mikail, devletin şimdi tek tek değil, insanları evlerinin içinde toplu katlettiklerini belirterek, "Devlet bir halkın hem canını hem de malını yok etmeye çalışıyor. Benim evimi başıma yıkmaya senin hakkın yok. Sesimiz duyuran televizyonları kapatıyorsunuz. Oturup kafanızı iki elinizin arasına alın ve düşünün biz bu halka ne yapıyoruz diye" dedi.
'Anılarımızı ayaklar altına alıyorlar'
10 Şubat 1994'te gözaltında kaybedilen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 3.sınıf öğrencisi Cüneyt Aydınlar'ın amcası Recep Aydınlar da "Cumhurbaşkanına hakaret suçlarında hızlı kararlar almaları ve İMC'nin kapatılmasına sebep olan devleti protesto ediyorum. Dün idam edip, gözaltında kaybettiler bugün de Kürtdistan'da insanlar cenazelerini sokaktan alırken katlediliyor. Bizi o şehirlerden sürdüler. Şimdi de kalan anılarımızı ayaklar altına alıyorlar" diye konuştu.
'Ailelere morglardan yakınlarının parçaları toplattırılıyor'
Cumartesi Anneleri adına bu hafta basın açıklamasını katledilen gazeteci Metin Göktepe'nin ablası Meryem Göktepe okudu. Meryem, yurttaşlarının özgürlük ve güven içinde yaşamalarını sağlamakla yükümlü devlet görevlilerince katledilen insanların, morglarda üst üste atılmış cenazeleri ile vicdanlarının kanatılmaya devam edinildiğini dile getirdi. "Cenazelerini almaya giden ailelere farklı illerdeki morglardan yakınlarının parçaları toplattırılıyor" diyen Meryem, sokaklarda katledilen kadınların çıplak bedenlerinin teşhis edilmeye devam edildiğini söyledi.
Meryem, insanlık suçlarını görüntüleyenlerin, haber yapan gazetecilerin tutuklandığını, hiçbir yasal dayanağı olmadan gerçekleri yansıtan televizyon kanallarının yayınlarının karartıldığını söyledi.
570'inci haftada Sur'un Alipaşa Mahallesi'nde büyüyen Cüneyt Aydınlar için bir araya geldiklerini dile getiren Meryem, Cüneyt'in 10 Şubat 1994'te İncirli Ömür durağından gözaltına alındığını ve 28 Şubat 1994'te yer gösterme bahanesi ile Beyoğlu Çukurcuma Kadirler Yokuşu'na götürtüldüğünü hatırlattı. Meryem, "Mahalle sakinleri 30 kadar polis eşliğinde getirilen Cüneyt'in ellerinin kelepçeli, kan içinde, bir ayağı kırık ve yürüyemez halde olduğunu gördüler. Yürüyemez halde olan Cüneyt'in, yer gösterme esnasında kaçtığını 'dur' ihtarına rağmen durmadığını, arkasından koşmalarına rağmen yakalanamayarak firar ettiğine dair sahte bir tutanak düzenlendi" dedi.
'Failler açıklansın ve yargılansın'
Meryem, Cünet'in kaybettirilmesinde sorumlu olan, dönemin Terörle Mücadele Büro Amiri Baş komiser Ahmet Erkut, polisler Doğan Özdemir, Mehmet Yalın, Ali Çinal başta olmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ndeki 3 No'lu TİM'de görev yapan polislerin, Cüneyt Aydınlar'ı işkence ile sorguladıklarını ve kaybettiklerini ifade etti. Meryem son olarak, "İstanbul İl Disiplin Kurulu kararı ile bu polisleri koruyan İstanbul Vali Yardımcısı Namık Kemal Eren, İl Hukuk İşleri Müdürü Ümit Esmer, Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Çağlar, Asayiş Şube Müdürü Sedat Demir, Personel Şube Müdürü Ümit Bavek Cüneyt Aydınlar'ın gözaltında kaybedilmesinden sorumludur. Cumhuriyet Savcısı Naim Öztürk etkin soruşturma yapmadığı için, Hakim Refah Ceran, Cüneyt'i kaybeden polislerin ifadelerini esas alarak beraat kararı verdiği için sorumludur " diye konuştu.
(dek/ck/gc)