Cadılar birleşti, kazanlar kaynadı: Kampüs Cadıları kuruldu

15:14

JINHA

İSTANBUL - Kampüs Cadıları Boğaziçi Üniversitesi'nde kuruluş konferansı düzenleyerek mücadeleyi zafere ulaştırma vurgusu yaptı. Öte yandan Sebahat Tuncel'in konuşması üzerine üniversite yönetimi konferansı sonlandırmaya çalıştı.

Uzun zamandır üniversitelerde faaliyet gösteren Kampüs Cadıları, Boğaziçi Üniversitesi İbrahim Bodur Oditoryumu'nda düzenlenen etkinlik ile kuruluşunu ilan etti. "Dünyanın bütün kadınları birleşin kahkahalarınızdan başka kaybedecek bir şeyiniz yok", "Cadılığın inadı cüretiyle birleşiyor kadınlar kampüslerde özgürlüğe duruyor", "Bizler yakamadığınız cadıların torunlarıyız" yazılı pankartların açıldığı salonda, sık sık "Savaşa hayır barış hemen şimdi", "Gelsin baba, gelsin koca, gelsin devlet, gelsin cop, inadına isyan inadına isyan inadına özgürlük' sloganları atıldı. Konferansta HDK Eski Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Üyeleri, Yeryüzü Kadınları, Mor Kadın Dayanışması, Özgür Genç Kadın, Fikir Kulüpleri Federasyonu İnisiyatifleri de katıldı. Cadı şapkaları takan kadınlar erbaneler eşliğinde direniş şarkıları söyledi.

'Cadının cüreti inadı ile birleşiyor'

İlk olarak söz alan Kampüs Cadıları Üyesi Özge Karbo, "Cadının cüreti inadı ile birleşiyor" şiarı ile konferansı başlattıklarını dile getirerek, "Türkiye'nin dört bir yanından cadılık kazanını kaynattık. Bizim düşmanımız suçu kadına atan erkek egemen zihniyettir. Bizi kıyafetlerimizden, geç saatler de eğlenmemizden dolayı katledilmeyi hak görenlere düşmanız" dedi. "Kadın mıdır kız mıdır diyen bu eril zihniyet kahkahalarımıza karışabilme cüretini kendilerinde görüyor" diyen Özge, öfkelerinin yeni bir isyanın ilk kıvılcımlarını yakacaklarını dile getirdi. Kadınların, kaç çocuk doğuracağına karışan eril sisteme karşı kürtaj yasasını tanımayan cadılar olduklarını ifade eden Özge, "Bizler Kürdistan'da devlete direnen Kürt kadınlarız. Kimi zaman doğası için direnen Hava Ana olduk, kimi zaman Kobane de IŞİD'e karşı mücadele veren Kaderin can yoldaşları olduk" diye konuştu.

'Yalancı politikalara göz yummayacağız'

Özge, devletin kadınlardan korkmalarının sebebinin kadın özgürlük mücadelesinde başarılı olduklarının göstergesi olduğunu dile getirdi. 2013'ten beri kampüste yaşayan kadınların yaşadıkları tüm sorunlara çözüm bulmak amacı ile kurulduklarını belirten Özge, "İçinde bulunduğumuz toplumdaki erkekler sabahtan akşama kadar kadını döven, cinsel şiddet uygulayan ve katleden erkek egemen zihniyet aslında tüm bu yaptıklarını inkar ederek 'kadınlar çiçektir' ,'cennet kadınların ayakları altındadır' gibi iki yüzlü bir politika uyguluyor. Bizler bu yalancı politikalara göz yummayacağız" diye ifade etti.

'Bana bak başbakan sen yat kuluçkaya'

Ardından söz alan Kampüs Cadıları Sözcüsü Meral Çınar, "Bir prense asla güvenme başın dara düştüğünde cadılığını hatırla" diyerek, açığa çıkan öfkenin direnişe dönüşeceği güne hazırlandıklarını belirtti. Meral, AKP'nin son dönemde yaygınlaştırdığı dindar nesil yetiştirme politikası ile amaçladığı politikaya dikkat çekerek, "Kız çocuklarının erken yaşta evlenmelerinin yolunu açtı. Daha sonra kürtaj yasaklarını çıkardı. Kadınlar tüm bu yasaklara ve baskılara karşı sokakları zapt etti. Sloganımız 'Bana bak başbakan sen yat kuluçkaya' ile yola çıktık" şeklinde konuştu. "İktidar eteğimize, rujumuza, tüm toplumsal kesimin emeğine, bedenine karıştı" diyen Meral, tüm bu baskılar sonrasında Gezi Direnişi 'nin filizlendiğini hatırlattı. Meral, barikatlarda en önde kadınların direndiğini ve kırmızılı kadının, taş atan annelerin meydanlarda olduğunu söyledi. Bu savaşı kadınlar olarak görmezden gelemeyeceklerine dikkat çeken Meral, "Suriye'den gelen kadınlar bu savaşın en korkunç sonuçlarını yaşadı. IŞİD'i yaratan emperyalist sistemin neyi amaçladığını biliyoruz. Burada yine kadınlar hedef alındı. Suriye'de ve Rojava da kadınlar IŞİD'in gerici ve vahşi zihniyetine karşı öz savunma gerçekleştirdi. Bunun sonucunda Çilem ve Nevin'le özsavunmanın anlamı gördük" şeklinde konuştu.

'Bizden çalınan meyveleri alacağız'

Kongre Jinen Azad (KJA) adına söz alan Sebahat Tuncel ise kadınların yaşamın her alnında sokakta, tarlada, fabrikada olduklarına vurgu yaparak, "KJA, yaşam ve emek üreten kadınların özgürlük mücadelesini nasıl yapacağımızı düşünerek ortaya çıktı. Önce 'erkeklerden kopacağız kendi ayaklarımız üzerinde duracağız' dedik. Sonra onlarla omuz omuza mücadele edeceğiz" diye ifade etti. Sebahat, "Bazen kadınlar olarak bizler de geleneksel erkek zihniyetini sürdürüyoruz" diyerek erkeklerin hep hakim olmayı amaçladığını kadınlara itaat etmenin öğretildiğini belirtti. "Mitolojik çağda bizden çaldıkları meyveleri geri alma zamanı gelmiştir" diyen Sebahat ,"KJA tüm bunlarla doğan bir kadın partisi oldu. Bu ülke eşit ve özgür yaşanmak istiyorsa bunun yolu kadınların özgür olmasından geçer" dedi.

'Devlet özgürlük için direnen kadınların bedenini teşhir ediyor'

"Savaş dönemlerinde devletin milliyetçilik ve cinsiyetçilik algısı tavan yapıyor" diyen Sebahat, kadın bedenlerinin talan edildiğini ve Erdoğan'ın masayı yakarak Kürdistan 'da büyük bir katliam yürüttüğünün altını çizdi. Sebahat, devlet özgürlük için direnen kadınların bedenlerini teşhir ederek toplumu aşağılamak istiyor dedi. Kadınların bedenlerinin çıplaklığından utanmadıklarını söylen Sebahat, "Çıplak geldik çıplak gidiyoruz. Arin Mirkan ve Kader Ortakaya'yı IŞİD ile mücadelede birleştiren şey özgürlük ve barış umududur. Kadınlar savaşa karşı barışı bize miras bıraktılar. Başka bir dünyayı biz kadınlar kendi ellerimizle yaratabiliriz" diye ifade etti. "Zor günlerden geçiyoruz ama güzel günler göreceğimize inanıyorum" diyen Sebahat, bedel ödemekten asla korkmadıklarını, bu düzeni değiştirmek isteyen genç ve güzel cadılarla özgürlüğü kuracaklarını toplumu özgürleştirmenin özsavumasını geliştiren kadınlardan geçtiğini vurguladı.

'Hep birlikte mücadeleyi büyütmeliyiz'

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Sözcüsü Üyesi Gülsüm Kav, "Türkiye tarihinde bu kadar kadının katledildiği bir dönemden geçmemiştik" diyerek ciddi bir mücadele ile bu saldırılara karşı direniş gösterilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Gülsüm, devrimci kadınların ortak bir direniş hattı örmesi gerektiğini ve bodrumların toplu mezarlara çevrildiğinin altını çizdi. Cansel'in intiharına değinen Gülsüm, "Genç kadınlar cinsel şiddete uğradığı için babasının silahı ile intihar ediyor. Bu acıları sayarak bitiremeyiz. Bu yüzden acıların üzerine üzerine gitmeliyiz. Hep birlikte mücadeleyi büyütmeliyiz" şeklinde konuştu.

Öte yandan Boğaziçi Üniversitesi yönetimi Sebahat Tuncel'in konuşmasından dolayı konferansın sonlandırılması yönünde baskı yaptı. Kadınlar konuşmaların ardından konferansı bitirmek zorunda kaldı.

(dek/ck/mg)