Janet Bıehl: Kadın ve erkek doğada eşitlenmeli
09:06
JINHA
İSTANBUL - Kadınların ekolojik politikaya katılmalarının şart olduğunu söyleyen Yazar Janet Biehl, “Ataerkil söylemler kullanarak kadının doğaya yakın olduğunun söylenmesine inanmıyorum. Ataerkil kalıplar tarafından kadınların duygu demeti olarak gösterilmesi rahatsız edici” dedi.
1970’lerin ikinci yarısından sonra Eko-feminizm tartışmalarında, toplumsal cinsiyet rollerinin kadınların yararına çevrilebileceği minvalinde ilerleyen görüşlere eleştirel bir bakış açısı ile yaklaşan Janet Biehl ile konuştuk. Bir hikâye üzerinden eko-feminizmi tanımlayan Janet şunları söyledi: “1970’lerin sonu 1980’lerin başında Vermont’ta, Toplumsal Ekoloji Enstitüsü’nde toplumsal cinsiyet rollerini de kapsayan radikal dönüşümler üzerine tartışmalar sürerken; Ekoloji ve Kadın adlı derste patriyarkanın kadın ve erkekleri sınıflandırması üstüne, erkeklerin rasyonel kadınlarınsa duygusal varlıklar olduğu üzerinden ekoloji ve kadın okumaları yapılıyordu. Ataerkinin kategorizasyonunda erkekler tam insanlar, kadınlarsa insandan daha az olanlar şeklinde nitelendiriliyordu. Ama Nast King adında bu dersi alan bir öğrenci buna karşılık sunduğu tezde bu ataerki tarafından verilen kalıpların iyi yönde tersine çevirebileceğinden bahsediyordu; yani evet biz kadınlar doğaya yakınız, duygusalız. Bu yüzden kadınlar ekolojik öznelerdir, dünyayı kurtaracak olanlar kadınlardır önerisini sundu.”
‘Kadınların Pentagon Hareketi’nin eylemleri sembolikti’
Janet, aynı dönemler içerisinde Amerika Birleşik Devletleri’nin Avrupa’ya füze dağıtımına karşı olarak hem Birleşik Devletler’de hem de Avrupa’da alternatif hareketçiler tarafından büyük barış eylemleri yürütüldüğünü belirtti. Bunun, 70’lerin sonunda 80’lerin başındaki ekolojik krizi işaret eden kadınların üstünlüğünü savunan bir argüman olduğunu vurgulayan Janet, “Kadınların doğaya yakın oluşu düşüncesi savaş karşıtlığı nükleer silah karşıtlığı ile de bağdaşıyordu. Kısa süre sonra güçlü ve ünlü kadınlar, Kadınların Pentagon Hareketi’ni (The Women’s Pentagon Act) oluşturuldu; bu eylemde ellerinde büyük kuklalarla Pentagona yürüdüler, heyecan verici ve sembolikti” diye konuştu.
Yazar Murray Bookchin’in toplumsal ekoloji üzerine çalışırken Kadınların Pentagon Hareketi gibi bir oluşumu kurmasından etkilendiğini söyleyen Janet, “Bookchin’in kitabında aynı zamanda kadınlar üzerindeki baskılar da geçiyordu ama bu baskılar, onun düşüncelerindeki, organik toplumlarda, kabilesel toplumlarda yoktu ve kadınlar daha huzurluydular. Kadınların hareketine çok hayranlık duymuştu ve karma bir anarşist hareket yaratmak istiyordu” dedi.
‘Ataerkil kalıpların kullanılması da rahatsız ediciydi’
Janet, eko-feministlerin, ‘dünyayı kurtarabilecek cinsiyetin kadınlar’ olduğu düşüncesinin bir süre devam ettiğini ama daha sonra bazı kadın çevrelerince bu düşüncenin eleştirildiğini ifade etti. Eleştiri getiren kadınların temel argümanının ise kadınların ilahlaştırılması üzerinden olduğunu kaydeden Janet, “Gaya (ana tanrıça) ile aynı safta olmaları misyonunu kadınlar kendilerine yüklediler ama asıl sorun da buydu. Çünkü toplumsal ekoloji rasyoneldir; ne tanrıları ne de tanrıçaları kabul eder” diye konuştu. Janet, ensititüye girdiğinde eko-feminizmle tanıştığını ve ilk olarak kadını tanrıçalarla özdeşleştiren düşünceleri reddettiğini ifade etti. “Ataerkil streotip kullanarak benim doğaya yakın olduğumun söylenmesine inanmıyorum” diyen Janet, “Ben de en az erkekler kadar rasyonelim, kadınlar erkekler kadar rasyonllerdir. Ayrıca bir duygu demetiymişim ve kadın olarak doğru düşünemiyor olmamın söylenmesi, yani ataerkil kalıpların kullanılması da rahatsız ediciydi” diye ifade etti.
‘Hayatları ağaçlara bağlı olduğu için sarıldılar’
Le Monde Uplo’ya ders için giderken, ekolojik yıkımlarda kadınların daha çok etkilendiğini gözlemleyen Janet, Hindistan’daki Chipko Hareketi’nde, ağaçlara sarılan kadınların, ağaç kesimine karşı başlattığı bir eylemi örnek gösterdi. Janer bu eylemi şu şekilde açıkladı: “Eko-feministler bunu kadınların ‘özel’ bağlarıyla açıkladılar ama aslında o kadınların hayatları bu ağaçlara bağlıydı.”
Janet ekoloji konusunda iki cinsiyetin de beraber çalışmasının gerekli olduğunu ne erkeklerin bu alandan ne de kadınların politik alandan dışlanmaması gerektiğini vurguladı. Kesinlikle kadınların ekolojik politikaya katılımının şart olduğunu ifade eden Janet, "Başka bilimsel çalışmalarda kadın ile erkeğin beyinlerinin nasıl çalıştığına dair farklılıklar bulunuyor; kadınların daha ilişkiseliğe yatkınlığı oluğuna dair, bununla alakalı bir sorunum yok sadece bunun bizlerin irrasyonel olduğumuzun göstergesi olduğu için ‘hayır’ diyorum’’ şeklinde konuştu.
(gd-dek/ck/mg)