'Yargıdan yasamaya kadar devletin tüm kurumları cinsiyetçi'

09:49

JINHA

ANKARA - İHD Ankara Şubesi Kadın Komisyonunun, "Devlet Şiddeti Giyindiğinde Kadınlar Direnişi Soyunur" konulu panelde konuşan HDP milletvekili Meral Danış Beştaş devletin yasama organından tüm kurumlarına kadar kullandığı dilin eril olduğunu belirterek, "Kadına yönelik şiddetin bu kadar arttığı dönemde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı var, ne yapıyor? Kadına dair bir şey yaptığını duydunuz mu?" diye sordu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Kadın Komisyonu'nun gerçekleştirdiği "Devlet Şiddeti Giyindiğinde Kadınlar Direnişi Soyunur" konulu panel Tüm Bel Sen Genel Merkezi'nde gerçekleşti. Panele konuşmacı olarak HDP Adana milletvekili Meral Danış Beştaş, CHP eski milletvekili ve gazeteci Melda Onur, Kadın Dayanışma Vakfı'ndan avukat Canan Dumrul, Bianet editörü Çiçek Tahaoğlu ve Pembe Hayat Derneği'nden Ganimet katıldı.

Yargı cinsiyetçi bir yapıya sahip'

Panelde ilk olarak söz alan avukat Canan Dumrul, yargıda eril dil ve kararları değerlendirdi. Her kurum gibi yargının da cinsiyetçi bir yapıya sahip olduğunu belirten Canan, cinsiyetçiliğin yargının verdiği kararlarla gerçekleştiğini ifade etti. Yasalar yapılırken erkeğin esas alındığını vurgulayan Canan, yargının verdiği eril kararlara geçen yıl Mamak'ta eşi tarafından katledilen Zülfiye Öztürk'ün davasını örnek verdi.

'Patriyarkal bir yapı var'

Zülfiye'nin katil zanlısı eşinin yargılandığı davada heyetin doğrudan doğruya failin yanında yer aldığına dikkat çeken Canan, "Hakim doğrudan doğruya erkekle bağ kuruyor. Biz bunlara politik davalar dedikçe her bir olay münferit, adi suçlar gibi gösterildi. Patriarkal bir yapıya sahibiz. Eğitimden aileye bütün kurumlar cinsiyetçi ve ayrımcı" şeklinde konuştu.

'Kadın birey olarak değil, aile olarak görülüyor'

Arından söz alan Meral Danış Beştaş'ta yasama organın cinsiyetçiliğine değinerek, yasama organının kadın gibi bir derdi olmadığını belirtti ve hala bir Kadın Bakanlığı'nın olmamasını eleştirdi. Şiddetin, ölümlerin, tecavüzlerin artığı bir dönemde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın bu konuda bir çalışma yapmadığına işaret eden Meral, "Kadın bir birey olarak görülmüyor. Israrla aile öne çekiliyor" dedi.

'Aile ve Sosyal Politikalar bakanı ne yapıyor?'

Yasama organından meclisteki komisyonlara kadar kullanılan dilin 'eril' olduğunu belirten Meral, "Biz HDP olarak sık sık diğer partiden kadınlara çağrı yapıyoruz ama hiçbir ses yok" şeklinde konuştu. "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı var, ne yapıyor? Kadına dair bir şey yaptığını duydunuz mu?" diye soran Meral, kadına yönelik şiddetin boyutunun vahim bir dereceye ulaştığını söyledi.

'AKP muhafazakarlık v edin üzerinden algı yönetiyor'

CHP eski milletvekili ve gazeteci Melda Onur da AKP'nin özellikle muhafazakarlık ve din üzerinden bir algı yönettiğini belirterek ne zaman bir kriz yaşansa durumun kadınlara bağlandığını söyledi. İktidarın 3 çocuk politikası, sezeryan ve kürtaj politikalarının kadına yönelik baskıyı ve şiddeti arttırdığını ifade eden Melda, dönemin Başbakanı Erdoğan'ın "Her kürtaj bir Uludere'dir" sözlerini hatırlatarak, "İktidar normal yaşam hakkını savunamazken ceninin yaşam hakkından bahsediyor" diye konuştu.

Bianet editörü Çiçek Tahaoğlu ise medyanın şiddet vakalarını çetele şeklinde ortaya koyduklarını ve kadına yönelik şiddette; yerel ve uluslararası medyaya düşen tüm haberleri tarayarak bir veri oluşturduklarını kaydetti. Küresel medya izleme raporuna göre medyada kadınların en çok göründüğü haberlerin başında 'suç ve şiddet haberleri' olduğunu söyleyen Çiçek, 2005'den 2015'e kadar medyada kadının görünürlüğünün arttığı tek konu başlığının 'ev içi yaşanan şiddet' vakaları olduğunu belirtti.

'Devlet cinsel saldırıyla kadın bedenine saldırıyor'

Pembe Hayat Derneği'nden Ganimet, devletin erk zihniyetiyle kadına yönelik geliştirdiği yöntemin aynı olduğunu belirterek, şiddeti translar olarak başta devlet olmak üzere tüm kurumlardan gördüklerini söyledi. Varto'da katledildikten sonra bedeni teşhir edilen Ekin Wan'ı hatırlatan Ganimet, yapılan cinsel saldırının trans kadınlara da aynı şekilde yapıldığını belirterek devletin geçek yüzünün aynı olduğunu ifade etti. Erk devlet zihniyetine sahip olmayanların 'vatan haini' olarak görüldüğünü kaydeden Ganimet, "Bedenlerimiz üzerinde kurulan tahakkümü anlayamıyorum. Her gün onlarca trans kadın katlediliyor. Ben 46 yaşındayım benle birlikte bu işe başlayan ve şu an hayatta olan kişi çok azdır" dedi.

(he/dk)