JINHA, 7 soruda kendini anlatıyor
09:10
JINHA
HABER MERKEZİ - Neden soyadı kullanmıyorduk? Neden ziyadesiyle kadınlara mikrofon uzatıyorduk? Bir kadın cinayeti haberini nasıl ele alıyorduk? Kadının haber olması için genç, yaşlı, anne ya da masum olması mı gerekiyordu? JINHA, kadın haberciliğine dair 'sık sorulan soruları' cevaplıyor.
"Ve erkekler ne der diye düşünmeden yazıyoruz" şiarıyla yayın hayatına başlayan Jin Haber Ajansı (JINHA) 5. yılına girdi. Dünyanın ilk kadın haber ajansı olan JINHA'nın farklılığı yalnızca bu değildi. Kadın odaklı haberciliğinde kendi söylemini yaratan JINHA, soyadından kadınlara mikrofon uzatmasına kadar 'sık sorulan soruları' yanıtlıyor.
* JINHA'da, haberin ilk girişinden sonra kişilerin sonra soy ismini vermiyoruz. Nedeni nedir?
Soy; erkek için bir mülkiyet ilişkisinin başlangıcıdır. İlk sömürge, kadının mülkleştirilmesi ve beraberinde çocuğun mülkleştirilmesini getirdi. Dolayısıyla bizim soy isim kullanmamamız, aslında kadının erkeğin mülkü olduğu sistemin reddidir. Hayır, biz kimsenin soyundan gelmiyoruz ve kimsenin soyunun devamı olmayacağız. Bu eril soy ilişkisi, kadın için de erkek için de reddedilmesi gereken bir durumdur.
*Ana akım ve erkek egemen medyaya karşı hemen her alanda kadına mikrofon uzatıyoruz. Neden?
Yaygın/ana akım/merkez; adını ne koyarsak koyalım biz buna kısaca 'erkek medya' diyoruz. Şimdi itirazlar gelebilir, yaygın medyada da kadınlar çalışıyor denilebilir. Çok değerli kadın duyarlılığı olan kadın gazeteciler var tabii ki. Ancak biz meseleye genel sistem sorunu olarak bakıyoruz. Karar mekanizmalarında erkeklerin ağırlıkta olduğu bu yayın organlarında kadınlar görünmez olduğu için 'erkek medya' sözümüze alınmasın buralarda çalışan kız kardeşlerimiz.
Bu ön açıklamadan sonra soruya dönersek; evet, her durumda kadınlara mikrofon uzatıyoruz. Çünkü siyaset, ekonomi, ekoloji, emek, sosyal yaşam gibi hayatın ana arterlerinde maalesef eril söz kadın sesini bastırıyor. Burada bizim varoluş gerekçemiz, kadınların sesine kulak vermek ve ne olursa olsun mikrofonu her zaman kadına uzatmak.
* Kadın haberlerinde yaşın, genç olmanın, anne olmanın, bekar olmanın ve/veya masum olmanın bir önemi var mı?
Yaygın (Erkek) medya kadını birey olarak ele almadığı için bilinçaltına yerleşmiş algılarıyla illa ona bir sıfat yüklemek zorunda hisseder. Kadınları kategorize etmeyi sever. Bu 'makûl' ve 'makûl olmayan' ayrımı ile başlar ve çeşitli sıfatlarla devam eder. Oysa kadın kadındır, bireydir. Diğer kimlikler sonra ve yan olarak gelir. O yüzden bir kadın haberinde onun genç mi, yaşlı mı, çocuklu mu, evli mi olduğunun bir önemi yoktur. Bazen haber ayrıntısında hatırlatma yapabiliriz, ama onun dışında kadınları bütün yakıştırılan sıfatlardan arındırıp kadın kimliği ile ele almayı tercih ediyoruz. 4 çocuklu bir kadının katledilmesiyle, çocuksuz bir kadının katledilmesi arasında dram oluşturacak bir fark yok bizce. İkisi de politik cins kırımıdır.
* Çocuk yaşta evliliği nasıl ele alıyoruz? Çocuk yaşta evlilikte evlendirildiği kişiye "eş" mi diyoruz, yoksa "evlendirildiği" kişi mi?
Çocuktan evli ya da eş olmaz. Mesela 'çocuk gelin' bu ifadeyi de doğru bulmuyoruz. Çocuktan gelin de olmaz. Toplumda bu tür vakaları önleyelim derken, tersinden meşrulaştıran kavramlar. O neden sadece çocuk evlilik diyoruz. Aslında bu ifade de sorunlu, ancak kullanacak başka ifade bulamadığımız için bunu kullanmak zorundayız. Sadece durumu olduğu gibi anlatan bir şekilde 'çocuk evlilik' diyoruz. Biraz doğru yerden bakan herkes çocuk ve evliliğin yan yana gelemeyeceğini, gelmemesi gerektiğini bilir ve anlar diye düşünüyoruz. Evlendirildiği kişiye ise "eş" diyemeyiz, çocuktan eş olmaz. O yüzden "evlendirildiği kişi" ya da "evlendirildiği erkek" diyoruz.
* Cinsel saldırı, taciz, cinsel istismar, cinsel şiddet/işkence ve intihar haberlerine nasıl yaklaşıyoruz? JINHA hangi durumlarda bu ifadeleri kullanıyor?
Medyanın cinsiyetçiliği en çok beslediği haberler; taciz-tecavüz ve istismar haberleridir. Öyle bir kurgulama karşınıza çıkıyor ki, ya 'kadın hak etmişti' kıvamına getiriliyor ya da 'masumdu', 'bakireydi', 'namusluydu' denilerek 'kirletilmiş çaresiz' şekilde veriliyor. Her iki durumda da kadın ya 'şeytan' ya 'kurban'. Oysa ortada sistemsel bir suç var. Kapitalist sistemde tecavüz, bir kültür halinde kadına ve çocuğa yönelmiş durumda. Bunu tersine çevirmek için dilden başlamak gerek. Bizde bunu yapmaya çalışıyoruz.
Taciz ve tecavüz haberlerinde ise, genelde yaygın (erkek) basında mağdur olan kadın odak noktaya alınır. Oysa orada mağduru korumak ve suçluyu teşhir etmektir asıl olan. Bir de tecavüz ve tacizi tekil suçlar olarak ele almıyoruz. Sistemsel, politik bir suçtur ve bu sistemi oluşturan bütün ayakları ele alarak haber yapmak gerekiyor.
18 yaşından küçük olan biri çocuktur. Onun beden bütünlüğüne yönelen her türlü saldırı istismardır. Burada rıza aranmaz, bir bütün olarak biz cinsel istismar diyoruz.
Burada ele alınması gereken bir konu daha var; devlet kaynaklı cinsel saldırılar. İçeriğine bakmaksızın asker-polis, devletin kolluk güçleri tarafından 'kadın bedenine' yönelik her türlü psikolojik-sözlü ve fiziki saldırı ideolojiktir ve cinsel işkence olarak görüyoruz. Bu şekilde veriyoruz. Cizre'de katledilen kadınların bedenin teşhir edilmesini biz bireysel adli bir vaka olarak ele alabilir miyiz? Burada devletin ideolojik olarak kadın bedeni üzerinden yürüttüğü bir savaş var ve bunun sonucunda böylesi bir saldırı gerçekleşiyor. Devlet kaynaklı kadına yönelik cinsel saldırılar sistematiktir. Bu şekilde ele almak ve işkence olarak vermek gerekiyor.
*Kadın odaklı habercilik yapıyoruz. Kadının yer aldığı bir davanın haberini nasıl hazırlıyoruz? Sanık, fail erkekse ifadelerine veya gerekçelerine yer veriyor muyuz?
Bir dava haberi hazırlarlarken, bir kere Türk yargısının cinsiyetçi dilinden arındırmak zorundayız ve buradan başlıyoruz. Örnek 'kasten adam öldürme.' Biz bunu "kasten öldürme"ye çeviriyoruz. İkinci olarak kadın beyanını esas alıyoruz ve sanık erkeğin kendini korumak için sığındığı bahane savunmalarını vermemeye özen gösteriyoruz. Kadın lehine vermemiz ya da vermemizi gerektirecek yerler varsa avukatlara ya da kadın örgütlerine başvuruyoruz. Yargının erkek lehine kararlarını teşhir ediyoruz, ama burada mesele bir mahkeme değil tabii ki. Yargının genel olarak eril zihniyeti ile sorunumuz var ve onu teşhir ediyoruz.
*Herkesin geçtiği bir kadın haberini biz nasıl değerlendiriyoruz? Magazinsel ifadeler vs?
İçinde kadın geçen her haberde cinsiyetçi cümleler bulmak mümkün. Cinsiyetçi, ırkçı, homofobik… Aldığın, yararlandığın bir haberi bunlardan arındırmak çok yorucu oluyor.
Şunu söyleyebiliriz; cinsiyetçilikten arınmış bir dil oluşturmak çok zor. Biz bunun için çaba harcıyoruz, ancak tam olarak başardığımız söylenemez. Bu konuda özellikle alanında çalışma yürüten kadın akademisyenlerin, kadın örgütlerinin deneyimlerinden yararlanmaya çalışıyoruz ve sürekli sürekli özeleştiri yaparak doğruya ulaşmaya çalışıyoruz. Oluş aşamasında yürüyüşünü sürdüren bir ajansız. Kendimizi kadın hareketinin ortaya çıkardığı bir kazanım olarak görüyoruz ve bu konuda kadınlardan destek bekliyoruz. Öneri ve eleştirileri ile ilerleyeceğiz.
(fk/sy)