'Namlunun ucunda görev yapan kadın gazeteciler anlatıyor'

14:01

JINHA

İSTANBUL - TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu, "Namlunun ucunda gazeteciler, savaş bölgelerinde görev yapan kadın gazeteciler anlatıyor" raporunu açıkladı. Gazeteciler, çatışma bölgesinde görev yapan gazetecilerin can güvenliğini tehdit eden, devlet görevlilerinden kaynaklanan her tür davranış ve eylemin son bulmasını talep ettiler.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ Komisyonu, Kürdistan'da ablukaları ve çatışmaları takip eden 10 kadın gazetecilerle çalışma koşullarını anlatmak amacıyla hazırladıkları " Namlunun ucunda gazeteciler, savaş bölgelerinde görev yapan kadın gazeteciler anlatıyor" başlıklı hazırladıkları raporu TGS Cemiyet Lokalinde açıkladı. İlk olarak söz alan serbest gazeteci Şafak Timur, hazırladıkları raporu okudu. Görüşülen gazetecilerin kimliklerinin güvenlik açısından gizlendiğini belirten Şafak, "Telefonla yapılan görüşmelerin bir kısmında çatışma sesleri görüşmeyi yapan kişi tarafından da bizzat duyuldu. Bu rapor ölümü göze alarak, canları pahasına haber yapmaktan vazgeçmeyen meslektaşlarımızın elinden çıkmadır" dedi.

Gazetecilerle dayanışmaya çağrı

Kürdistan'da gazetecilerin can güvenliği olmadan çalıştığını söyleyen Şafak, "Gazeteciler, yaşadıkları tüm bu süreçlerin ve çatışma koşullarının bilgiye ulaşmak önünde büyük engeller oluşturduğunu anlatıyor. Ancak belki de bundan daha önemlisi, bilgi kirliliğinin kasti olarak yaratılıyor olması" dedi. Şafak, tüm gazetecileri Kürdistan'da haber takibi yapan gazetecilerle dayanışmaya çağırdı. "TGS Kadın ve LGBTİ komisyonu olarak çatışma bölgesinde görev yapan meslektaşlarımızın can güvenliğini tehdit eden, devlet görevlilerinden kaynaklanan her tür davranış ve eylemin son bulmasını, meslektaşlarımıza yönelik gerçekleştirilen tüm şiddet olaylarının faillerinin bulunması ve yargılanmasını talep ediyoruz" diyen Şafak, cezaevinde bulunan tüm gazetecilerin serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.
Şafak, çatışmalı bölgelerde gazetecilik yapan başta DİHA ve JINHA muhabirleri ile olmak üzere toplam 11 kadın gazeteci ile yapılan görüşmeler sonucu hazırlanan rapora dair ayrıntıları sundu. Buna göre raporda öne çıkanlar şöyle:

'*Ölümle burun buruna çalışıyorlar.

*Kameralarının ve fotoğraf makineleri kırılıyor.

*Kadın oldukları için hakarete ve cinsel işkenceye maruz kalıyorlar.

*Canları pahasına çalıştıkları için hayatta kalabilmenin yöntemlerini geliştiriyorlar.

*Gazeteciler kendilerini "Doğal hedef" olarak tanımlıyor. Güvenlik güçleri ile karşılaşmadan haber yapmaya çalışıyorlar.

*Gazetecilik kadın olmaktan daha tehlikeli hale geldiğini ifade ediyorlar.

*Güvenlik güçleri de yanındaki kameraman erkekse onunla bağlantı kurduğu ifade edildi.

*Barikatların olduğu mahalleler daha güvenli.

*Devlet güçleri tarafından tehdit ediliyorlar.

*'Yerinizi biliyoruz sizin de sonunuz gelecek' SMS'si atılan bir kadın gazeteci var.

*Polisler, görüntüler sildirtiyorlar.

*Kadın gazeteciler kendilerini zaman zaman yalnız hissediyorlar.

*Kadın gazeteciler kendilerini biran da savaş muhabiri olarak buldu.

*Kadın gazetecilerin yaşam koşulları ve çalışma koşulları iç içe geçmiş durumda.

*Kadın gazeteciler, "Gülmeyi unuttuk" derken, "Kendine dikkat et" cümlelerini çok fazla duyuyorlar. '

Haber Nöbeti'ne 40 gazeteci katıldı 150 haber yazıldı

'Biz bu konuşmayı yaptığımızda…'

Şafak'ın ardından söz alan Tuba Tekere ise, haber nöbetinin nasıl ortaya çıktığına ve nasıl işlediğini anlattı. Haber nöbeti sırasında hissettikleri ise Tuba şu sözlerle anlattı ; " Bir savaş bölgesine gidiyorsunuz ve bir bomba patladığında yüreğinizin yerinden çıkıyordu. Biz bu konuşmayı yaptığımızda bir yerlerde bombalar patlıyor insanlar ölmeye devam ediyor" dedi. Polisin eril zihniyetle hareket ettiğini söyleyen Tuba, " Bu eril zihniyetin göstergesini cinsiyetçi duvar yazılarına da bakarak anlamak mümkündür" diye kaydetti.

'Panzerler sadece kadın gazetecileri takip ediyordu'

Tuba'nın ardından söz alan İstanbul DİHA Muhabiri Evrim Kepenek, Kürdistan'da kadın gazetecilerin polisler tarafından sözlü tacize uğradığını anlatarak şöyle dedi: "Haber takibi etmeye gittiğimizde polislerin sözlü tacizde bulunacağını biliyorduk. Özellikle akşam haberlerini takip etmek çok zordu. Panzerler sadece kadın gazetecileri takip ediyordu. En kötü şey çalışma arkadaşlarımı geride bırakmak oluyor."

Konuşmaların ardından toplantı soru cevap kısmının ardından sona erdi.

(dek/ödk/dk)