İHD Kadın Komisyonu'ndan sığınmaevleri raporu
14:21
JINHA
AMED - İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu Diyarbakır'da ki sığınmaevlerinde yaşayan kadınların durumuna ilişkin tespit raporunu açıkladı. Raporda kadınlar, şiddete maruz kaldıkları eve geri gitmeleri için üzerlerinde oluşturulan baskı ve şiddet uygulayan erkeğe caydırıcı cezalar verilmemesi konusunda şikayetlerini dile getirdi.
İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu 'Diyarbakır'da ki sığınma evlerinde yaşayan kadınların durumuna ilişkin tespit raporunu' dernek binasındaki basın toplantısıyla açıkladı. İHD Kadın Hakları Komisyonu Şube Yöneticisi Avukat Hatice Demir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından kimlik ve can güvenliklerinin tehlikeye düşeceği ileri sürülerek Bakanlığa bağlı sığınma evlerinde çalışma yapmalarına izin verilmediğini, bu nedenle yerel yönetimlere bağlı sığınmaevlerinde çalışma yapabildiklerini ifade etti.
İHD Kadın Hakları Komisyonu üyesi Gülisan Yalçındağ da sığınmaevlerinin kadınların ihtiyaçlarının karşılanması noktasında hizmetlerinin geliştirilebilir yönlerini belirlemek ve katkı sunmayı amaçladıklarını dile getirdi.
Gülistan, 17 kadın ile birebir görüşmeler yapıldığını belirterek, görüşmecilerin evli, evli-çocuklu ve bekar olmak üzere, 18 ila 36 yaş aralığında olan kadınlardan oluştuğunu belirtti. Gülistan kadınlarla yapılan görüşmeler sırasında aktarımları da şöyle ifade etti:
"Ağrı Konuk evinde rahat değildik, aşağı inip dolaptan bir şey alamıyorduk, çocuklarıma tuvaletteki suyu içiriyordum. Sonra Eskişehir Konuk evine geçtim. Kürt olduğum için kötü davranıyorlardı."
"Bulunduğum sığınma evinden Eskişehir Konuk evine gittim bana sadece Eskişehir'de yaşayanların burada kalabileceğini söylediler."
"Bulunduğum ildeki ŞÖNİM Konuk evinde beni kocamla barıştırmaya zorladılar."
"Karakolda sıkıntı yaşadım, bana hakaret ettiler, ŞÖNİM'de yüzümdeki darp izinin sebebine inanmadılar, bana bağırdılar, hakaret ettiler, zorla anneme verdiler."
"Karakol aracılığıyla ŞÖNİM'e başvurdum. Ailemle barışmak için baskı ettiler, sürekli beni sorguladılar."
'Geri gitme baskısıyla karşılaşıyorlar'
Yerel Yönetimlere bağlı kadın sığınma evlerindeki kadınlarla yapılan görüşmelerde edinilen tespitleri de aktaran Gülistan, karakola başvuran kadınlardan üçünün görevliler tarafından şiddet uygulayan aile veya eşinin yanına geri gönderilme konusunda baskıya maruz kaldıklarını belirtti. Bir kadın dışında diğer kadınların yasal hakları konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını, sığınaklarda ne kadar kalabileceklerine dair bilgilendirmenin yeterince yapılmadığını ifade eden Gülistan, kadınların bilinçlendirmeye yönelik eğitime çok ihtiyaç duyduklarını, konuk oldukları süreçte kendilerini güvende hissettiklerini belirttiklerini aktardı.
'Gelecek planları var'
Görüşmeci kadınlardan çocuklu olanların eğitim yaşındaki çocuklarının kurumdaki görevliler eşliğinde okula götürüldüğü, aile ve arkadaşlarıyla görüşüp görüşmeyeceklerine kendilerinin karar verdiklerini aktaran Gülistan, kadınların uyku saatleri, kalabalık, ders çalışma imkanına sahip olmaması, günün her saatinde telefon görüşmesi yapamaması gibi şikayetlerini de anlattı. Gülistan, görüşmeci kadınlardan 5'nin gelecekle ilgili hiçbir fikir ve planının olmadığı, 12 kadının ise gelecekle ilgili plan ve beklentilerinin olduğu tespitini aktardı.
'Cezalar caydırıcı olmalı'
Gülistan görüşmeci kadınların taleplerini de şöyle aktardı: "Şiddet uygulayanlara verilen cezaların caydırıcı olması gerektiği, devlet kurumlarına olan güvenin zedelendiği bunda da ŞÖNİM ve karakollarda zorla barıştırma girişimleri ve şiddet görülen yere geri gönderilme eğiliminin etkili olduğu, hukuksal sürecin çok ağır işlediği, kadınların başvuru süreçleri konusunda kamuoyunda yazılı, görsel ve benzeri araçlarla bilgilendirilmesi gerektiği, ayrıca eğitim ve iş olanaklarının sağlanması gerektiği, çocuklar açısından eğitimin sürekliliğinin sağlanması gerektiği ifade edilmiştir."
İHD Kadın Hakları Komisyonu Şube Yöneticisi Avukat Gamze Yalçın tespitleri doğrultusunda önerilerini şöyle sıraladı:
*Kadına yönelik şiddetin engellenmesi amacıyla, İstanbul Sözleşmesinin taraf devletlere yüklediği önleme, koruma, yürütme ve kadına yönelik şiddetle mücadele politikalarına yönelik ilgili çalışmalar tüm kadın ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde yapılmalı, kadınlar güçlendirilerek yapısal eşitsizliği sorgulayacak ve dönüştürecek, kadına yönelik ayrımcılığı ortadan kaldıracak çok yönlü politikalar belirlenerek hayata geçirilmelidir.
*Kadın beyanı esas alınmalı, arabuluculuk gibi alternatif uyuşmazlık yöntemlerinin kadına yönelik şiddet vakalarında uygulanması yasağı getirilmelidir.
*Kadının ilk başvurduğu karakollardaki kolluk görevlilerinin 6284 sayılı ''Ailenin Korunması ve -Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un'' 36. Maddesi 2. Fıkrasına göre; özellikle Çocuğun ve Kadının İnsan Hakları ile Toplumsal Cinsiyet Eşitliği konusunda eğitim almış personellerden oluşması gerekmektedir.
*Görüşmeci kadınlara yönelik, kendilerine destek hizmetleri sunan görevliler tarafından değer verilme duygusu, önemsenme, kadın olma ve kadın olarak belli haklara sahip olmaları gerektiği konusunda bilinçlendirilme çalışmaları kendilerine olan güvenlerini artıracaktır.
*Kadınların sosyal, kültürel ve bilişsel gelişimleri için; eğitim, destek çalışmaları arttırılmalıdır.
*Kadının, şiddet mağduru olması nedeniyle başvurduğu resmi makamlardaki görevliler, kadın iradesi dışında kadını zorlayarak ailesi ile görüştürme yönünde teşvik edici ya da arabulucu olmamalı, yapanlar hakkında gerekli yasal mekanizmalar işletilmelidir.
*Şiddet mağduru kadının başvuracağı özel birimlerin (psikolog, sosyal çalışmacı, hukukçu) oluşturulmalı, şiddet uygulayan erkek veya aile bireyleriyle aynı ortama getirilmemelidir.
*ŞÖNİM ve resmi kurumlarda çalışan görevliler, toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan hakları alanında eğitim almış kişilerden oluşturulmalıdır. Kadınlara yönelik ayrımcı tutum sergileyen ve işlem yapan görevliler hakkında gerekli yasal işlemler yapılmalıdır.
*Kadınların kendi hayatları hakkında söz sahibi olabilmeleri için çalışma imkanları sağlanmalı ve istihdam alanları yaratılmalıdır.
*Kadın Sığınma Evlerinin kapasiteleri ihtiyaca cevap verecek yeterlilikte olması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
*Kadınlara, kadın sığınma evlerinde kaldıkları süreçte ihtiyaç duydukları maddi destek sağlanmalıdır.
*Kadına yönelik şiddet davalarında uygulanan ''Rıza", "Haksız Tahrik", "İyi hal", "saygın tutum'' indirimi kaldırılmalı, yargı makamlarının pratikteki cezasızlık politikalarına son verilmelidir.
(ea-sg/gc)