'Bu günleri gördükçe 90'lı yıllarda hiç bir şey yaşamamışız diyorum'

13:02

JINHA

ŞIRNEX - Üzerinde beyaz fistanı yıkılan evinin enkazı altında duran Bedriye Arslan, yaşamında acı kadar direnişi de barındıran Cizreli bir kadın. "Ben 3 katliam gördüm" diyor Bedriye, 90'lı yılların vahşi katiamlarını yaşamış, görmüş. Bu günü "Bu günleri gördükçe 90'lı yıllarda hiç bir şey yaşamamışız" diyor ve anlatıyor hikayesini...

"Özgür bir gökyüzüne bakmak" diyor Cizreli kadınlar, "Tek istediğimiz bu. Özgürce nefes almak" diye ekiliyor cümlelerine birçoğu. Sokağa çıkma yasağı kalkalı 11 gün oldu. 79 gün süren sokağa çıkma yasağında Cizre tarihin en acı olayına şahitlik etti. Sokağa çıkma yasağının kalkması ile birlikte yaşanan acı tablo çıplak hali ile gözler önüne serilirken, yine bu acıya şahitlik etmiş Cizreli kadınlar yaşadıkları acıyı ve aynı zamanda direnişi anlatıyor.

Hemen hemen her sokakta kadın hikayeleri var. Hepsinin ortak söylemi "Özgür bir gökyüzüne bakmak." Yaşanan, yaşatılan her şeye rağmen özgürce nefes almaktan vazgeçmiyor Cizreli kadınlar. Üzerinde beyaz fistanı yıkılan evinin enkazı altında duran Bedriye Arslan, yaşamında acı kadar direnişi de barındıran Cizreli bir kadın. "Ben 3 katliam gördüm" diyor Bedriye, 90'lı yılların vahşi katliamlarını yaşamış, görmüş. Bu günü "Bu günleri gördükçe 90'lı yıllarda hiç bir şey yaşamamışız" diyor ve anlatıyor hikayesini...

'Kendimizi mi inkar edeceğiz'

Eşi ile akraba olduğunu söyleyen Bedriye, "Kaç yaşında evlendiğimi hatırlamıyorum. 4 kızım, 4 oğlum var. Biz şimdiye kadar 3 katliamdan geçtik. 2 köy değiştirdik. Baskı ve işkence gördük. Sonra Cizre'de katliamdan geçtik. Bu davadan asla vazgeçmeyeceğiz. Kendimizi mi inkar edeceğiz" diyor.

'İşkenceye devam ettiler'

24 yıldır Cizre'de yaşadığını söylüyor Bedriye, "Köyümüzden devlet zoruyla Cizre'ye gelmek zorunda kaldık. Köydeyken hayvanlarımız vardı. Her türlü ihtiyacımız orada sağlıyorduk. Biz koçeriz her yıl yaylaya giderdik. Her yıl Gabar tarafından yaylaya gidiyorduk. Orada mevsimin bir bölümü kalırdık. Yine kaldığımız bir süre dayımın oğlu öldürüldü. Onun ölümünün ardından köye geldik. Köydeyken rahat vermediler. Askerler sürekli köyü basıyordu. Evdeki erkeklere sürekli işkence yapıyorlardı. Köyü basıp hepimizi gözaltına aldılar. 1994 yılıydı. Hepimizi Şırnak'a getirdiler. Bizi bıraktılar. Yeğenim Bahri 9 gün işkencede kaldı, gözaltında öldürdüler. Sonra askerler sürekli baskına devam etti. İşkenceye devam ettiler" diye belirtti.

'Öldüler mi, kaldılar mı bilmiyoruz'

Yoğun baskı nedeniyle Cizre'nin başka bir köyüne geçtiklerini ifade eden Bedriye, Biz köydeyken sürekli toplarla saldırı oldu. Köyden çıkmak zorunda kaldık. Çıktığımız zamanda kardeşim İskan'ı aldılar. Kardeşimi işkencede katledildi. İskan'ın ölüsünü bile görmedik. Sonra Cizre'ye geldik. Torunlarım Hacer ve Abdurrahim bu hikayelerle büyüdüler. İkisi de Cizre direnişinde mahallemizde kaldı. İkisinden de haber yok. Öldüler mi, kaldılar mı bilmiyoruz" dedi.

'Devlet tazminatını geri aldı'

3 katliam yaşadığını anlatan Bedriye, "Hiç bir şeyimiz yoktu. Bu eve yaparken bile borçla yaptık. Halen borçlarımız var. Ben sana ne anlatayım, köydeyken başımıza bunlar geldi. Cizre'ye başka bir umutla gelmiştik. Cizre daha beter oldu. Cizre'de daha ağır şeyler yaşadık. Köyümüzden çıktığımız için bize tazminat verdi devlet. O tazminatla evin bir kısmını yaptık. Ama yaptığımız bu evi de yaktılar. Devlet tazminatını geri aldı. Cizre'de borçla bu evi yaptık. Bunu da yaktılar. Bizi köyümüzden ettiler. Köydeyken yaşamımız çok güzeldi. Her şeyimiz orada vardı. Köydeyken her şeyi ekiyorduk. Her şeyimizi topraktan alıyorduk" şeklinde ifade etti.

(ekip/gc)