MLKP'li Yeliz: Suruç'u unutmadığım için YPS JIN'deyim

09:27

JINHA

MÊRDİN - Nusaybin'de YPS-JIN'e katılımlarını açıklayan MLKP üyelerinden Yeliz Şirin, "Suruç katliamında kaybettiğim yoldaşlarımın direniş bayrağını devralmak için buradayım. Kadını metalaştıran sisteme karşı gül devrimiyle cevap olmak adına, İstanbul'da katledilen Yeliz Erbay ve Şirin Öter yoldaşın mücadele mirasıyla direnerek, özgürleşerek ve komutanlaşarak bu mücadeleye katıldım" dedi.

Rojava'da DAİŞ çetelerine karşı mücadeleye katılan MLKP üyeleri şimdi de YPS ve YPJ-JIN'e katılarak Kürt halkının yanında yer alıyor. Mardin'in Nusaybin ilçesinde YPS-JIN'e katılanlardan biri de MLKP'li Yeliz Şirin. Suruç katliamından kurtulanlardan biri olan Yeliz, yoldaşlarının gözlerinin önünde katledildiği günden sonra onların bayrağını kaldırmaya söz vererek mücadeleye aktif bir şekilde katıldığını söylüyor. İstanbul'da Aralık 2015 tarihinde polisle girilen çatışmada yaşamını yitiren Yeliz Erbay ve Şirin Öter'in isimlerini aldığını söyleyen Yeliz Şirin, "Anılarıyla mücadeleme ışık tuttuğum yoldaşlarımı mücadelemde yaşatmak istedim" dedi

'MLKP halkın sesine ses vermek için saflarda yerini aldı'

Kürdistan'da devlet terörünün sürdüğünü ve sesini duyurmaya çalışan halkın mazlum direnişinin söz konusu olduğunu söyleyen Yeliz, "Suruç katliamında yoldaşlarımı kaybettim, onun öfkesi ve kiniyle buradayım. Bu katliamı yapan tabi ki yine faşist devlettir. Onların düşürdüğü bayrağı daha da göğe yükseltmek için saflara katılmaktan başka yol olmadığını düşünüyorum. O günden sonra bir ay kadar katliama inanmak istemedim. Böyle bir şeye inanmak istemiyordum. Onlar sanki yaşıyormuş gibi hissediyordum. Evde sürekli ağlıyordum ama bir devrimcinin ağlayarak bir şey kazanamayacağının farkına vardım. Bu farkındalık bendeki yoldaşlarıma olan bağlılığımı daha da arttırdı. Yer aldığın partinin içinde olmanın tüm gerekliliğini yerine getirme gibi sorumluluğum vardı. Bu sorumluluklardan biri de burada düşmana karşı direnmek olduğunu biliyordum. Her sokakta anılarının saklı olduğu yoldaşlarıma layık olmak için şimdi buradayım. Onların geride bıraktığı mirasa sahip çıkacağımın farkında olmak beni daha da güçlendiriyor. Zora düştüğüm anlarda 'onlar için dayanmalısın' diyorum kendime. Bunu düşünmek, halkın haklı mücadelesine sahip çıktığımın bilincinde olmak beni mücadeleye daha da bağlıyor. "

'Polen'in sonsuz maviliklerle buluşan güleç yüzü hep aklımda'

Yeliz Şirin, Suruç katliamında yaşamını yitiren Polen Ünlü'yle olan bir anısını ise şöyle anlattı: "Birlikte yaz kampındaydık, aynı odada kalıyorduk. Üniversite felsefe bölümünü kazanmıştı. Ben de ona felsefeyi hiç sevmediğimi söyledim. Bunun üzerine saatler süren bir sohbetimiz başladı. Uzun ve derin tartışmaların gerçekleştiği asla unutamayacağım anlardan biriydi bu. Hayatımda güzel yer edinen güzel yoldaşımdı. Çocukluğunu Çanakkale'de geçirmişti, çok iyi yüzüyordu. Bense sudan korkardım. Suyla benim buluşmam gerektiğini söylerdi. Uçsuz bucaksız maviliğe dalan, kendini sonsuz maviliklere bırakan o anlar hala aklımda. Onun mavi ve sessiz denizde güleç yüzüyle bütünleşen anları hep aklımda."

'Çocuklar çocukluğunu yaşasın diye tüm mücadelemiz'

Kürdistan'da özgürlüğe hasret halkların haklı direnişinin devam ettiğini söyleyen Yeliz, barikatların ardından direnen halkla birebir yaşadıktan sonra YPS JIN'e katılımının ne kadar doğru bir karar olduğunu daha iyi anladığını söyledi. Yeliz, "Barikatlara canla başla el atan ailelerin her birinde farklı bir acı hikaye saklı. Direnmekten başka çare yok diyorlar. Bu yüzden sürekli bizimleler, barikat başına demli çay getirip uzun uzadıya sohbet ediyorlar. Anneler bizi durdurup başımıza dualar okuyor. Umutlarını bize bağlamışlar. Hele çocuklar, onlar her şeyin farkında. Zaten kendilerini YPS'li olarak görüyorlar. Bir çocuk bana, 'siz gerillalar hep kendinize iki mermi mi saklıyorsunuz, düşman eline geçmek istemiyorsunuz. Bu yüzden son kurşununuzu kendinize saklıyorsunuz biliyorum' demişti. Ondan çok etkilenmiştim, nasıl olur da bir çocuk her şeyin farkında olur? Kürdistan'da erken büyüyor çocuklar. Çocuklar doya doya çocukluğunu yaşasın diye tüm mücadelemiz" diye konuştu.

'Gül devrimini gerçekleştirmeliyiz'

Çocukluğunu ve yaşamını da anlatan Yeliz şunları söyledi: "Antalya'da tamamen sistemin içinde büyüyen bir çocuktum. Haliyle daha çok sisteme entegre olan bir kadın olarak büyüdüm. Partiyle tanışmadan önce küçük burjuva alışkanlıkların olduğu yoz bir yaşam içinde ben hiç bir şey yapamam benim elimden ne gelir ki diye düşünüyordum. Suruç'tan sonra ben yapabilirim ve yoldaşlarımın bayrağını ben kaldırabilirim dedim. Bendeki değişimin arasında dağlar var. Bu değişim örgütsel bilinçle açığa çıktı."
Kadınların silahlanmaktan başka çaresi olmadığını ifade eden Yeliz, "Özgür alanlarda özgürlük için mücadele etmeliyiz. Erkek egemen sistemin alaşağı olması için, kadınları meta olarak gören, geleneksel rollerin biçildiği, sadece hayatı mutfak ve yatak odası olarak belirleyen bu ülkede gül devrimini gerçekleştirmeliyiz. İstanbul'da 22 Aralık 2015 tarihinde Yeliz Erbay ve Şirin Öter yoldaşlarımız polisle girilen çatışmada yaşamını yitirdi. Onlar partimizin kadın komutanlarıydı. Bulundukları yerden mücadele ederek özgürleştiler. Mücadele ederek, direnerek, özgürleşerek ve komutanlaşarak bu mücadeleye katılmak gerek" şeklinde konuştu.

Yeliz son olarak gençlere çağrıda bulunarak, "Partimiz MLKP olarak bu gün buradayız. Mücadeleyi daha da büyüyeceğiz. Son süreç devrimci gençlerin sürecidir. Bu devrimi gençler yapacak. Bunun bilinciyle hareket etmeleri gerekiyor. Gençlik gelecektir, geleceğimizi özgürleştirmek istiyorsak sonuna kadar direnmeliyiz" diye konuştu.

(zd)