12 Mart Qamislo katliamından Rojava devrimine

11:51

Rojda Serhad - Evin Nejdet /JINHA

QAMIŞLO - Rojava'da Demokratik Birlik Partisi'nin kurulmasına yanıt olarak, Baas Rejimi'nin 12 Mart 2004 tarihinde Qamişlo'da gerçekleştirdiği katliam ve katliamın ardından gerçekleşen serhildan sürecini, katliamın yüzlerce kadın tanığından olan Necah Gulo, anlattı. Katliamda Baas rejiminin katliamcı yüzünü bir kez daha gördüklerini dile getiren Necah, "Kürt sorununun çözümünün Kuzey ve Doğu Kürdistan'da silahlı mücadele ile gerçekleşeceğini düşünürdük. Rojava'da ise müzakere masasında siyasi temelde çözeceğimizi düşünürdük. Fakat Qamişlo katliamı ile rejimin gerçek yüzünü tanıdık" dedi.

Qamişlo'da 11 Mart 2004 günü Kürt halkına yönelik yeni bir katliam hayata geçirildi. O gün kentte Cihad isimli Kürt futbol takımı ile Arapların Fituve (gençlik) takımı arasında yapılacak maçı izlemek için Dêrika Hemko, Tirbespiyê, Serêkaniyê, Amûdê kentlerinden gelen yüzlerce Kürt, Qamişlo'daki Kürtlerle birlikte Belediye Stadyumu'nda yerlerini aldı. Ancak Kürt taraftarların üstleri didik didik aranırken, Arap taraftarların ise bıçak ve silahlarla stadyuma girmelerine göz yumuldu. Dêrezor'dan gelen Arap taraftarların "Sizi ikinci Halepçe bekliyor" gibi sloganlar atması ve Saddam posterleri açması üzerine bir anda gerginlik yaşandı. Polisin de aradan çekilmesiyle birlikte ellerinde kesici alet ve silahlar bulunduran Arap taraftarlar, Kürtlere saldırmaya başladı. Kendini korumak için dışarı çıkmak isteyenler ise polisin demir kapıları kilitlemesi sonucunda içeride kaldı. Söz konusu futbol takımının Sunni Baasçılığının o dönemki temsilcisi olan Saddam Hüseyin'in pankartlarını taşırken taraftar çatışmasına Şii Baasçılığı desteğe gelerek Kürt halkına saldırdı.
O gün askeri birlikler kısa bir süre içinde müdahale etme adına olay yerine gelerek halkın üzerine ateş açtı. Saldırının gerçekleştiği ilk günün akşamına kadar 8 Kürt açılan ateş sonucu yaşamını yitirirken onlarca kişi de ağır yaralandı.

Katliama tepki serhildana dönüştü

Halk tarafından yaşamını yitiren 8 kişi "şehit" ilan edilirken, 12 Mart günü Qamişlo'da cenazeleri kaldırmak üzere toplanan on binlerce kişi kent merkezine doğru yürüyüşe geçti. Ancak kent merkezinde rejim askerleri bir kez daha halka saldırdı. 13 Mart günü Amûdê, Serêkaniyê, Tirbespiyê, Dêrik, Efrîn, Dirbêsiyê ve Qamişlo'da halk serhildana kalktı. Kürt halkının bu serhildanına her yerde rejim güçleri saldırırken günlerce süren saldırılarda 36 kişi yaşamını yitirdi, 100 den fazla kişi yaralandı ve bine yakın kişi işkenceden geçirildi. Tüm bu kayıplara rağmen Rojava halkı serhildanlarını 21 Mart'a kadar sürdürdü.

Qamişlo Katliamı Rojava Devrimi'nin kıvılcımı oldu

Qamişlo'daki katliamın ardından gelişen serhildan, Rojava Devrimi'ne giden yolda da önemli bir dönüm noktası oldu. 2003'te PYD'nin kurulması sonrası yaşanan katliamın ardından halkın öz savunmasının oluşturulmasına dönük çalışmalara başlanmış ve bu dönemde halk arasında gelişen birlik artık Ortadoğu'da başlayan "Arap Baharı" ile birlikte Kürt halkını da devrime taşıyordu. 12 Mart'taki katliam ve ardından gelişen serhildanla Rojava halkının geliştirdiği direniş çizgisi, 19 Temmuz Devrimi'nin de temellerini attı.

12 Mart Qamişlo Katliamı'nın tanıklarından ve ayaklanmada yer alan yüzlerce kadından biri olan Necah Gulo yaşanan katliamı ve ayaklanma günlerini anlatarak, "Akşam olaylar sırasında hayatını kaybedenler arasında yaşadığım semtte oturan Ahmed Xelil adlı genç olduğunu öğrendik. Biz de olay yerine gitmek istedik, fakat arkadaşlar güvenlik gerekçesiyle bizim gitmemize izin vermediler. Ertesi gün şehit olan gencin ailesine taziye için gittik. Cenaze camiden eve getirilmişti. Halk akın akın taziye evine geliyordu. 2 kişinin de Şerqi semtinde şehit olduğunu Hıliliye'de şehit olan 2 kişiyle beraber gömülmesi için Qasımmo camisine götürüleceği söylendi. Cenazeler camiden alındı ve şehir merkezine doğru yola çıktık" dedi.

'Qamişlo Rejiminin hazırladığı provokasyondu'

Necah, rejim güçlerinin cenazeleri taşıyan kitleye ateş açtığını buna rağmen halkın şehitlerine, yaralılarına sahip çıktığını belirterek şöyle devam etti: "Savuma bölgesinde rejim güçleri halkı taramaya başladı. Cenazeyi bırakmadık, ama her adımda insanlar öldürülüyordu. Yaralıları evlere çekiyor, şehitleri kaldırıyorduk. Devlet güçleri bilinçli bir şekilde gençlere ateş ediyordu. Halk seferberlik ruhuyla hem yaralı hem de Şehitleri kaldırıyordu. Çatışma her yere yayıldı. Bir grup hiç cenazeleri bırakmadan mezarlığa kadar gitti. Biz ise sokak çatışmasına girdik. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar hepsi çatışmanın içindeydik. Yaşlıları oradan uzaklaştırdık. Zaten dışarıya çıkan herkesi tarıyorlardı. Akşama kadar halkın direnişi ve düşmanın saldırıları devam etti."

4 cenazeyi toprağa vermek için giderken onlarca kişinin yaşamını yitirdiğini söyleyen Necah, "Yüzlerce kişi yaralandı. Çok sayıda kişi tutuklandı. İlk defa Rojava'da böylesine bir olay yaşandı ve hepimiz şaşkındık" diye konuştu.

Necah,"Stadyumdaki olayların provokasyon olduğunu belirterek, provokasyondan bir gün önce stadyum bölgesinde yapılan afişlerin de dikkatlerini çekici olduğunu kaydetti. Necah, olaydan sonra edindikleri bilgilerden de bunun planlı bir hazırlık olduğunu şu sözlerle dile getirdi: "Maç izlemeye gelen insanlar kendileriyle sopa ve delici aletler getirmiş. Qamışloya maç için gelen bu kişiler başka bölgeden planlı olarak getirilmişlerdi. Rejim bu planıyla Arap-Kürt halkları arasında çatışma yaratmayı amaçlamıştı. Stadyumda bulunan güvenlik güçleri Heseke muhafız birliği gelmeden halka ateş açmamıştı, onları gelir gelmez halka saldırma talimatı verilmiş" şeklinde konuştu.

'Bass Rejimin gerçek yüzünü tanıdık'

Necah, Qamislo katliamından önce Bass rejiminin gerçek yüzünün yeterince görülmediğini belirterek şunları kaydetti: "Kürt sorununun çözümünün Kuzey ve Doğu Kürdistan'da silahlı mücadele ile gerçekleşeceğini düşünürdük. Rojava'da ise müzakere masasında siyasi temelde çözeceğimizi düşünürdük. Fakat Qamişlo katliamı ile rejimin gerçek yüzünü tanıdık. Bass rejiminin de Kürtlere düşman olduğunu, bize demokratik bir yöntemle yaklaşmayacağını anladık. Yıllarca açık ve kaba bir yöntemle üstümüze gelmedi. Önderliğimizin Suriye'de kalmasına müsaade etti fakat bunu kendi çıkarı için yaptı. Aslında Önderliğimizin verdiği güçle Türkiye'den kendini koruyabildi. Türkiye her gün Suriye'yi tehdit ediyor, tanımıyordu."

'12 Mart'tan sonra Kürtler açısından yeni bir dönem başladı'

Qamişlo katliamı öncesi PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıkartılmasını takip eden süreçte Tayyip Erdoğan-Beşar Esad ilişkilerinin geliştiğini hatırlatarak, Beşar Esad'ın Suriye'de yaşayan Kürtleri yok saymasına dönük sözlerinin Kürt'lerde bir öfke biriktirdiğini söyledi.

Qamişlo katliamı ile birlikte halkın bu politikaya karşı serhıldanlarla yanıt verdiğini belirten Necah, "Suriye rejiminin siyasi çıkarları doğrultusunda Kürt'lere yaklaşımı, görmezden gelmesi, kimliksizleştirmesi bizde tepkilerin birikmesine neden oldu. 12 Mart'tan sonra Kürtler açısından yeni bir dönem başladı. Hem düşman algısı bizde netleşti, hem de kendi haklarımızı aramaya başladık. Biz Kürt'leri ülkeyi bölmekle suçladılar. Çok sayıda kişi ayaklanma sonrası siyasi faaliyetlerinden dolayı yakalandı. Fakat biz mücadelemizi büyüttük" diye vurguladı.

Bu süreçten sonra Kürtlerin kendini daha fazla örgütlediklerine dikkat çeken Necah, rejimin amaçlarına ulaşmadığını, katliamdan bir yıl önce kurulan PYD'nin siyasi olarak kendini geliştirdiğini, halka dayanan siyasi bir güç olarak ortaya çıktığını belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: " PYD, siyasi, toplumsal çalışmalarına ağırlık verdi. Örgütlenme ve eğitim çalışmaları hız kazandı. Aslında 12 Mart döneminden sonra halkın Rojava'da mücadele bilincinin geliştiğini, mücadelesini genişleterek katliama cevap olduğunu belirtebilirim."

'Katliamlara karşı ülkemizi savunacağız'

Necah, Qamişlo katliamının Kürt halkına uygulanan ilk katliam olmadığını ifade ederek, "Kürtler tarih boyunca defalarca katliama uğradı ama asla boyun eğmedi. 80'li yıllarda Halepçe katliamında Saddam eliyle 5000 kişi kimyasalla, binlercesi de Enfal de katledildi. Birçok Kürt, Türkiye sınırında Saddam ve Türkiye Devleti'nin eliyle zehirlendi. Gazi katliamı, Maraş katliamı belleklerde canlılığını koruyor. Günümüzde de aynı uygulamalar yaşanıyor. Önderliğimize tecrit uygulanıyor, halkımıza karşı katliam yapılıyor. Rojava'da Heseke'de Tıl Temir'de katliamlar yaşandı. Suriye'de ateşkes ilan edilmesine rağmen Türkiye eliyle Grê Spî'ye saldırılar yapıldı, katliamlar yaşandı. Tayyip Erdoğan'ın Serekani ve Kobanê'yi düşürme hayali suya düştü, bu defa çetelerini Şex Maksut ve Efrin'e saldırtıyor. YPG-YPJ ve QSD güçleriyle ülkesini savunacaktır" diye vurguladı.

'Sınırları tanımıyoruz, Kuzey halkıyla omuz omuza savaşmaya hazırız'

Necah, katliam politikasının bugün Türk Devleti ve AKP hükümeti tarafından en vahşi yöntemlerle uygulandığını belirterek bu katliamlarla amaçlarına ulaşamayacağını Tayyip Erdoğan ve hükümetinin kendi sonunu getireceğini belirterek şöyle devam etti: "Cizir ve Sur'da yapılan katliamlarda onlarca sivil şehit oldu. Evlerin altında kaldılar. Tayyip Erdoğan'ın yaptıkları insaniyete sığmaz. Kendi zulmünde yok olacaktır. Bu topraklar gençlerimizin kanıyla sulanmıştır, biz asla bu kan ile sulanmış toprağı terk etmeyiz. Demokratik Özerkliğin hayat bulduğu, direnişin yaşandığı tüm Kuzey bölgelerini destekliyoruz. Biz sınırları tanımıyoruz. Gerekirse sınırları aşar Kuzey halkımızla omuz omuza savaşırız. Şehitlerimizden vazgeçmeyiz. Kendi çocuklarını savaşa gönderen, şehit olan çocuğunun cenazesini gururla taşıyan anneler olduğu müddetçe bu mücadele yenilmez" diye kaydetti.

Necah, son olarak Rojava halklarına çağrıda bulunarak, "Halkımız mücadelesini yükseltsin. Toprağından göç etmiş olanlar geri dönsün. Göçler düşmana hizmet ediyor, bunu bilsinler. Önderliğimiz bize direnişin yaşam olduğunu öğretti. Biz de diyoruz ki direnişle özgür yaşamı kuracağız" dedi.

(dk)