Cumartesi Anneleri: Yüksekova Cizre'ye dönüşmeden ses çıkarın

13:57

JINHA

İSTANBUL - Cumartesi Anneleri adalet arayışlarının 572'inci haftasında bir araya gelerek gözaltında kaybedilen kadınların akıbetini sordu. Yüksekovalı kayıp annelerinin gönderdiği mektup okunarak, "Yükseova Cizre'ye dönüşmeden ses çıkarın" çağrısı yapıldı.

Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak için Cumartesi Anneleri'nin başlattıkları adalet arayışları 572'inci haftasında da devam etti. "Kayıplar bulsun failler yargılansın" pankartının açıldığı eylemde kaybedilenlerin fotoğraflarıyla adalet arayışın simgesi haline gelen karanfiller taşındı. Cumartesi Anneleri, bu hafta 16 Mart 1995 günü İzmir'de gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Nurettin Toluk'un akıbetini sordu. Cumartesi Anneleri'nin adalet arayışına bu hafta, Suruç, Gezi ve Ankara katliamlarında evlatları kaybeden aileler de katıldı.

'Katliamlar bizim acımızı bastırıyor'

İlk olarak, gözaltında kaybedilen Kemal Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin konuştu. 21 yıldır adalet arayışlarının sürdüğünü söyleyen Kemal, "Son bir yıldır kayıplarımızı anlatamıyoruz. Ama son bir yıldır yaşadığımız katliamlar bizim acımızı bastırıyor. Suruç'u, Gezi'yi konuşurken kendi acılarımızı unuttuk. Türkiye'de her aya bir katliam düşüyor. Bugün 12 Mart askeri faşist cuntanın ve Gazi Katliamının yıldönümü. Biz kayıplarımızı anlatırken, hangi plakalı Toroslarla alındıklarını açık açık söylüyorduk. Ama devlet şuan toplu katliamlar yapıyor. Çünkü gözaltına kaybetmek daha zahmetli. Şimdi buna gerek duymadan insanların evlerini başına yıkıyorlar. Biz bunlar dururken artık kendi kayıplarımız anlatamıyoruz bu bize zulh geliyor" dedi.

'Devlet ne istiyor insanlardan?'

Ardından gözaltına kaybedilen Nihat Aydoğan'ın eşi Halime Aydoğan söz aldı. 1994'de beri eşinin kemiklerini aradığını söyleyen Halime, artık kendi acılarını anlatmanın tuhaf olduğunu söyledi. Cizre'de akrabalarının çadırda kaldığını dile getiren Halime, "Bu devlet ne istiyor insanlardan? Artık yeter. Herkesin acılarını paylaşıyoruz. Erdoğan dursun artık. İnsanları öldürmek için Yüksekova'ya gidiyorlar. Ölüm istemiyoruz" diye konuştu.

Yüksekovalı annelerden mektup…

İleriki günlerde Gever'de ilan edilecek olan sokağa çıkma yasağı öncesi Cumartesi Anneleri 'ne mektup gönderen Yüksekovalı kayıp yakını annelerin mektubu Vahap Canan tarafından okundu. Güvenlik güçlerinin yığınaklarının fazlalığına bakılırsa uzun zaman Cizreli anneler gibi kayıplarının fotoğrafları ile alana çıkamayacaklarını söyleyen anneler, mektubun devamında ise " Ne yazık ki ülkede barış ve adalet istemek suç oldu. Artık yeryüzünde insanların ölmediği bir dünya istiyoruz. İnsanlık ülkenin batısında, kuzeyinde de ölüyor. Sur'da, Cizre'de yaşanan katliamlarının aynısın Yüksekova'da yaşanacağını görüyoruz" diye belirtti. " Yüreğimizde taşımamız gereken tek şey insanlık olmalıdır" diye ifade edinilen mektup, "Yüksekova'da Cizre ve Sur'dakine benzer bir katliam yaşanmadan ses çıkarın" çağrısı ile son buldu.

Bu haftanın basın açıklaması ise Cumartesi İnsanlarından Ümit Dişli tarafından okundu. Nurettin Toluk'un 1995 yılında Kadifekale polis karakoluna götürüldüğünü fakat yasal gözaltı süresi bittikten sonra kendisinden hiçbir şekilde haber alınamadığını söyleyen Ümit," Oğlu ve İHD'nin 9 aylık ısrarlı arayışı sonucunda Nurettin Toluk'un, kimliği meçhul kişi olarak kimsesizler mezarlığına gömüldüğü tespit edildi ama mezarına ulaşılamadı. Otopsi raporunda Nurettin Toluk'un bedeninde çok sayıda darbe tespit edildiği, Ölü Muayene Tutanağında da polislerin onu hastaneye elleri ve ayakları bağlı olarak bir çuvalın içinde getirdiği yazılıydı" dedi.

Olay ile ilgili takipsizlik kararı verildiğini hatırlatan Ümit, sorumlular yargılana kadar adalet arayışlarından vazgeçmeyeceklerini ifade etti.

(ck/dk)