Soykırıma karşı Kürt halkı direniş Newroz'unda (4)
14:25
'Diyarbakır'dan çıkan bu mesajı iyi okuyun'
JINHA
AMED - İmralı Heyeti Sözcüsü Sırrı Süreyya Önder, Diyarbakır Newroz'undan hükümete çözüm çağrısında bulunurken, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ta, HDP olarak çözüm sürecinin yeniden başlaması için sorumluluk üstlenmeye hazır olduklarını ve Diyarbakır'dan çıkan bu mesajın iyi okunması gerektiğini söyledi.
"Direnerek kazanacağız", "Özgür Önderlik Özerk Kürdistan Demokratik Türkiye" şiarlarıyla karşılanan tarihi Diyarbakır Newroz'u konuşmalar ve müzik dinletileriyle devam ediyor. Halkın coşkusunun giderek arttığı Newroz'da PKK Lideri Abdullah Öcalan, katledilen Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır'ın konuşmalarının ve özyönetim direnişlerinin yer aldığı sinevizyon büyük bir ilgiyle izlendi.
'Bu mücadele dostlarla başladı'
Daha sonra sahneye PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın mesajlarını okuyan İmralı Heyeti'nden Sırrı Süreyya Önder çıktı. İmralı heyeti olarak halkı selamlayan Sırrı, 4 yıldır burada Abdullah Öcalan'ın mesajını okuduğunu belirterek, "3 yıl burada barışın Newrozu'nu kutladık ve Sayın Öcalan bu 3 yıl boyunca barışın kıymetine savaşın tehlikelerine dikkat çeken, uyaran mesajlar gönderdi. Biz barış newrozlarını kutlarken bu önümüzdeki platform 40 tane televizyonunu canlı yayın yaptığı şekildeydi. Bugün zumlun, çatışmanın ortasında zulüm altında direnişle kutluyoruz. Şimdi dostlarımızla başbaşayız ama bu mücadele de böyle başladı. Dostlarımız bize yeter. Mazlum Doğan 3 kibritle direniş ateşini yaktığında 200 kişi yoktular bugün milyonlarcayız. Ana akım medya meydanın sabahki halini 'İşte Newroz meydanı' diye servis etti. Bizde işte Newroz meydanı, işte barışın, direnişin meydanı diyorum. Zulme karşı bir kişi kalana kadar barış ve direniş meşalesi sönmeyecek. Bunun sözünü veriyoruz" dedi.
'Öcalan şöyle derdi: Ahmaklar ben size Eşme ruhu dedim'
"PKK halktır halk burada" sloganları atılırken, Sırrı konuşmasına şöyle devam etti: "Bu bölgenin gerçekliğinden hiçbir şey anlamayanlar bizi psikolojik harbe maruz bırakıyorlar. Safınızı seçin diyorlar. Burayı görenler, annelerin evlatlarının bir kısmını dağa, bir kısmını zindanlara, bir kısmını Meclis'e gönderdiğini bilirlerdi. Son savaş çılgınlığında yaşamını yitirenleri Amed'in yiğit evladı Tahir Elçi şahsında söz veriyoruz bu barışı getireceğiz. Ölenler, genç yaşında boşuna toprağa girmediler. Onların anısına borcumuzdur bu topraklara barışı, özgür eşit yaşamı getirmek. Hiç şüpheniz olmasın Sayın Öcalan ile aramızda dağlar denizler, duvarlar olabilir. 3 yıl beraber mesai yaptık barış, özgürlük, ourlu yaşam, daha iyi bir ülke ve dünya uğruna. Yazdıkları, söyledikleri şeyler bugün faşist tecrit zihniyetine rağmen bize ulaşıyor. Muhtemelen şunu söylerdi iktidara. Bre siyasi ahmaklar ben size Eşme ruhu dedim. Bölge halklarının ortak onurunu korumak için ortak mücadele dedim bunun adının Eşme ruhu olduğunu söyledim. Siz getirdiğiniz işi Cizre'ye, Silopi'ye, Hakkari'ye varan uygulamalar. Kendi türbenize gönderemediğiniz tankları kendi topraklarınıza gönderdiniz. Vazgeçtim barıştan siz bu sokma akılla, bu akılla daha ne kadar gideceksiniz derdi Sayın Öcalan" ifadelerinde bulundu.
'Kamu düzeni dedikleri: Kürt evine giremiyor, Türk evinden çıkamıyor'
Başbakan'ın kamu düzeni söylemlerine dikkat çeken Sırrı, "Sayın Öcalan ona iyi bir ders verdi. Polisle, askerle, tüfekle kamu düzeni sağlanmaz. Ama gelin bunu sağlayalım. Bütünlükle, sorumlu bir müzakereyle bu topraklar kamu düzeni kazanabilir dedi. Sayın Öcalan ne dediyse tersini anladılar yada tersini yaptılar. Sayın Öcalan Davutoğlu'na dönerek ve acı acı gülerek şöyle söylerdi: 'Kürt evine giremiyor, Türk evinden çıkamıyor.' 4 kelime işte sizin kamu düzeni diye ülkeyi getirdiğiniz nokta burası. Oysa barışın hemen eşiğindeydik. Elimizi uzatsak, tutacak kadar yakınlaşmıştır. Bunlar bizleri yıldıramaz, korkutamaz. Hapishaneyle, sürgünle, mezarla korkacak, dizi toprağa değecek insanlar yok aramızdı. Korkak arıyorsanız aynaya bakın" dedi.
'İmralı'nın yolunu açın'
Barışın uzak olmadığına dikkat çeken Sırrı son olarak şunları belirtti: "Bu topraklarda iktidar ancak felaketle öğreniyor. Bu geri dönülmez noktaya gelmeden, ülkemizi, bölgemizi cennete dönüştüreceğimiz yöntem, demokratik siyaset ve müzakerelerdir. İmralı heyeti olarak Sayın Başbakan'a çağrı yapıyorum. Bu laf kalabalığını bir yana bırak. Bölgenin gerçekliğini siz de biliyorsunuz bunun sürdürülme şansı asla söz konusu değildi. Bölge halkının irfanı, sabrı daha berhava olmuş değil. Siz Başbakansınız, Cumhurbaşkanısınız bu topraklara kaçak gidip geleceğinize açın İmralı yolunu, sizinle el ele tutuşarak, göz göze buluşarak mutabık kaldığımız ne varsa hayata geçirelim. Sen Avrupa'da vatandaşlarım gezsin derken kendi yurdunda insanlar evlerine giremiyor. Bundan utanmıyor musunuz. Ne varsa vebali biz üzerimize almaya hazırız. Size son derece önemli bir çağrı yapıyoruz, bütün annelere taahhüt ediyorum. Burada çatışmasızlık sağlanırsa barış bir haftada mümkündür. Olmazsa beni Diyarbakır meydanında dara çekin. Sayın Öcalan ile yürüttüğümüz 3 yılda edindiğimiz perspektifle yapıyoruz ki annelerin korkuyla bekleyişine son verelim. Gelin bu yeryüzünü daha fazla zulümle, savaşla daha fazla kirletmeyelim."
'Barış dediğimiz bir hayal değil'
Sırrı Süreyya'nın ardından HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş konuştu. Konfetilerle Newroz alanına çıkan Selahattin Demirtaş, alandakileri Kurmancî ve Kirmançkî sözlerle selamladı. Selahattin Demirtaş konuşmasında şunları belirtti: "Bütün Ortadoğu halklarına barışın müjdesini vererek, barışa giden yolun ne kadar güzel olduğunu müjdeleyerek 3 yıldır bu kutlamaları yaptık. Ama bugün ölümlerle bu Newroz'u kutluyoruz. 3 yıl şunu gördük. Barış dediğimiz bir hayal değil. Bizler eşitlik ilkeleri etrafında kilitlenirsek barışın mümkün olduğunu gördük. Bu yıl ki Newrozu da her şeye rağmen Amed meydanından barış Newroz'u olarak bütün dünyaya yansıyor.
'Bu direnişi mektup yapıp Başkan Apo'ya gönderiyoruz'
Elbette bizler köksüz tarihi olmayan bugün ortaya çıkmış bir halk değiliz. Tıpkı Newroz gibi Kawa'nın ruhundaki gibi bizi birleştiren bir ruh var. Bugün Botan'ın çocukları Mir Bedirxan'ın çocukları, Şeyh Said'in çocukları bizleri nasıl selamlıyorsa, Seyit Rıza'nın yoldaşları Dersim'den, Qazi Muhammed'in torunları, Mele Mistefa'nın torunları, Ali Şer ve Zarife'nin yoldaşları bize nasıl bir miras bıraktıysa, bizler de Kobanê'den Arîn Mîrkan'ın, Cizre'den Mehmet Tunç'un, Silopi'de Sêvê'nin mesajlarını birleştirerek, bir barış mektubu olarak İmralı'ya Başkan Apo'ya bir mektup olarak gönderiyoruz. Ördüğünüz o barış yolu, Dolmabahçe Mutabakatı'nda dile getirdiğiniz yola bağlıyız. Savaş, çatışma olağan değil. Müzakere dediğiniz şey çatışma çözümlerini ortaya koyarak ortak bir noktada buluşmaktır.
'Amed halkının mesajını doğru okuyun'
Anti-demokratik hukuk dışı yollarla bir araya gelemeyiz. Bizi bir araya getirecek hukukun, demokrasinin yoludur. Ortadoğu'da da tarihi bir dönem yaşanıyor. Hiç şüphesiz ki bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmek isteyen çok sayıda uluslararası güç var. Bizler bunun farkında olarak mücadele ediyoruz. Ama Ankara'da bu ülkeyi yönetenler tehditleri art arda sıralarken, halkın taleplerini tehdit olarak gördükleri sürece barış zor. Birlikte hareket etmek istiyorsak o zaman demokratik ilkelerde buluşmak zorundayız. Ankara'da bu aklın eksik olduğu ve bütün süreci yanlış okuduğu anlaşılıyor. Kürt halkı korkmadan bütün halklar gibi özgürce yaşamak istiyor. Başkasından bir şey değil kendisinden çalınanı istiyor. Bugün patlayan bombalar kan çanağına dönmüş bölge gerçekliği içinde barışı istemek kolay değil. İnanın ki böylesi dönemlerde ilkeli ahlaklı olmak doğru olandır. Böylesi korku ortamını yaratanlara karşı sığınabileceğimiz yegane şey ilkeli ve ahlaklı olmaktır. Diyarbakır halkı bu mesajı verdi bunun doğru okunması lazım.
'Barış için inisiyatif almaya hazırız'
Hamasetle tehdit ederek, 'bitireceğim' diyerek siyaset kurulamaz. Şunu artık herkesin iyi anlaması lazım. Kürt halkının inkarı ve bunun tehdidi üzerinden barış süreçleri yürütülemez. Barış istemek ve barış sesinin daha gür çıkması için bomba silah seslerinin durması lazım. Bizler bütün arkadaşlarımızla birlikte yeniden barış masasına dönülmesi ve yeni bir barış dilinin kurulması için inisiyatif almaya hazırız. Bu cesaret istiyor. Artık şu görülmelidir. AKP birleştirici bir parti değildir. Toplum çoğulcu yapısıyla farklı ideolojik yapılanmaları ile ve yaşam tarzlarıyla onu birleştirecek şey bir parti ya da tehdit olamaz, ırkçılık ve faşizm olamaz. Demokratik ilkeler dışında hiç bir şeyde buluşamayız. O zaman Kürt halkı kendi öz haklarına kavuşmak konusunda mesafe kat eder, Türkiye demokratikleşir. Suriye'deki kardeşlerimizin kanayan yarasına derman olma şansımız olur. Bütün coğrafyaya barış önderliği yapma şansımız olur. Kürt düşmanlığı üzerinden Kürtler Rojava'da herhangi bir yerde hak kazanmasın üzerine siyaset oluşturanlar kendileri de kaybediyor herkese de kaybediyorlar.
'İşte Amed Newrozu bir kez daha yolumuzu açıyor'
Yakın zamanda yürütülen barış sürecinden dersler çıkararak, eksiklerini cesaretle masaya yatırarak yol almamız lazım. Eğer siyaset bunu başaramazsa orada siyasetsizlik vardır. Biz bunun için seçildik, halkımızın acısı büyük yarası derin. Elbette bu direniş kazanana kadar devam eder. Ama şunu anlaması gerekiyor. Bugün Kürtler savaş derinleşsin diye direnmiyor savaşa karşı barış için direniyor. Asla bizim kitabımızda geri ödemek yoktur. Bedel ödetip sindireceklerini sanıyorlar tarihten hiç ders almamışlar demektir. Siyasetin bu kadar tıkandığı siyasetin çözüm sanatı olma noktasında işte Amed Newrozu bir kez daha yolumuzu açıyor. Burada bulunan herkes çözümün yolunu gösteriyor.
'Her zaman adil çözümlerin peşinden koştuk'
Korkarak korkutarak asla hiç bir şey çözemezsiniz. Biz siyasi tarihimiz boyunca her zaman adil çözümlerin peşinde koştuk. Kimseye düşmanlık yapmadan ama bize düşmanlık yapanların karşısında dimdik durduk. Devlet aklı ferasetsiz kalmışsa kin ve öfke ile hareket ediyorsa kendi halkını felakete sürükler. Bu tür dönemlerde asıl olan şey ortak akıl ile hareket etmektir. Bizim çözüm önerilerimiz var bütün bunlara kulak vermek yerine akıl almaz bir tasfiye politikası yürütmek kimseye kazandırmaz. HDP bu ilkeler üzerine kurulmuş Kürt'ün hakkını inkar etmeden Türklerin hakkını inkar etmeden çözüm için kurulmuştur. Bu zemine saldırmak çözümsüz kalmaktır. Bugün hiç bir parti barış sözünü ağzına almıyor. Daha fazla savaş daha fazla operasyon diyen partilerden Türkiye'ye hayır gelmez.
'HDP'yi büyütmek çözümü büyütmektir'
Belki önümüzü kesmek, bizden koparacakları 3-5 oyun hesabını yapanlar kendi bindikleri gemiyi batırdıklarının farkında değiller. Bu çizgi çatışmanın yaşandığı bütün ülkelerde hakim çizgi olmuştur. Halkların kültürlerini inkar etmeden herkesin nasıl yaşayabileceğini göstermek zorundayız. Merkeziyetçiliğe karşı özyönetim modelleri ile tek dil ve tek lider sultasına, tek milletin egemenliğine karşı inşa edilmiş bir çizgidir. HDP'yi büyütmek çözümü büyütmektir. Bu Newrozu çözüme vesile yapmak istiyoruz.
'Bu sese kulak verin'
Halkımızın evlatlarının ölümüne kıyımına asla göz yummayacağız. Bu can bu bedende durduğu sürece barış için mücadele edeceğiz. Amed Newrozu'ndan çıkan bu sesi herkesin Ankara'nın iyi okuması lazım. Korkutmaya çalıştınız, teslim almaya, sindirmeye çalıştınız olmadı. Daha fazla ısrar etmeyin. Gelin o barışı halklara armağan edelim. Türkün de Kürt'ün de anası ağlamasın artık. Son 3 Newroz'da halkı kucaklayan o duyguyu unutmadan kalıcı barış ve müzakere şartlarını hep birlikte oluşturalım. Bugünde söylenecek sözler çok kıymetlidir. Ama sözümüz değerli olacaksa pratiğe dönüşsün istiyoruz. Aslolan güzel konuşmak değil güzel eylemektir. Elbette ki bir gün gelecek ve bizler söz verdiğimiz özgür günleri yitirdiğimiz evlatlarımıza armağan edeceğiz. Allah hiç birimizi halkımızın karşısında mahcup etmesin."
Sur'da yaşamını yitirenlerin aileleri halkı selamladı
Konuşmaların ardından Sur’da yaşamını yitirenlerin aileleri sahneye çıktı. Bu sırada “Bijî berxwedana Sur'ê” sloganları atıldı. Sur’da direnerek yaşamını yitirenlerin aileleri adına konuşma yapılan konuşmada şunlar belirtildi: "Amed, Cizre, Nusaybin, Sur ve tüm Kürdistan’da başlatılan vahşet bitmek bilmiyor. Bugün Sur’da 110 gündür bir kuşatma ve direniş devam ediyor. Amed şehrimiz abluka ve yasaklardan nasibini aldı. Bugün Amed’de ve Kürdistan’da sokağa çıkma yasaklarıyla katliamlar meşrulaştırılarak, devam ettiriliyor. Cizre’de canlı canlı yakılarak katledilen insanların ölümlerine seyirci olan siz Avrupalı parlamenterler, BM, AİHM, AB bilin ki sorumlusunuz. Sur’da hala cenazeleri yerde olanlar var. Cenazelerimizin alınması için her yolu denedik. 100 metre önümüzde kokularını duyar gibi olduğumuz çocuklarımızın cenazelerini alamıyoruz.”
Newroz, Şehit Mizgin Korosu’nun şarkılarıyla devam ediyor.
(ekip/mg)