Medyanın hedef gösterdiği Havva: Mücadeleme devam edeceğim

09:41

Öykü Dilara Keskin/ JINHA

İSTANBUL - Medya tarafından 'canlı bomba' denilerek hedef haline getirilen ÖGK üyesi Havva Çustan, Suruç katliamında adalet mücadelesinin yok edilmeye çalışıldığını belirterek, özellikle de kadın olarak verdiği mücadele nedeniyle hedef gösterildiğini söyledi.

Habertürk gazetesinin 19 Mart 2016 tarihli "İstihbarat birimleri 6 bombacıyı arıyor" başlıklı haber yayınlayarak ESP v e ÖGK üyelerini 'canlı bomba' olarak lanse edip hedef haline getirdi. Haberde, "MLKP üyesi Havva Çustan, Ali Haydar Keleş ve Emrah Erdoğan'ın, DAEŞ tarafından gerçekleştirilen Şanlıurfa Suruç ve Ankara tren garı saldırılarında ölenler ile güvenlik güçlerinin operasyonlarında ölen teröristlerin intikamını almak için bombalı/silahlı eylem yapmayı hedeflediği belirtildi" ifadeleri kullanıldı. Haberde ismi geçerek hedef haline getirilenlerden Havva Çustan, SGDF ve Özgür Genç Kadın (ÖGK) üyesi genç bir kadın. Suruç katliamında bombanın patladığı yerden şans eseri yara almadan kurtulan gençlerden biri.

'Suruç'un ardından yıldırılmaya çalışıldık'

Hedef gösterilmenin kendisini şaşırtmadığını söyleyen Havva, çünkü Suruç katliamının faillerini yakalamak yerine, yaralıları ve oradaki gençleri yıldırma üzerine bir süreç yürütüldüğünü dile getirdi. Suruç'tan önce ve sonra sürekli olarak ailesinin taciz edildiğini belirten Havva, "Yapmış olduğum yasal faaliyetleri, anayasal hakkım olan, katıldığım eylemleri terörize etmeye çalışıyordu" dedi. Havva, canlı bomba olarak hedef gösterilmesinin de emniyet talimatıyla yapıldığını ifade ederek, "Ben bugün notere gittim devlet kurumlarına gidiyorum. Açık kimliğimle yaşıyorum. Yılmadık ve bu yüzden devlet bize yöneliyor. Benim oradan sağ gelmemden, Suruç'un adalet mücadelesine devam etmemden o kadar korkmuşlar ki bu tür yalan haberler üreterek sadece beni değil Suruç'un adalet mücadelesini de yok etmeye çalışıyorlar" dedi.

'Kadınlar özel olarak hedef seçiliyor'

ÖGK faaliyetlerinin de terörize edildiğini belirten Havva, "Çünkü ÖGK yeni kurduğumuz bir genç kadın örgütüydü. Kadın özgürlük mücadelesini savunan bir örgüttü. Dolayısıyla benim orada aktif çalışmada bulunmam devleti korkuttu" dedi. Savaşın sertleşmesinin kadınlar üzerine yansıdığını ifade eden Havva, "Hedef gösterilmenin yanında devlet ikisi kadın diyerek özel bir hedef gösterilme politikası izliyor. Çünkü devletin tüm bu zulmüne karşı yılmadığını gösteren güçlü bir kadın hareketi var. 8 Mart'ta Ankara ve İstanbul'daki güçlü kadın yürüyüşleri, bombalar patlamasına ve saldırılara rağmen, kadınların direnişi. Tarih boyunca gençliğin dinamiği bu zulümler bu diktatörlük karşısında duruşu etkili genç bir kadın olarak hedef gösterilmemde çok büyük bir payı var. Bu durum kadınların sesini boğmaya yönelik bir politika. İlk kez böyle haberler yapılmıyor ve ben ilk değilim sonda olmayacağım" dedi.

'Biz buradayız gitmiyoruz'

Kendi kişisel güvenliğimi almaya çalıştığını sözlerine ekleyen Havva, "Hayatıma devam edeceğim. Yürütmüş olduğum yasal faaliyetlerime, özgürlük ve adalet arayışındaki mücadeleme devam edeceğim. İstedikleri beni eve kapatmak. Toplumu korku imparatorluğu yaratarak eve kapatma istekleri var" dedi.

Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatlarından Sezin Uçar'la beraber, ETHA muhabiri Emrah Erdoğan, ESP İl yöneticisi Ali Haydar Keleş ile birlikte suç duyurusunda bulunduklarını kaydeden Havva, "Bu haberin, yaşam hakkımız dahil bir çok hakkımızı ihlal ettiğine yönelik gerek Anayasa Mahkemesi gerekse AİHM'nde hukuki mücadelemizi devam ettireceğiz. Eğer kamuoyu oluşturabilirsek cezalar aldırtabiliriz. Emniyetin, devletin talimatıyla gerçekleştirildiği için suç duyurumuzu daha çok 'biz buradayız, gitmiyoruz böyle bir şey yok' demek için yaptık" şeklinde konuştu.

(ce/gc)