'Kadına ve çocuğa yönelik cinsel istismar aynı zihniyetin ürünü'

10:04

Habibe Eren/JINHA

ANKARA - Türkiye'de çocuğa yönelik cinsel istismarda hükümetin politikalarının etkili olduğunu belirten Eğitim Sen Genel Sekreteri Sakine Esen, kadına yönelik taciz ve tecavüzün aslında çocuğa yönelik istismar ve cinsel saldırının aynı zihinsel arka plandan, aynı ideolojik beslenmeden ortaya çıktığını söyleyerek, bunların birlikte ele alınıp ortak bir mücadele yürütülmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye son zamanlarda her alanda özellikle eğitim ortamlarında çocuklara yönelik cinsel istismarla gündeme geliyor. Toplum tarafından 'tabu' olarak görülen çocuklara yönelik cinsel saldırıya karşı hükümet önleyici önlemler almıyor. Cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşa göre dağılımları incelendiğinde, yüzde 30'unun 2-5, yüzde 40'ının 6-10, yüzde 30'unun 11-17 yaş grubunda olduğunu araştırmalar gösteriyor. Vakaların yüzde 70'ini küçük yaş grubu oluştururken, istismara maruz kalan çocuklarda kız erkek oranı yüzde 3'tür. İstismarcıların yüzde 96'sını genelde erkekler oluştururken, yüzde 80'ni de çocuğun en yakınındakiler oluyor.

'Cinsel istismar nedir? Nasıl fark edilir?'

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eğitim Sen Genel Sekreteri Sakine Esen, Eğitim Sen olarak çocuklara yönelik cinsel istismara yönelik ciddi bir çalışma başlattıklarını kaydetti. Bundan üç yıl kadar önce okullarda çalışan rehber öğretmenlerini bir eğitime tabi tuttuklarını ifade eden Sakine, bu eğitimin iki aşamalı olduğunu; cinsel istismar nedir? Nasıl fark edilir? Ve nasıl öğrenilir? şeklindeki sorularla öğretmenleri konuya ilişkin bilinçlendirdiklerini ifade etti.

'Türkiye'de çocuğa yönelik cinsel istismar verisi yok'

Türkiye'de çocuğa yönelik cinsel istismara karşı bir veri tutulmadığına dikkat çeken Sakine, 3 yıl önce cinsel istismara maruz kalan 400 bin çocuktan bahsedildiğini söyledi. Bu sayıların bir komisyon ve Bakanlık bünyesinde toplanması gerektiğini belirten Sakine, "Bu konuyla ilgili aslında çocuk izlem merkezleri var. İstismara uğrayan çocukların aynı zamanda zarar görmemesi için onların beyanlarının alındığı, bir sistem oluşturulmuş durumda. Bunlar çok az olduğu için verilere ulaşmak çok zor. Şöyle bir şey söylemiyoruz tabi bugün arttı mı diye?" dedi.

'Taşımalı eğitim yerine ucuz olan bu evler tercih ediliyor'

Eğitim Sen'in yıllardır dikkat çektiği başka vahim bir olayın ise vakıf, cemaat ve bunlara bağlı olarak açılan ev ve yurtların denetimsiz olduğunu dile getiren Sakine, bu tarz ev ve yurtların hiç bir şekilde hükümet tarafından denetlenmediğini vurguladı. Ayrıca buralara giden çocukların 'taşımalı' eğitim yerine daha ucuz olduğu için bu evleri tercih ettiğini ifade eden Sakine, "Aslında taşımalı eğitimin ne kadar problemli olduğu gerçeği de buradan açığa çıkıyor" diye konuştu.

'Bir çocuk istismara maruz kaldığında nasıl tepki verir?'

Cinsel istismara karşı, öğrencilerin, öğretmenlerin ve ailelerin bilinçlenmesi ve bu konuda yeterli bilgiye sahip olması gerektiğini ifade eden Sakine, "Bir çocuğun cinsel istismara maruz kaldığında ne tür davranışlar gösterdiğinin öğretmenlerin, velilerin bilmesi ve okullarda rehber öğretmen aracılığıyla velilere ve çocuklara yönelik bilgilendirme çalışması yapılması gerekir. Böylelikle hem veri oluşturulabilir hem de bunların engellenmesi sağlanabilir" dedi.

'Çocuk istismarını masumlaştıran bir zihniyet var'

Bu vakaların yaşanmasında hükümetin izlediği politikaların ciddi anlamda etkisi olduğunu dile getiren Sakine, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'nun 'Bir defa bu yurtlarda böyle bir şey yaşandı diye karalamaya gerekçe olamaz ' şeklinde açıklamalarla durumun ciddiyetinin gözler önüne serildiğini ifade etti. Bir tek çocuğun bile istismara maruz kalması durumunda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın acilen harekete geçmesi gerektiğini vurgulayan Sakine, "Çocuk istismarının bile ideolojikleştirildiği, siyaseten birilerine zarar vereceği düşünüldüğünde veya hükümete eleştiri olarak düşünüldüğünde çocuk istismarını bile masumlaştıran bir yaklaşım var. Bu bir zihniyet meselesidir" şeklinde konuştu.

'İstismarcılar çocuğu bir birey olarak değil nesnesi olarak görüyor'

En çok istismarın yaşandığı yerler Pozantı örneğinde olduğu gibi cezaevleri ve yurtlar olduğunu belirten Sakine, "Toplum olarak bu noktada bilinçli olunması aynı zamanda okullar üzerinde de bir denetim in sağlayacaktır. Okulda böyle bir vaka ile karşılaşıldığında rehber öğretmenin savcılığa bildirmesi gerekir. İstismar meselesi aynı zamanda çocuğu bir birey olarak görmemekten kaynaklanıyor. Pedofiliyi bir kenara bırakalım, istismarcılar çocuğu kendi nesnesi gibi görüyor. Çocuklar üzerinde her türlü şeyi yapabileceğini düşünüyor. Buradan hareketle istismarda bulunuyor bu kişiler" dedi.

'Toplumsal cinsiyet dersi üniversitelerde ders olarak verilmeli'

Kadına yönelik taciz ve tecavüzün aslında çocuğa yönelik istismar ve cinsel saldırının aynı zihinsel arka plandan, aynı ideolojik beslenmeden ortaya çıktığını belirten Sakine son olarak şu ifadelerde bulundu: "Bunların birlikte ele alınıp ortak bir mücadele yürütülmesi gerekiyor. Toplumsal cinsiyet dersinin her kademesinde verilmesini istiyoruz. Bugün pedagojik formasyon alınan eğitimciler bu konuda donanıma sahip değiller. Bu konunun mutlaka üniversitelerde ders olarak verilmesi gerekiyor. Çocuğa yönelik cinsel şiddet ve insan hakları dersinin eğitimci olarak kişilere ders olarak verilmesi gerekir. Çocuğun kendi bedenini tanıması ve bedeninin dokunulmaz olması gerektiğini bilmesi gerekir. Başkası o beden üzerinde tasarruf da bulunamaz fikrinin bir biçimde okul öncesinde kazandırılması gerekiyor."

'Bu olayların sorumlusu çürümeye başlamış AKP iktidarıdır'

Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisinden Sıla Uzunpınar ise, AKP'nin 13 yıllık gerici, cinsiyetçi ve piyasacı politikaları ile eğitim sisteminde çürümeye yol açtığını belirterek, "Bugün sonuçlarını her gün yaşadığımız eğitim alanındaki bu çürümenin sorumlusu, 13 yıl boyunca eğitim biliminin en temel ilkelerini ayaklar altına alan iktidardır" dedi.

'Tacizcilerin güvencesi AKP politikaları'

İktidarın milyonlarca öğrenciyi kendi ideolojisi doğrultusunda yetiştirmeye çalıştığını vurgulayan, Sıla, "Tayyip Erdoğan'ın 'dindar ve kindar bir nesil' saplantısı uğruna eğitimin her bir kademesi dinselleştirildi" diye belirtti. Okuldaki eğitim kadrolarının AKP'ye açıldığını kaydeden Sıla, "Sınıflarda öğrencilere tek tek mezheplerinin sorulmasından, 'Kızlar niye okuyorsunuz kocalarınız nasılsa size bakacak', 'Özgecan istemeseydi tecavüze uğramazdı', 'Tayt giyen kız öğrencilere şehvet duyuyorum' diyen cinsiyetçi, mezhepçi öğretmenlerin de, Keçiören Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde 12 öğrenciye taciz edip ardından ceza verilmeden emekli edilmeye çalışılan tacizci öğretmenin de güvencesi AKP politikalarıdır" şeklinde konuştu.

'İHH, TÜRGEV gibi kurumlarla ilişkiler acil olarak kesilsin'

Bugün eğitimde çocuğa yönelik mezhepçilik, ayrımcılık ve istismarın bu kadar artmasının sorumlusunun AKP olduğunu ifade eden Sıla şunları belirtti: "Sorumlu okullarda tacizci, istismarcı öğretmenler ceza almasın diye emekli etmeye çalışanlardır. Sorumlu '9 yaşındaki çocuğa öz babası şehvet duyabilir!' fetvası yayınlayan Diyanettir. Sorumlu, Suriye'deki cihatçı çetelere TIR'larla yardım gönderen, çocukların ellerine oyuncak silah verip cihat çağrısı yaptıran İHH gibi kurumlarla ortak projelere imza atıp, okullarda onlar adına para toplatan Milli Eğitim Bakanlığıdır. AKP'nin gerici, cinsiyetçi, erkek egemen iktidarı okullarda mezhepçiliği de, istismarı da, şiddeti de yukarıdan aşağıya doğru açık hale getirmektedir. Halkevleri Eğitim hakkı Meclisi olarak diyoruz ki; Ensar Vakfı, İHH, TÜRGEV gibi kurumlarla Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki tüm protokoller iptal edilsin. Çocukların gelişim dönemlerine uygun olarak cinsel eğitim dersleri verilsin. Savaş suçlusu İHH, cinsel istismar suçlusu Ensar Vakfı gibi kurumlarla olan ilişkiler acil olarak kesilsin."

(mg)