'Cadı Avı'na karşı akademisyenlerin mücadelesi sürüyor
09:01
JINHA
İSTANBUL - Barış isteyen akademisyenlere yönelik başlatılan 'cadı avı'na karşı akademisyenlerin örgütlü mücadelesi sürüyor. Tutuklu meslektaşları ile dayanışma gösteren akademisyenler, "Devletin bu intikamcı ve hükmedici politikalarından vazgeçmesini istiyoruz. Bu yüzden tutuklu arkadaşlarımız için özgürlük nöbeti başlattık" diyor.
AKP Hükümeti'nin Kürdistan'da yürüttüğü katliamlara karşı "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalayan akademisyenlerden; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinden Kıvanç Ersoy, Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Muzaffer Kaya ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan geçtiğimiz günlerde tutuklanarak cezaevine gönderildi. Barış isteyen kesimlere akademisyenleri tutuklayarak adeta gözdağı vermek isteyen iktidara, yine en güçlü cevabı "Suça ortak olmayacağız" diyen akademisyenler veriyor. Tutuklanan meslektaşlarının mücadelesini dışarıda sürdüren ve akademisyenlerin özgürlüğü için nöbet eylemi başlatan Fidan Eroğlu ve Deniz Yoncu ile konuştuk.
'Demokrasi diyorsak insanların politikalara yönelik talepleri olabilmeli'
Akademisyen Fidan Eroğlu, akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" adlı bildiriyi imzalamasından sonra Cumhurbaşkanının mahkemelere verdiği emirler sonucunda halk üzerinde ciddi bir baskının başladığını dile getirdi. Ülkede çok uzun zamandan beri genel olarak baskı havası yaşandığını belirten Fidan, "Şuan akademisyenlerden üç kişi tutuklandı. Esra Mungan tek kişilik hücreye kondu ve kimseyle görüştürülmüyor. Yani bütün bu olup bitenler ülkemizde demokrasi ve hukuk diye hiçbir zeminin kalmadığını gösteriyor" dedi. "İnsanların düşüncelerini ortaya koyup tartışmasını ve konuşmasını, demokrasi olarak tanımlıyorsak eğer o ülkenin içinde yaşayan insanların politikalara yönelik bir takım talepleri olmalı" diyen Fidan, halkın eylemlerde bulunmasının hem doğal hem de hukuki hak olduğunu, fakat bu hak ve özgürlükleri bugünlerde yaşayamadıklarına dikkat çekti.
'Devlet intikam alma duygusundan vazgeçmeli'
Çocukluğunda "Bir okul aç bin hapishane kapat" şeklinde bir sloganı hatırladığını paylaşan Fidan, insanların fikirleri yüzünden cezaevlerine kapatılıp, işkenceye maruz bırakıldıklarını ve bunun bir hukuki süreç olmadığını, direkt bir cezalandırma yöntemi olduğunu ifade etti. Devletin intikam alma duygusundan vazgeçmesi gerektiğine vurgu yapan Fidan, "Ben hem demokrasi hem de insan hakları çerçevesinde düşündüğümde, devlet toplumsal alanda sadece düzenleyici olmalı hükmedici değil. Devletin bu intikamcı ve hükmedici politikalarından vazgeçmesini istiyoruz. Bu yüzden tutuklu arkadaşlarımız için özgürlük nöbeti başlattık" şeklinde konuştu.
"Toplumsal muhalefetin geliştirilmemesi durumunda bu gidişle iktidara karşı herhangi bir muhalif fikir sesini çıkaramayacak ve anında tutuklanıp içeriye atılacak" diyen Fidan, ülke olarak geniş, büyük bir hapishaneye dönüştüklerini ve bunun değişmesi için hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğine çağrı yaptı.
'Türkiye tarihinde çok karanlık bir dönemden geçiyoruz'
Türkiye'de toplumsal muhalefetin bütün kesimlerine karşı topyekûn bir savaş yürütüldüğünün altını çizen Akademisyen Deniz Yonucu ise, "Akademisyenler de bundan paylarına düşeni aldılar. Bu sadece ifade özgürlüğüne karşı yapılan bir baskı değil. Akademisyenlerin neyi ifade ettiği ile ilgili. Barışı savunmaları, savaşa bir an önce son verilmesini istemeleri tutuklanmalarına gerekçe olabiliyor" diye ifade etti. Deniz, akademisyenlerin Kürdistan'da yaşananları açık ve net şekilde eleştirdikleri için bu baskıyla karşılaştıklarını ve topyekûn susturma çabalarının nereye kadar devam edeceğinin belirsiz olduğunu, Türkiye tarihi içerisinde çok karanlık bir dönemden geçildiğine dikkat çekti.
'Savaş her zaman karşısında direnişi doğuruyor'
"Öngörebildiğim kadarıyla bu karanlık dönem de bir süre daha devam edecek" diyen Deniz, artan baskılara rağmen yine de muhalefet bloğunun birleştiğini ve mücadele içerisinde olduğunu da dile getirdi. Bu baskı ve sindire politikalarının toplumsal alanın birçok kesimine yayılmış savaş konsepti olduğuna vurgu yapan Deniz, "Kimi yerlerde düşük yoğunlukta kimi yerlerde gerçek savaşın yaşandığını görüyoruz. Ama savaş her zaman karşısında direnişi de doğuruyor" dedi. Deniz, akademisyenler olarak ellerinden geldiğince toplumu topyekûn susturmaya, topluma karşı verilen savaşa direnmeye ve bütün ezilen toplumsal kesimlerle yan yana durduklarını göstermeye devam edeceklerini ifade etti.
(dek/ck/dk)