Şırnak halkı göç politikalarını boşa çıkarttı
09:08
JINHA
ŞIRNEX - Devlet, Kürdistan'da halkı göçertme planlarını 'sokağa çıkma yasağı' adı altında devam ettirirken, Kürt halkı ise bu planları boşa çıkartıyor. Son olarak yasağın uygulandığı Şırnak'ta kent merkezine 10 km uzaklıkta çadır kuran halk, direnişe çadırlarından destek veriyor.
Devletin Kürdistan'da devreye aldığı soykırım uygulamaları kapsamında halkı göçertme politikaları devam ediyor. Son olarak 'sokağa çıkma yasağı'nın ilan edildiği Şırnak'ta halk devletin göçertme politikalarını boşa çıkarttı. Devlet güçleri tarafından ağır saldırıların yaşandığı kent merkezinden çıkmak zorunda kalan aileler Şırnak'tan 10 km uzaklıkta çadırlar kurarak topraklarından vazgeçmeyeceğini gösteriyor.
1990'lı yıllarda da Kürdistan'ın köylerinde zorla göç politikalarını uygulayan devlet karşısında o zamanda Kürtler metropoller yerine şehirlerinin merkezine taşınmayı seçti. Şimdi de aynı zihniyetle karşılaşan halk, "90larda bizi metropollere sürüklemeyi başaramayan devlet bu dönemde de başaramayacak" diyor.
'Devlet görsün bir yere gitmedik'
Şırnak'tan çıktıktan sonra 10 km uzaklıkta çadır kuran Gule Supki, 90'lar da aynı durumla karşılaştıklarını fakat topraklarını terk etmediklerini söyledi. Gule, "1990'lı yıllarında Bılmatta kalıyorduk devlet o yıllarda da evlerimizi yakarak bizleri köylerimizden çıkarttı. Bizde o dönemlerde Şırnak'a göç ettik. Şimdi ise aynı şekilde bizi Şırnak'tan çıkarttılar. Biz de Şırnak'a en yakın yeri seçtik ve bu yaylada çadır kurduk. Gece boyunca top atışları yapılıyor. Bizde buna şahit oluyoruz. Devlet bizden ne istiyor. Kendi topraklarımızda bize huzur vermiyor. Bizi göç ettirmeye çalışıyor görsün devlet işte biz yine topraklarımızı bırakıp büyük şehirlere gitmedik" dedi.
'Bizim çocuklarımızdan ne istiyorsun?'
Tüm iktidarların Kürtler üzerinde savaş politikaları uyguladığını söyleyen Gule, "Yeter artık Erdoğan bizim topraklarımızdan çocuklarımızdan ne istiyorsun. Bunca yıldır katliam yapıyorsunuz Kürtler vazgeçti mi bu davandan. Ne yaparsan yap bizler asla ne çocuklarımızdan vazgeçeriz, ne de topraklarımızdan" diye belirtti.
'Attıkları topa karşılık devlet kefen giyiyor'
Devletin tüm teknolojisini kullanarak halkın üzerine geldiğini fakat buna rağmen kayıplar vererek çıktığını belirten Esmer Supki, devlete olan kızgınlığını şu sözlerle anlattı: "Devlet yine bizi göçertmeye çalıştı ama biz bir yere gitmedik yine toprağımızdayız. Biz Türklerin topraklarına gitmedik yine kendi topraklarımızı seçtik. Zalim devlet tankı topu ile şehrimize girdi. O atıkları toplara karşılık kefen giyerek çıkıyorlar. Bize atıkları toplar yine onlara geri dönüyor. Bu topraklarda onların yeri yok. Onlarda bunu iyi anlamaları lazım."
'Oradakiler halkın çocukları Erdoğan ve onun güçleri yabancı'
Heybet Güngen ise devlete ve Emine Erdoğan'a seslenerek şunları söyledi: "Biz annelerin içi ne kadar yandıysa Emine, umarım seninde bir anne yansın. Şehri-Nuh'umuzu tank ile vuran Erdoğan, soruyorum sana ne hakla vuruyorsun? Orada kalan insanlar oranın çocukları. Yabancı olan sen ve senin güçlerindir. Topraklarımızı işgal etmeye gelmişsiniz, o toprağın çocukları elbette savunacaklar. Bu politikalarınla bizi Kürt olduğumuzdan mı vazgeçtireceksin."
'Bütün anneler ayağa kalkmalı'
Son olarak bütün kadınlara çağrıda bulunan Heybet, "Türkler de sesimi duysun Erdoğan hepimizin düşmanı. Eğer öyle olmasaydı oda oğlunu gönderirdi. Ama o çocuklarını saklıyor madem öyle neden bizim çocuklarımız ölsün? Sizde ses çıkarın yeter bu kan dökülmesin. Ölen her genç bizim çocuklarımız. AKP devleti bizi evlerimizden topraklarımızdan zorla çıkartı. Bizde gelip bu yaylarda çadır kurduk. Çoğu ailede zaten Şırnak'ta kaldı. Şimdi de onları zorla çıkartıyorlar. Erdoğan ve güçleri evlerimizi yerle bir etse de biz yine topraklarımıza geri döneceğiz. Çocuklarımız ölmesin evlerimiz yıkılsa da bir şey olmaz" diye kaydetti.
(aı/dk)