Gülşen İşeri: Kentsel dönüşüme karşı sokağımıza tutunmalıyız

09:05

Ceren Karlıdağ/JINHA

İSTANBUL - Kentsel dönüşüm üzerine çalışmalar yürüten Gazeteci-Yazar Gülşen İşeri, kamulaştırma adı altında Sur'a yönelik bir talan politikasının uygulanacağına dikkat çekerek, "Kentsel dönüşüm mağduru tüm mahallerde yaşayan herkese çağrım şudur ki; terk edip gitmek devletin istediği bir şey. Devletin yarattığı kaostan kurtulmak için mahallerimize, sokağımıza tutunmalıyız" dedi.

Gazeteci -Yazar Gülşen İşeri iki yıl önce kaleme aldığı "Ateşin ve Sürgün'ün Gölgesinde" isimli kitabında, "Kent, inşaat yoluyla 'modernize' edilmeye çalışılırken, sermayenin bitmek tükenmek bilmeyen kar hırsına şimdi de Diyarbakır tanıklık ediyordu... " diyerek anlatıyordu Diyarbakır'daki değişimi. 117 gün süren sokağa çıkma yasağı ve ablukanın ardından yüksek binalara, modern ve yalnız yapılara inat Diyarbakır'ın 'yaşayan mahallesi' Sur'a ilişkin Resmi Gazete'de "Acele kamulaştırma" kararı altında yeni bir talan politikasının uygulanacağı açıklandı. Uzun süre kentsel dönüşüm üzerine çalışan ve kentsel dönüşümün açtığı yaraları irdeleyen Gülşen İşeri ile Sur'u ve acele kamulaştırma kararını konuştuk.

'Savaş bahane rant şahane'

Acele kamulaştırma kararının olağan üstü durumlardaki yerlerin kentsel dönüşüm alanına sokulması anlamına geldiğini belirten Gülşen, 2010 yılından beri Diyarbakır'a gitmeye başladığını ve 2012 yılından beri de kentsel dönüşüm ile ilgili çalışmalar yaptığını söyledi. 2012-2013 tarihlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin TOKİ ile imzaladığı protokolü de hatırlatan Gülşen, "Orada kentsel dönüşüm mevzusu 4 yıldır konuşuluyor. Ancak bunu kabul etmeyen insanlar vardı. Savaş süreci başlayınca başka bir boyuta gelindi ve biz savaşı konuşmaya başladık. Sur'un ilk yasakları günlerinde oraya gittiğim zaman burada bir rant projesi var dedim. Savaş bahane rant şahane gibi bir durum yaşanacak" dedi.

'Diyarbakır'ın kalbi Suriçi'

Bakanlar Kurulunun 2015 yılında "Diyarbakır ve kentsel dönüşüm" diyerek bir açıklamada bulunduğunu hatırlatan Gülşen, "Diyarbakır'ın kalbi Suriçi'dir ve siz oraya bıçağı saplamışsınız. Hasanpaşa Konağı'ndan, tarihi ibadethanelere kadar çok kültürlü bir mozaiğin olduğu yerde devlet savaşı bahane ederek, 'İnsanlar burada yaşayamaz, acil olarak biz burayı kamulaştırıp insanları ücra köşelere taşımalıyız' diyor. Bir yanda savaş ve rant var. Devlet gerçekten Sur'u gasp ediyor" diye dile getirdi.

'Belki bir taş bulurum umudu'

Diyarbakır'a gittiğinde halkta geri dönebilmek adına bir umut gözlemlediğini söyleyen Gülşen, "Bazıları gerçekten terk edip gitmiş ama çoğu insan da evine dönmek istiyor. 'Evim yıkılmış olabilir ama belki bir taş bulurum' umudu taşıyorlar" dedi. Kentsel dönüşümün halkta pek çok yara açacağına işaret eden Gülşen, "Yıkım, ölüm, bir yere ait olamama duygusu… Oradaki insanların sadece barınma hakkını istemesi bile, Türkiye bir sosyal devlet olmadığı için suç sayılıyor" diye anlattı.

'Biz sitede yaşayacak insanlar değiliz'

Sur'daki insanlara yaşanan can kaybından dolayı kentsel dönüşüm ile ilgili sorular sormaktan kimi zaman çekindiğini söyleyen Gülşen, "Dolayısı ile buradaki en büyük, en derin yara barınma hakkının ve yaşam hakkının elden gitmesi. Ama orada hayata tutunan insanlar da var. Göç edenlerin yaşadığı Çölgüzeli'ne gittiğimde 'biz sitede yaşayacak insanlar değiliz' dediler. İnsanlar 60 bin liraya evini satıp çok daha yüksek fiyatlara ev almaya zorlanıyorlar. Devlet gerekçe olarak 'insanlarımızın güzel yaşamasını istiyoruz. Burada suç oranı çok fazla' demişti. Ama Çölgüzeli'ne yolladığı insanları suça daha çok teşvik ediyor. Çünkü insanların merkeze gidecek parası bile yok. Tarlabaşı içinde Sulukule içinde bu geçerli" diye dile getirdi.

'Devlet arazileri peşkeş çekecek'

Kamu arazisi denilen şeyin tamamen halka ait olması gerektiğinin altını çizen Gülşen, "Ama devlet kamu arazisini üstüne geçiriyor. Sur parsel parsel satılmış. Devlet üzerine aldığı arazileri şirketlere peşkeş çekiyor. Önümüzdeki bir kaç yıl içinde Sur gerçekten boşaltılacak mı, halkı nasıl kandıracaklar, belediye bunun için ne yapacak? Bunu sormalıyız. Sur'da bütün binalarda kurşun izi var. İnsanlar 70 yıldır oturduğu mahalleyi, komşularını, bakkalını nasıl terk edecek ki?" dedi. Uzun yıllardır oluşan kültürel ağın ve mahalle dayanışmasının devlet tarafından hedef alındığını dile getiren Gülşen, "Yıllarca batıda kentsel dönüşüm yapılırken kimse sesini çıkarmamıştı. Kaçak binalar yıkılıyor ve bunun adı kentsel dönüşüm sanılıyordu. Tapulu yerde de kentsel dönüşüm yapılıyorlar ve bu bir yalnızlaştırma politikasıdır" şeklinde konuştu.

'Villalar ve havuzlu evler yapılacak'

Devletin Sur halkını para ile yada "Zaten eviniz yıkılmış" diyerek ikna etmeye çalışacağını belirten Gülşen, "Büyükşehir Belediyesi 'biz buraları kendimiz onarıyoruz, insanları yurdundan etmeden de sorun çözülebilir' diyebilir. Benim Diyarbakır'a gittiğim dönem villalar ve havuzlu evler yapılacağı söyleniyordu. Bunun yapılması çok uzun zaman alır. 2012'de bu proje hazırdı. 3 yıl sonunda savaş ile gündeme geldi; 3 yıl sonra ne olur bilemiyoruz. Umuyorum insanlar orayı terk etmez. Yerel belediyeler aslında güçlü, istese bunu yaptırmayabilir ama Diyarbakır Belediyesi'nin de üzerinde hükümetin çok büyük bir baskısı var" diye anlattı.

'Kentsek dönüşüm ölümdür'

İzmir'in Kadifekale Mahallesi'nde kentsel dönüşüm ile ilgili bir kadın ile konuştuğunu, kadının evi yıkıldıktan sonra Nusaybin'e onu ziyarete gittiğini söyleyen Gülşen, "O anne bana 'doğuda bir sürü ölüm var. Niye kentsel dönüşüm ile uğraşıyorsun?' dedi. Ben de ona yıkımın da bir ölüm olduğunu ve anılarını orada bırakmak zorunda kaldığını anlatınca bana hak verdi. Bu sebeple kentsel dönüşüm de bir çeşit ölümdür" ifadelerinde bulundu.

'Sokağımıza tutunmalıyız'

"Yaşam alanlarımıza sahip çıkmak zorundayız" diyen Gülşen, "Bu can olur, mal olur, mahalle olur, bakkal olur hepsi bizim yaşam alanlarımız. Komşuları ile artık kardeş olan 70 yıldır aynı yerde yaşayan insanlar oraları bırakırlarsa yalnızlaşacaklar" dedi. Göç etmek zorunda kalanların da pişman olduğunu söyleyen Gülşen, "Kürt halkı çok mücadeleci. Ölümü göze alarak sokağa çıkıyorlar. Hevsel'de olduğu gibi evleri için sokağa çıksınlar. Kentsel dönüşüm mağduru tüm mahallerde yaşayan herkese çağrım şudur ki; terk edip gitmek devletin istediği bir şey. Devletin yarattığı kaostan kurtulmak için mahallerimize, sokağımıza tutunmalıyız" diye dile getirdi.

(mg)