Hukukçular: Cizre'de 280'nin üzerinde sivil katledildi
18:14
JINHA
ŞIRNEX - Demokratik Hukukçular Platformu, Cizre'de 14 Aralık 2015- 3 Mart 2016 tarihleri arasında ilan edilen sokağa çıkma yasağının yol açtığı yıkım, tahribat ve insan ölümlerine ilişkin ön rapor yayımladı. 376 aile birebir yapılan görüşmede, söz konusu tarihler arasında kadın, bebek, çocuk ve yaşlıların da aralarında bulunduğu 280'nin üzerinde sivilin katledildiğini kaydetti.
Şırnak'ın Cizre ilçesinde 14.12.2015-02.03.2016 tarihleri arasında 3 kez ilan edilen sokağa çıkma yasakları esnasında devlet güçleri tarafından yapılan yıkım ve tahribatı ve ölümleri raporlaştıran Özgürlükçü Hukukçular Derneği ve Mezopotamya Hukukçular Derneği üyesi avukatlar, hazırladıkları ön incelemeyi kamuoyuyla paylaştı. Demokratik Hukukçular Platformu bileşenleri adına yapılan açıklamada, raporlama ve belgeleme faaliyetleri yürüttükleri belirtilirken, ön raporda sadece spesifik ve olay özelliklerini tarif edebilecek sayıda örnekler verdikleri belirtildi.
Platform adına açıklama yapan Avukat Nevroz Uysal, Cizre'de 376 aileyle görüştüklerini ve görüşme yapılan evlerdeki toplam ölüm vakasının 143 olduğunu söyledi. Nevroz, cenazelerden 122'sinin Cizre'de gömüldüğü, 42 cenaze başka şehirlerdeki mezarlıklara taşınarak defnedildiği, bodrumlarda 178 cenazenin diğer illere gönderildiği, 150'den fazla bedenin yakılmış halde olduğunu tespit ettiklerini kaydetti. Nevroz, alt başlıklar halinde sıraladığı raporun dehşet verici detaylarını daha sonra geniş bir şekilde açıklayacaklarını belirtti.
Nevroz'un ardından konuşan avukat Esra Salmanlı da, Cizrelilerin günler ve geceler boyunca maruz kaldığı paletli tanklar ile top atışları ve sesleri, kullanılan patlayıcılar, yakma, yıkma işlemleri, yapılan anonslar, evlerinde kalanlara yapılan tacizin çok yakın ve güncel bir yaşam hakkı ihlalini olduğuna dikkat çekerek, yaşananların bir işkence biçimi olduğunu vurguladı. Esra Salmanlı, hazırladıkları ön rapordaki ana başlıkları şöyle:
"* Cizre'de yaşanan vahşet, kamuoyuna yansıyandan daha büyük ve ağır niteliktedir. 14.12.2015- 02.03.2016 tarihleri arasında yaşanan olaylar esnasında aralarında kadınlar, bebekler, çocuklar, yaşlılar şeklinde sivillerin de bulunduğu 280'in üzerinde insan hayatını kaybetmiştir. Cenazelerin büyük kısmının yakılmış olması, farklı illere dağıtılmış olması, bir kısmının kimlik eşleşmesi yapılmadan gömülmüş olması gibi nedenlerle halen net ölüm sayısı tespit edilememektedir.
*Özellikle devlet adına hareket eden özel hareket ekipleri ve keskin nişancılar tarafından gerçekleştirildiği beyan edilen ağır yaşam hakkı ihlali, vücut bütünlüğünün ihlali, göçe zorlama, yerinden etme, zorunlu ihtiyaçların karşılanmasına izin vermeme, özgürlüğünden yoksun bırakma, işkence, ayrımcılık ve ırkçılık içeren tutum ve eylemlere dair yüzlerce beyan, bilgi ve veri mevcuttur. Söz konusu ihlallerin birebir ayrıntılandırılması gereksiniminin yanı sıra bir bütün olarak "Sokağa Çıkma Yasakları" ve bağlı operasyonların Cizre nüfusunun tamamı için işkence ve kötü muamele kapsamında değerlendirilmesi zorunludur. İhlaller bu denli yaygın, sistematik ve derinliğine işlendiğinde, insancıl hukuk ihlali ve insanlığa karşı suç hali ihtimali hukuksal olarak ağırlık kazanmakta ve incelenmeyi gerektirmektedir.
* Cizre'de yaşayanlar, Cizre'yi terke zorlanmıştır. Kişinin evine, evinin yakınına, sokağına, mahallesine, yaşadığı kente yapılan her türlü top-tank atışı; ateşli silahlar ile gerçekleştirilen çatışma zorla göç ettirmenin bir parçasıdır. Yürütülen operasyon ve uygulanan yasağın biçimi, hacmi, uygulanan tekniklerin tümü Cizre halkının bir bütün "terörist" ya da "potansiyel terörist" olarak nitelendiğine dair kuvvetli emareler sunmaktadır. Cizre bölgesi ve halkı halen kriminalize edilmeye devam edilmektedir. Güvenlik görevlilerince, salt Cizre'ye giriş yapmanın kendisi dahi "suç şüphesi" olarak görülmekte; Cizre'ye giriş yapanlar, "şüpheli" muamelesine tâbi tutulmaktadır.
* Yasağın gündüz saatlerinde kaldırılması ve kente girişlerin başlaması ardından bodrumlar başta olmak üzere, evlerde, bahçelerde, yıkıntılarda, nehir kenarlarında pek çok kemik ve cenaze kalıntısı, ağır silah mühimmatları, parça ve mermiler, delil niteliği bulunan kan izli nesneler tespit edilmiştir. Bu delillerin tespit edilmesine dönük olay yeri inceleme taleplerinin bir kısmı karşılanmamış, bir kısmı ise eksik inceleme ile gerçekleşmiştir. Çok yüksek sayıda sivil ölüm, yaralanma olayı gerçekleşmesine, pek çok ev tamamen yıkılmasına rağmen, faillerin tespitine dönük etkin bir soruşturma yürütüldüğü izlenimi edinilmemiştir. Güvenlik güçlerinin ağır insan hakları ihlalleri içeren eylemlerinden dolayı yargılanmayacaklarına dair inanç ve güvenle hareket ettikleri tespit edilmiştir."
(ekip/mg)