Cumartesi Anneleri'nin adalet arayışı 575'inci haftada

13:58

JINHA

İSTANBUL - Cumartesi Anneleri eylemlerinin 575'inci haftasında 20 yıl önce kaybedilen Talat Türkoğlu'nun akıbetini sordu.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için sürdürdükleri arayışlarının 575'inci haftasında Galatasaray Meydanı'nda buluşan Cumartesi Anneleri, bu hafta Talat Türkoğlu'nun akıbetini sordu. "Failler belli, kayıplar nerede?" pankartını açan Cumartesi Anneleri, Talat Türkoğlu'nun fotoğrafının yanına karanfiller ve beyaz tülbent bıraktı. Eyleme kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları yanında çok sayıda cumartesi insanı katıldı.

'Unutturmaya çalışanlardan hesap soracağız'

Eylemde ilk olarak Münibe Türkoğlu, şiddet ve korku politikaları ile sokağa çıkmanın istenmediği bir süreçten geçildiğini söyleyerek, kaybedilenlerin adalet arayışına devam edeceklerini söyledi. Anayasa Mahkemesi'nin Türkiye'yi mahkûm etmesine rağmen 20 yıldır adalet beklediklerini ifade eden Münibe, "Talat'a ne yaptılar bilmek istiyoruz. Faillerin bulunmasını istiyoruz" dedi.

'Kürdistan'da yaşanan vahşet ve saldırı politikaları da cezasızlık ile sonuçlanıyor'

Daha sonra konuşan Türkoğlu ailesinin Avukatı Gülizar Tuncel ise, kaybettirilenlerin durumu ile ilgili devletin hiçbir hukuki süreci işletmediğini, ailenin başvurmadık mercii bırakmadığını belirtti. Gülizar, "Kayıp vakalarında sorumlu devlettir. Faillerin bulunmama nedeni ise eninde sonunda varacağı yerin siyasi iktidar olmasındandır. O yüzden de bu süreç zamana yayılır, deliller yok edilir ve dosyalar kapatılır" ifadesinde bulundu. Gülizar, Kürdistan'da yaşanan vahşet ve saldırı politikalarının da cezasızlık ile sonuçlandığı vurgusunu yaparak, davanın takipçisi olacaklarını kaydetti.

'575 haftadır hakikatte adalette ve barışta ısrar ediyoruz'
Cumartesi insanları adına basın açıklamasını yapan Ümit Efe, 20 yıl önce Talat Türkoğlu'nun kaybedildiğini ailesi ile birlikte Galatasaray'dan duyurduklarını ve "Talat'ı sağ aldınız sağ istiyoruz" dediklerini belirterek, 575 haftadır hakikatte adalette ve barışta ısrar ettiklerini belirtti.

'Adalet arayışı sonuçsuz kaldı'

29 Mart 1996'da annesini ziyaret etmek için otobüsle İstanbul'dan Edirne'ye giden Talat'ın sivil polisler tarafından takip edildiğini söyleyen Ümit, Talat'ın 1 Nisan 1996'da İstanbul'daki evine dönmek üzere Edirne'den yola çıktıktan sonra bir daha haber alınamadığını söyledi. Talat'ın kaybedilmesi ile ilgili annesi Zeyneti Türkoğlu'nun Edirne Cumhuriyet Savcılığı'na, Eşi Hasene Türkoğlu'nun ise, İstanbul DGM Savcılığına başvurduğunu hatırlatan Ümit, tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını söyledi.

'JİTEM mensubu Kasım Açık, Talat'ın öldürüldüğünü itiraf etti'

1997 yılında Edirne yakınlarında bulunan eşkal, giysi, ayakkabı, cüzdan, kullandığı saat bilgilerini ayrıntıları ile veren JİTEM mensubu Kasım Açık, Talat Türkoğlu'nun Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent'te polisler askerler ve itirafçılardan oluşan ekip tarafından sorgulandığını söylediğini belirten Ümit, "Türkoğlu'nun işkence ile öldürülerek cesedinin Meriç Nehri'ne atıldığı söylendi. Türkoğlu ailesi daha sonra Kasım Açık'ın ifadelerine dayanarak ek bir soruşturma yapılması için savcıya başvuru yaptı. Etkin bir soruşturma yürütülmedi. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilerek dosya kapandı denildi" sözlerine yer verdi.

Talat Türkoğlu dosyasındaki cezasızlığın son bulması ve adaletin sağlanması için Türkiye'nin AİHM kararları ile Talat'ın akıbetini ortaya çıkararak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AHİS), aykırılığı ortadan kaldırarak yargısal ve siyasal iradeyi göstermek zorunda olduğunu belirten Efe, "Talat Türkoğlu dosyasındaki cezasızlık son bulmalı, bunun için de mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz" ifadesinde bulundu.

Son olarak Yüksekova 'da üç haftadır yasaklardan dolayı eylem yapamayan annelere de selam gönderilerek, "Sesinizi duyurmaya devam edeceğiz" denildi.

(nd/ck/mg)