Kayıp yakınları: Sur'da tarih katliamı hedefleniyor
14:23
JINHA
AMED/ELÎH- Kayıp yakınları Kürdistan'da yürütülen kirli savaşta tarihi ve kültürel mirasın, insanlığın ortak hafızasının yok edilmeye çalışıldığını belirterek, "Kamulaştırma adı altında evler ve tarih yağmalanıyor" dedi.
DİYARBAKIR
İHD ve kayıp yakınları adalet arayışlarının 373'üncüsü haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eyleme 11 Eylül 2006'da Koşuyolu Parkı'nda yaşanan patlamada hayatını kaybeden Hasan Marangoz'un annesi de katıldı. Kaybedilen ve katledilen kişilerin fotoğraflarının taşındığı eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Raci Bilici, dün Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Sur'a gelmesini değerlendirerek, "Başbakan'ın dün ifade ettiği 'kökünden kazacağız, sonuna kadar mücadele edeceğiz' söylemleri artık geride kaldı ve iflas etti" dedi.
Nazım Gülmez'in akıbeti soruldu
Raci'nin konuşmasının ardından 14 Ekim 1994'te Dersim'in Hozat ilçesinde kaybedilen 61 yaşındaki Nazım Gülmez'in hikayesi anlatıldı. İHD Diyarbakır Şube Yönetici Emin Ermin okuduğu Nazım'ın kaybediliş hikayesi şöyle:
"Nazım Gülmez'in evi 14 Ekim sabahı 09.30 sıralarında Bolu Komando Tugayı'na bağlı askerler tarafından sarıldı. Operasyona çıkan askerler arazide kendilerine kılavuzluk etmesini söyleyerek Gülmez'i zorla götürdü. Olay, köy muhtarı ve bütün köylülerin gözü önünde gerçekleşti. Nazım Gülmez'den bir daha haber alınamadı. Nazım Gülmez'i arayan eşine yetkililerin yanıtı 'Askerler almış, sonra Tunceli merkeze götürüp bırakmış' oldu. Eşi Garip Gülmez'in 'Okuma yazması olan, yol iz bilen biridir, bırakılsaydı eve gelirdi', itirazı yıllardır yanıtsız kalıyor."
Nazım'ın kaybedilişinin anlatılmasının ardından tüm kayıplar için 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı.
BATMAN
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları 373. haftada 'Kayıplar bulunsun failler yargılansın' sloganıyla Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde açıklama yapan İHD yöneticilerinden Mesut Aydın, Temmuz 2015'te başlayan şiddet sarmalının her geçen gün farklı bir boyuta evrilerek sürdüğünü dile getirdi. Mesut, yaşanan savaşın yıkıcı etkisini insanlığın hafızası ve ortak mirası olan tarihi eserler üzerinde de gösterdiğini vurgulayarak, "Sur ve Silopi'de kamulaştırma adı altında insanların evlerini adeta gasp ederek tarihi yerleri yağmalamayı hedeflemektedirler. Tabii Sur ve Silopi'ye dönük projelerini hayata geçirmeye çalışanlar, oralarda yaşayanların 'rızası' olmadan hiçbir şey yapmayacaklarmış! Buradan sormak lazım acaba sokağa çıkma yasaklarını ilan ederken insanların rızasını mı aldınız? Ya da bu süre zarfında uygulayıcısı olduğunuz bütün hak ihlallerini gerçekleştirdiğinizde insanların rızasına mı başvurdunuz? Dahası ölü ya da diri insan mı bıraktınız ki rızasına başvurasınız? Yoksa yasakların olduğu şehirlerde taşlarla, duvarlarla bir kamuoyu yoklaması yaptınız da haberimiz mi olmadı?" diye sordu.
Mesut, UNESCO yetkililerinin tarih katliamı karşısında ikiyüzlü ve duyarsız davrandığını ifade ederek, bütün haksızlıklara rağmen insan hakları savunucuları olarak barış çağrılarını yinelediklerini söyledi.
Açıklamanın ardından kayıplar için 5 dakikalık sessiz oturma eylemi gerçekleştirildi.
(za/gc)