Cenazelerini bekleyen ailelere baskı ve psikolojik işkence!
09:07
JINHA
AMED - Sur'da aralarında 16 yaşındaki Rozerin Çukur ve 17 yaşındaki Ramazan Öğüt'ün de bulunduğu cenazeleri almak için ailelerin nöbeti 3 aydır devam ederken, çocuklarına son bir dokunuş için mücadele eden ailelere baskı ve tehdit altında belge imzalatılıyor. Ailelere cenazelerle ilgili işlem yapılması için çocuklarının "terör örgütü üyesi, çatışmada öldü" gibi ibarelerin bulunduğu belge imzalattırılıyor.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde çocuklarının cenazelerini almak için 3 aydır nöbette olan ailelere, her defasında ayrı bir acı yaşatılıyor. Çocuklarına son bir kez dokunamayan aileler tüm yasal yolları denemelerine rağmen bir sonuç alamayınca direnişe geçti. Sur'da farklı tarihlerde yaşamını yitiren Rozerin Çukur, Turgay Girçek, Gündüz Akmeşe, Ramazan Öğüt, Cihat Morgül, Mahmut Oruç, Erhan Keskin, Hakan Arslan, Welat Bilen ve Erdal Tekin'in aileleri İHD'de başlatıp, Sümerpark'ta devam ettirdikleri nöbet eylemini Dicle Fırat Kültür Merkezi'nde sürdürüyor.
Travma yaşatılıyor
Ailelerin en büyük kaygısı ise 'operasyonlar bitti' açıklamasına rağmen neden hala sokağa çıkma yasağının kaldırılmadığı. Çünkü ilçeden çıkarılan molozlarla birlikte çocuklarının cenazelerinin de çıkarılmasından endişe duyan aileler bir de 'resmi işlem' işkencesine maruz kalıyor. Son olarak ilçeden 7 cenaze çıkmasıyla birlikte aileler kendi çocukları olabileceği düşüncesiyle savcılığa başvurdu. Ancak ailelerin önüne çocukları için "terör örgütü üyesi çatışmada öldü" ibarelerinin yer aldığı belge çıkarılarak imzalamaları istendi. Aileler, katledilen, yaşam alanlarını özgürlüğü için direnen çocuklarına ilişkin böylesi bir belgenin imzalatılması nedeniyle de psikolojik bir işkenceye maruz kalıyor.
Aileler adına çıkartılan cenazeleri takip eden Rozerin Çukur'un babası Mustafa Çukur konuyla ilgili şunları söyledi: "Bizler o gün savcılığa ve diğer kurumlara başvuru yaptık. Ama cenazelerin fotoğraflarını bize gösterdiklerinde cenazeler tanınmayacak haldeydi. Biz de denilen tek şey kan vermemiz gerektiği oldu. Bu olaydan önce defalarca bize çocuklarımız hakkında 'terörist' olarak kabul etmemiz için belge imzalatmak istemişlerdi. Ama biz kabul etmedik. Bu seferde bize 'eğer size yardımcı olmamızı istiyorsanız bunu imzalayın' denildi. Biz de kan vermeye giderken mecburi olarak imzaladık. Başka çaremiz yoktu. Kanı verdik sonuçları da 10 güne çıkar ama imzanın yaptırımlarının ne olduğunu bilmiyoruz" dedi.
'İmzayı atmaya mecbur bırakıyorlar'
Cihat Morgül'ün annesi Kadriye Morgül de "Biz kanımızı verdik. Ama bizden zorla imza istediler. Tehdit gibi bir şeydi, 'eğer bize imzaları vermezseniz çocuklarınız konusunda asla yarımcı olmayız' dediler. Biz de burada 3 aydır çocuklarımızın kemikleri bile olsa onlara ulaşmak için çabalıyoruz" dedi.
'Asıl terörist Erdoğan ve askerleridir'
17 yaşında katledilen Ramazan Öğüt'ün annesi Elif Öğüt ise "Biz hastaneye kan vermeye giderken, bize çocuklarımızın terörist olduğuna dair belge imzalamamızı istediler. Onlar terörist değil. Asıl terörist Erdoğan ve askerleridir, devlettir. Ben o kâğıdı imzalasam ne çıkar. Asıl onlar bununla kimin gerçek terörist olduğunu gösterdi" ifadelerini kullandı.
'Cenaze konusunda bile kullanıyorlar insanları'
16 yaşında katledilen Rozerin Çukur'un annesi Fahriye Çukur da cenaze konusunda bile devletin insanların kullandığını belirterek, "Devlet çocuklarımızı hem öldürüyor hem de terörist ilan ediyor. Ben daha ne diyeyim. Çocuklarımızın cenazesine ulaşmamızda bile bizi kullanıyor. Hükümet katledip 'terörist' diyor, yaşı küçük olanlar için de 'teröristler öldürdü' diyor. Bizler bunu kabul etmiyoruz. Çocuklarımız terörist değil. Onların cenazelerini alana kadar buradayız" dedi.
(mm/gc)