İş cinayetleri kitabını hazırlayan Eylem: Türkiye bir mezarlığa dönüştü

09:02

JINHA

İSTANBUL - İş Cinayetleri Almanağı'nı hazırlayan Adalet Arayana Destek Grubu aktivisti Eylem Can, "Türkiye tam anlamıyla bir mezarlığa dönmüş durumda. Burası, ölmeyi bekleyen ve öldürülen işçilerden oluşuyor. Biz bu kitapla insanların sesi olmaya çalışıyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iş cinayetlerini 'fıtrat ve kader' sözleri ile tanımlasa da; iş kazası adı altında yaşanan bu cinayetler fıtrat ve kader tanımlamalarını aşacak kadar çok yaşanıyor. Ankara OSTİM patlamalarından, Davutpaşa maytap atölyesindeki patlamaya, Soma'dan Ermenek'e iş cinayetleri artarak devam ediyor, iş güvenliği ve sağlığı noktasında somut adımlar atılmıyor. Emekçilerin çalışırken yaşam haklarının ihlal edilmesini durdurabilmek için mücadele başlatan. Adalet Arayana Destek Grubu'ndan Eylem Can, 4 yıldır çıkarmaya devam ettikleri 'İş Cinayetleri Almanağı'nı anlattı.

'Ailelerin sesini duyurmak için çalışıyoruz'

İş cinayetleri kavramının 2008 yılındaki Davutpaşa patlaması ile birlikte hayatlarına girdiğini ifade eden Eylem, "Davutpaşa patlamasında hukukçular ailelerin yanında yer alarak adalet mücadelesi verdi. Bizlerde 'Adalet Arayana Destek Grubu' olarak ailelerin sesini duyurmaya çalıştık. Ailelerle yaptığımız bir toplantı sonucunda iş cinayetleri için bir almanağ çıkarmaya karar verdik" diye konuştu.

'Amacımız iş cinayetlerini unutturmamak'

'İş kazası' kavramın doğrusunun 'iş cinayeti' olduğunu duyurmak ve bu nedenle kitabın adını 'İş Cinayeti Almanağı' koyduklarını ifade eden Eylem, "Kavramlar bizim düşünmemizin anahtarlarıdır. Bu kavramı önce dilimize yerleştirdikten sonra düşünme biçimimizi de değiştirmeye başlarız. İşte o zaman 'kaza', 'fıtrat' ve 'kader' diyerek olayın üzerinden geçmeyip cinayet olduğunu biliriz. İş cinayetlerini unutturmamak için kitap çalışmasını yaptık. Maalesef 5'incisini hazırlıyoruz. Temennimiz başka almanaklar çıkarmamak. Ancak her gün en az 3 ile 5 işçi hayatını kaybettiği için bu kitaplar bitmeyecek gibi görünüyor" şeklinde konuştu.

'İşçiler örgütlüyken de örgütsüzken de hayatlarını kaybediyor'

İş Cinayetleri Almanağı kitabının içeriğine değinen Eylem, kitabın 1'inci bölümü günlük iş cinayetleri raporlarından oluştuğunu ve hayatını kaybetmiş işçilerin soğuk istatistik olmadığını göstermeye çalıştıklarını anlattı. Mahkemelerin işçiden yana değil de işverenden yana tavır almasını ifşa ettiklerini Eylem, "Şunlara da dikkat ediyoruz; mesela bir işçi sigortasız çalışmışsa o detayı alıyoruz. Taşeronsa bunu bildiriyoruz. Sendikasızsa sendikasız olduğunu anlatıyoruz. Sendikalıysa ve davası varsa bunu takip ediyoruz. Çünkü işçiler örgütlüyken de örgütsüzken de maalesef hayatlarını kaybediyor ve bir avuç insan dışında davalarını takip eden kimse olmuyor. Hem yakınlarının ölüm acısıyla başa çıkmaya çalışıyorlar hem de başka işçiler ölmesin diye uğraşıyorlar" diye belirtti.

'Meslek hastalığı ile hepimiz yavaş yavaş öldürülüyoruz'

Türkiye'nin adının iş cinayetiyle sık sık anıldığını söyleyen Eylem, kitabın 2'inci bölümünde ise ailelerin seslerini duyurmak ve adalet mücadelelerine yer verildiğini ifade etti. Meslek hastalığının zamana yayılmış iş cinayeti olarak tanımladıklarını dile getiren Eylem,"Siz çalıştığınız iş nedeni ile aslında hastalanıyorsunuz fakat bunu ispatlamanız zor oluyor. İspatladığınızda ise işten çıkarılıyorsunuz. Çalışanlar olarak yavaş yavaş öldürüldüğümüzü söylemeye çalışıyoruz. Hem kendimizi hem de almanağı okuyan herkesi bilinçlendirmek istiyoruz" dedi.

'Türikye ölmeyi bekleyen ve öldürülen işçilerden oluşuyor'

Meslek hastalığına herkesin yakalanabileceğini kaydeden Eylem, iş cinayetlerinin önlenmesinin ve iş sağlığının kolay olmasına rağmen işverenlerin bu koşulları sağlamadığını söyledi. AKUT'un raporlarına göre, bu sene en az bin 700 işçinin hayatını kaybettiğini, bu ülkede yaşanan iş cinayetlerinin yüzde 14'üne denk geldiğini ve yüzde 86'lık bölümde meslek hastalığı nedeni ile hayatını kaybettiğini dile getiren Eylem son olarak şunları belirtti: "'Bir işçi bizi paçavra gibi kullandılar ve sokağa attılar' dedi. Ülke tam anlamıyla bir mezarlığa dönmüş durumda. Burası, ölmeyi bekleyen ve öldürülen işçilerden oluşuyor. Biz bu kitapla insanların sesi olmaya çalışıyoruz. Umuyoruz ki ileride sesleri olmaktan öteye gideriz ve hayatlarında ufacıkta olsa bir takım değişiklikler yapabiliriz."

(dek/ödk/mg)