Mehveş Evin: Gazeteciler arasındaki dayanışma devam etmeli

17:35

JINHA

İSTANBUL - Bu sene 19'uncusu düzenlenen Metin Göktepe Gazetecilik Ödül Töreni kapsamında 'Sur'dan Silivri'ye olağanüstü dönemde gazetecilik' adlı panel düzenlendi. Panelde konuşan, Mehveş Evin, gazetecilerin arasındaki dayanışma ağının devam ettirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bütün basın davaları takip edilmeli" dedi.

Bu sene 19'uncusu düzenlenen Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri, Taksim'de bulunan İnpera Otel'de düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek. Ödül töreni öncesinde 'Sur'dan Silivri'ye olağanüstü dönemde gazetecilik' adlı panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Nurcan Baysal'ın gerçekleştirdiği panele Erdem Gül, Mehveş Evin ve Faruk Balıkçı konuşmacı olarak katıldı. Nurcan Baysal, Kürdistan'da yaşanan süreci 'çılgınlık zamanından geçiyoruz' diye tanımlayarak bölgede Temmuz ayından beri yasakların olduğunu hatırlattı. Nurcan, "Cenazeler gömülemiyor, insanlar bodrumlarda yakılıyor. Nasıl çıkacağımıza dair fikrim yok. Hakikate ihtiyacımız var ve medyaya ihtiyacımız var" diye belirtti.

'Molozlarla birlikte bedenler yok ediliyor'

Azadiya Welat gazetesi yazı işleri müdürü Rohat Aktaş'ın Cizre'de 'vahşet bodrumları'nda katledildiğini anımsatan Nurcan, "Bölgede gazeteciler tehdit altında çalışıyor. Gazeteci arkadaşlarımızdan Refik Tekin yaralandı, Beritan Canözer tutuklandı" şeklinde konuştu. Sur'da bodrum katlarında yaşanılanlara değinen Nurcan, "100 metre ötenizde çocuklar yaralanıyor ve iğne iplikle yaraları dikiliyor. Ama hiçbir şey yapamıyorsunuz. Bugün 133'üncü gün. Memleketimize, büyüdüğümüz sokaklara giremiyoruz. Molozların arasından cenazeler çıkıyor. Molozlarla birlikte bedenler yok ediliyor" şeklinde ifade etti.

'Objektif gazetecilik yapmak devlet gözünde 'taraf' olmak'

Ardından söz alan Faruk Balıkçı ise, gazeteciler olarak bölgede üstü örtülü savaşın tanıklığını yaptıklarını belirterek, "Biz orada henüz daha ne olup bittiğini anlamış değiliz. Objektif gazetecilik yaparken bir yandan da devletin gözünde taraf olmuş oluyorsun. Bölgede objektif gazetecilik yapmak taraf olmak. Sivillerin katledildiği haberini yaptığımız anda devlet tarafından taraf olmuş oluyoruz. Bölgede gazetecilik yaparken, yaralanabilirsin, gözaltına alınabilirsin, tutuklanabilirsin, öldürülebilirsin" diye kaydetti.

Sur'dan çıkarılan hafriyatın başında sürekli TOMA ve polislerin bekletildiğini söyleyen Faruk, "Hafriyatları görüntülemek istedik. Görüntülerimizi aldıktan sonra polisler kimlik kontrolüne tabi tuttu bizi. Ardından aracımızla çıkmak istediğimiz sırada ise sivil bir araç önümüze çıktı. Silah doğrulttular ve 3 saat daha beklettiler. Kısacası böyle baskılar altında çalışıyoruz" dedi. Faruk, bölgede insanların batıdan beklentilerinin giderek azaldığını belirterek, "Son zamanlarda görüştüğümüz insanlar 'bu kadar sivil öldü neyin kardeşliği' diyorlar" şeklinde konuştu.

'Haber Nöbeti bir el uzatmaydı'

Mehveş Evin de konuşmasına Metin Göktepe'yi anarak başladı. Mehveş, bölgede gazetecilik yapan gazetecilerle kendini kıyasladığında kendisini çok eksik hissettiğini dile getirerek, "Haber Nöbeti, basın adına ve kendimiz adına bir el uzatmaydı hem de bir görevdi bizim için. Haber Nöbeti, batı ile doğu arasındaki kopukluğu bir nebze de olsa kırabildiyse ne mutlu bize" dedi. Mehveş, 'merkez medya'nın kalmadığını ifade ederek, "Havuz medyası dediğimiz, bizzat orada çalışan meslektaş diyemeyeceğim kişiler tarafından, iftiralar, cinsiyetçi, ırkçı nefret söylemleri kullanılıyor. Kendi fikrinizi kullandığınız zaman değil, Beritan'la ilgili bir tweet atıldığında bile bunları sana söyleyebiliyorlar" diye belirtti.

'Dayanışma devam etmeli basın davalarına sahip çıkılmalı'

"Savaş başka araçlarla sürüyor ve bizler bu değişimin karşısında meslektaşlarımıza nasıl sahip çıkacağımızı şaşırıyoruz" diyen Mehveş, gazetecilere ilkelerini unutturabilecek düzeyde 'çamur' atmalarını önleyebilecek biraradalık yaratabilmenin ve bunu devam ettirmenin gerekliliğini söyledi. Mehveş, dayanışmanın devam ettirilmesi ve basın davalarına sahip çıkılmasını ifade etti.

'Metin Göktepe için mücadele veremedik'

Erdem Gül ise gerçekleştirdiği konuşmasında tutuklu gazetecilere değinerek, "Hapiste gazeteciler gerçeği devam ediyor. 30'a yakın gazeteci cezaevinde. Akademisyenler hapiste. Onlarda 22'sinde ilk duruşmaya çıkacaklar. Bu çağda 3 hocanın biz buna imza atmıyoruz demeleri için tutuklanmaları trajiktir" dedi. Metin Göktepe'nin kaybedilmesine ilişkin konuşan Erdem, "O dönem büyük bir gazetecilik mücadelesi veremedik. Verebilseydik bu durumda olmazdık" şeklinde konuştu.

Panel soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

(dk-bc/mg)