Erkek taciz etti, eril medya aklamaya çalıştı: 3 kadın ise direniyor

09:01

Özgü Özüok/ JINHA

MANİSA - Zuhal Güneş çalıştığı şirkette tacize maruz kalarak, kadın gazeteciler ise Zuhal'in yaşadıklarını haberleştirerek, hem eril medyanın hem de erkek egemen iş dünyasının hedefi oldular.

Zuhal Güneş uzun yıllar çalıştığı Elginkan Topluluğu'nda, yine aynı şirkette çalışan Hüseyin Orhan isimli erkeğin tacizine uğradı. Zuhal tacize sessiz kalmadı, çalıştığı farikanın önünde bir grev başlattı. Zuhal'in mücadelesini haberleştiren Gazeteci Dilek Omaklılar'ın önce haberi eril medya dili ile yeniden kurgulandı ardından çalışma arkadaşı Haber Gazetesi muhabiri Adil Bağcı'nın ağır hakaretleri sonucunda işinden istifa etmek zorunda kaldı. Yerel bir televizyonda çalışan Ayşe Yılmaz ise Dilek Omaklılar'ın haberinin eril medya anlayışına göre değiştirilmesine tepki gösterdiği için yine o da Adil Bağcı'nın hedefi oldu. Fabrikadan medyaya yeniden üretilen erkek egemen sisteme karşı duran bu üç kadının mücadelesi ise ortaklaştı. Kadınlar şimdi suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.

Taciz örtbas edilmeye çalışılmış!

Zuhal Güneş 25 senedir Elginkan Topluluğu (ECA) firmasının çeşitli şirketlerinde sekreter olarak çalışıyor. 8 yıldır da, şu anda Genel Müdür olan Hüseyin Orhan ile çalışmaktaydı. Zuhal, 29 Şubat Günü ise Hüseyin tarafından sözlü ve fiziki tacize uğruyor. Buna karşı tepkisini dile getiren Zuhal, o süreci şöyle anlatıyor: "Savcılığa suç duyurusunda bulunabileceğimi öğrendim ama öncesinde üst yönetimine haber verilmesi gerektiği yazıyordu. Benim üst yönetimim genel müdür. Tabi ki ama adamı kendisine şikâyet edemeyeceğime göre topluluk başkanını aradım. Topluluk Başkanı Gaye Akçen'e durumu izah ettim. Kendisi bana 'yapma etme, 25 yıldır burada çalışıyorsun. 2 çocuğun var. Rezil olursun. Haberlere çıkarsın' dedi."

Zuhal, tacizi sistematik olarak örtbas etmeye çalışanlara karşı önce fabrikanın başka bir şubesine naklediliyor. Burada ise kendisine mobing uygulanarak herhangi bir iş tanımı yapılmadığını fark eden Zuhal, Elginkan Vakfı Baş Müfettişini arıyor. Müfettiş de Zuhal'e her şeyi bildiğini ama elinden herhangi bir şey gelmediğini söylüyor. Ardından Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Üyelerini arayan Zuhal'in direnişi başlıyor.

'Sonucu ne olursa olsun kadınlar susmasın'

İşini ve onurunu geri istediğini dile getiren Zuhal, "Bu zihniyetteki bir adamın cezalandırılmasını istiyorum. İşe iade davası da açtım. Bana 18 ve 25 yaşında çocuklarım destek oluyor. 71 yaşında babam, halam, amcam tuttuğumuz taciz nöbetlerine geliyor. Çalışan arkadaşlarım da destek oluyorlar. Sonucu ne olursa olsun kadınların susmaması gerektiğini düşünüyorum. Şu an dava sürecinin ne olacağını bilemiyorum ama 'böyle bir şey var' diyebilmek, bunu ortaya çıkmasını sağlamak istiyorum" diyerek, mücadeleye devam edeceğini söylüyor.

'Doğru olduğunu bildiğim şeyin arkasında duracağım'

Fabrika yönetiminin "Bir sekreter için genel müdürümü işten çıkaramam" şeklinde ifadelerde de bulunulduğunu söyleyen Zuhal son olarak şöyle diyor: "Makamların üstünlüğüyle tacizi aklamaya çalıştılar. Sesimi çıkarmasaydım beni birkaç ay sonra işten atacaklardı. Yaptıkları basın açıklamasında da gizli şirket bilgilerini dışarıya verdiğimi ve bu yüzden işten çıkardıklarını söylediler. Bu yalan ifadelerden de etkilenmiyorum. Ben güçlü bir kadınım. Doğru olduğunu bildiğim şeyin arkasında durmaya devam edeceğim. Bu olay yüzünden, kalite kontrol ve güvence müdürü Onur Menteş de işten çıkarıldı. Bana destek olan herkes işten atılıyor. Böyle olaylara sessiz kalınıyor ama belki de benim direnişim bir ilk olacak."

'Taciz haberinin özü değiştirildi'

Zuhal'in yaşadıklarını haberleştiren Dilek Omaklar ise aynı erkek egemen anlayış ile karşı karşıya kalıyor. Dilek haberi uzun süre yayınlanmayınca haberi Evrensel Gazetesi'ne gönderiyor. Dilek o süreci şöyle anlatıyor: "Elginkan Topluluğu basın toplantısı gerçekleştirdi. Bu iddiaları yalanladı. Bütün gazetecilerle gittim ve haberi takip ettim. Gaye Hanım, 'O da kendini savunsaymış' dedi. Ben de haberde, bir kadının 'kendini savunsaymış' demesini öne çekmek istedim. Haberi girdiler ama benim başlığımı '8 yıl olmadı da neden şimdi' şeklinde değiştirerek girdiler. Haberin özü değişmiş durumda."

Dilek'in haberinin başlığının değişmesi yerel bir televizyonda çalışan Ayşe Yılmaz'ın da dikkatini çekiyor. Ayşe de kadın gazeteci olarak durumu sosyal medya hesabından eleştiriyor. Bu kez iki kadın Dilek'in çalışma arkadaşı olan Adil Bağcı isimli erkeğin hedefi haline geliyor.

'Alkollüdür, sinirlidir diyerek meşrulaştırmaya çalıştılar'

İş yerine gidip Adil Bağcı'nın kendisine küfürler ettiğini ve suç duyurusunda bulunacağını söyleyen Dilek de tıpkı Zuhal gibi 'erkekliğin' aklanmaya çalışıldığına tanık oluyor. Adil, 'alkollüdür', 'sinirlidir' bahaneleri ile gazetedekiler tarafından korunuyor. İşten ayrıldığını ve suç duyusunda bulunduğunu söyleyen Dilek ise, "Kesinlikle doğru yaptığımızı düşünüyorum. Ayşe ile birlikte bu yola çıktık. Türkiye Gazeteciler Sendikası destekçimiz, diğer kadın gazeteciler destekçimiz. Gazeteciği de devam edeceğim, kadınların karşılaştığı haberlere, emek ve işçi haberlerine duyarsız kalamam. Zaten Zuhal böyle bir cesarette bulunmuş. Bizim de görevimiz bunu duyurmaktır. Gazeteciler baskı altında ama kadın gazetecilerin üzerinde daha da büyük bir baskı var" diyerek sözlerini tamamlıyor.

(ck/mg)