DAİŞ'ten kaçmayı başaran Êzidî kadının kurtuluş hikayesi…
11:53
Delila Axin-Hewler Şahîn/JINHA
ŞENGAL - DAİŞ çeteleri tarafından 6 çocuğuyla birlikte kaçırılarak, yer altındaki zindanlara atılan, şiddete maruz kalan, köle pazarlarında defalarca satılan Hanife Mehel Heso, YPG/YPJ güçleri tarafından kurtarılarak özgürlüğüne kavuşturuldu. Çetelerin insanlık dışı uygulamalarını anlatan Hanife, halen çetelerin elinde birçok kadının esir olarak tutulduğunu belirterek, onların da kurtarılmasını umut ettiğini söyledi.
3 Ağustos 2014'de DAİŞ'in Şengal'i işgaliyle birlikte birçok kadın, çocuk, genç, yaşlı çeteler tarafından katledilirken, binlerce kadın da kaçırılarak köle pazarlarında satıldı. Kaçırılan kadınların birçoğu halen DAİŞ'in kaldıkları mekânlarda esir olarak tutuluyor. Şuana kadar DAİŞ'in eline esir düşen birçok kişi YPJ, YPG, YBŞ ve YJŞ güçleri tarafından kurtarıldı ve halen kurtarılmaya devam ediliyor. Geçtiğimiz günlerde çetelerin elinden kurtarılan Hanife Mehel Heso isimli Êzidî kadın ile çetelerin vahşi uygulamalarını ve kurtarılma hikayesini konuştuk.
'Çocukları için ağlayan kadınları sopalarla dövdüler'
DAİŞ çetelerinin saldırılarını duydukları anda Koço köyünde olduklarını ve can havliyle Şengal'e doğru koşmaya başladıklarını belirten Hanife, kaçırıldıkları anı ve sonrasında yaşananları şu sözlerle anlattı: "Ferman günü kendimizi kurtarmaya çalıştık ama DAİŞ bizi Şengal'de yakaladı ve tekrar bıraktı. Bizde hemen tekrardan kaçmaya başladık. Ama tekrardan yolumuzu kesip bizi esir aldılar. Eşim kendisini kurtarırken ben ve altı çocuğumu yakaladılar. İlk olarak yaşlıları ve hastaları bizden ayırdılar ve Eqde'ye götürdüler, sonrasında ise Telafere, Ksirmahram, Musul, Haynirxidir ve Budus'a götürdüler. Şuan kız çocuklarımdan ikisi Musul'da ikisi de Telaferde tutuluyor. Çeteler erkekleri bizden ayırdılar ve bizleri geniş bir avluya koydular. Yedi yaşındaki çocukları da bizlerden alıp bizleri de iki gruba ayırdılar. Zorla çocuklarımızı bizden kopardılar. Kadınlar çocukları için ağlayıp engellemeye çalışırken çeteler kadınları kafaları kırılıncaya kadar sopalarla dövmeye başladılar."
'Bizleri erkeklerin karşısında gezdirip sattılar'
DAİŞ çetelerinin kendilerine "Hazırlanın sizleri Rojava'ya geçireceğiz" dediğini aktaran Hanife, "Bir gece ve gündüz yolda kaldık. Bizi götürdükleri yerleri tanımıyorduk. Kendileri bize yerlerin isimlerini söylüyorlardı. Raqa'da olduğumuzu söylediler. Sonrasında da hepimizi yer altındaki bir yere koydular. Karanlıktı. Sadece cılız bir ışık vardı. Tek tek isimlerimizi aldılar. Her bir kadın ve çocuk on kişiyi yer altında bir eve koydular. Biz de onlara ya bizi buradan çıkarın ya da hepimizi öldürün dedik. Sonra bizi başka bir yere götürdüler. Büyük bir eve koydular. Ve kimin adını söylersek o ayağa kalksın dediler. Yaklaşık 100 erkek sandalyelerde oturuyorlardı. Çocuklar da dâhil olmak üzere hepimizin elbiselerini çıkarıp sandalyede oturan erkeklerin karşısında gezdirdiler. Her bir erkek kendisi için bir aile satın aldı. Beni de bir erkek satın aldı ve kendisiyle götürdü" ifadelerinde bulundu.
'14 erkeğe satıldım'
Belli bir süreden sonra satıldığı erkek tarafından ikinci bir kişiye satıldığını söyleyen Hanife, "Beni bir araba garajına götürdü ve bir erkeğe teslim etti. Yolda giderken de DAİŞ yolumuzu kesti ve bizi yakalayıp bir zindana attı. Ben ve iki oğlum belli bir süre zindanda kaldık. Birçok kadın da vardı. Zindandan kendimizi kurtarmak için bir delik açtık. Kaçarken bizleri yolda yakaladılar. Kim olduğumuzu sordular. Nereye gittiğimizi sordular. Biz de köye gideceğimizi söyleyince bizlerden kimliklerimizi istediler. Kimliklerimiz olmadığından bizleri yine yakalayıp zindana götürdüler. Ebu Faruk adında bir adam gelip beni oradan satın alıp yanına götürdü. Bazen gidip on gün gelmiyordu. Bir gün yine gidip bir daha dönmedi. Sonra bir arkadaşı gelip bana Ebu Faruk'un bir savaşta öldüğünü söyledi. Ve beni de kendisine emanet ettiğini söyledi. Beni ve iki çocuğumu da alarak bir arkadaşının evine götürdü. Bulunduğumuz evde Dugure köyünden bir kadın vardı. On beş gün o evde kaldık. Genel olarak on dört erkek beni birbirine sattı" diye belirtti.
'Kendimi YPG/YPJ'ye borçlu görüyorum'
Son olarak kaldığı evde kaçma planları yaptığını söyleyen Hanife, " O adam bana 'gidip size yemek getireceğim' dedi. Zaten kadınlara çok kötü hakaretlerde bulunuyorlardı. Her biri kendi isteğine göre biz kadınları satıyorlardı. Birçok şeyi başımıza getiriyorlardı. Adam gider gitmez bende çocuklarımı alıp başka bir eve sığındım. Bana yardım etmelerini istedim. Başıma gelenleri kendilerine anlattım. Ev sahiplerinden beni YPG/YPJ'ye ulaştırmalarını istedim. Ev sahipleri bana yardım ettiler ve YPG/YPJ güçlerine ulaştırdılar. YPG/YPJ bana ve çocuklarıma sahip çıktı, yardım etti. Ben kendilerine çok teşekkür ediyorum. Ben kendimi YPG/YPJ'ye borçlu görüyorum. YPG/YPJ'nin bana yaptığı iyiliği hiçbir zaman unutmayacağım. Umarım hep kazanır ve DAİŞ'i yenerler. Şimdi de birçok genç kadın ve çocuk DAİŞ'in elinde esirler. Umut ediyorum ki, YPG, YPJ, YJŞ ve YBŞ güçleri diğer kadınları kurtarır" dedi.
Hanife'nin eşi: Biz Êzidîler PKK sayesinde kurtulduk
Hanife Mehal Heso'nun eşi Hamit Murat da ailesine kavuşma sevincini şu sözlerle dile getirdi: "Biz Êzidî halkı olarak ağır bir fermandan geçtik. Birçok insanımız öldürüldü. Bazıları da DAİŞ'in eline esir düştü. Bu bizler için çok ağır ve acı vericiydi. DAİŞ Êzidî halkını yok etmek istedi. DAİŞ bizi varlıksız ve kültürsüz bırakmak istedi. Biz Êzidîler PKK sayesinde kurtulduk. PKK olmasaydı bir tek kişi bile kalmayacaktı. Ben DAİŞ'in elinden ailemi kurtardıkları için arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Aileme kavuşmak benim için büyük bir mutluluk. DAİŞ'in elinde ki diğer esirlerinde kurtulacağını umut ediyorum. Onlarda kurtulacak. Ve başarı her zaman arkadaşların olacak."
(mg)