'Çocuklarımızı zılgıtlarla hep birlikte uğurlayacağız'

09:00

JINHA

AMED- Sur'da yaşamını yitirenlerin cenazelerinin ailelerine teslim edilmesi prosedürlerle uzatılırken, ailelerden çocukları için "terör örgütü üyesi" şeklinde hazırlanan belgeyi imzalamaları isteniyor. Ailelere yaşatılanlara tepki gösteren Barış Anneleri, "O belgeler de katliamların üstünü örtmek için. Bu oyuna gelmesinler. Çocuklarımızı birlikte uğurlayacağız" dedi.

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde "operasyonlar bitti" açıklamasının üzerinden bir ayı aşkın süre geçerken, hala ilçenin 6 mahallesinde 'sokağa çıkma yasağı' sürüyor. Sur'da kuşatma sürerken katledilenlerin aileleri ise bu durumdan endişeli çünkü ilçeden çıkarılan molozlardan çocuklarının cenazelerinin çıkarılıp atılmış olabileceğini düşünüyor. Molozların içinden çıkan bir kadına ait beden parçaları da ailelerin endişesini artırdı. Çocuklarının bir mezarı, gidip dua okuyacağı bir toprağı olmasını isteyen anneler, tüm inançlarda var olan ve insanlığın kabul ettiği, hukukta da yer alan "gömme hakkı" kendilerine tanınmadığı için aylardır nöbetlerini sürdürüyor. Sur'da katledilen ve cenazeleri verilmeyen Rozerin Çukur, Turgay Girçek, Gündüz Akmeşe, Ramazan Öğüt, Cihat Morgül, Mahmut Oruç, Erhan Keskin, Hakan Arslan, Welat Bilen ve Erdal Tekin'in aileleri cenazelerini almak için 3 aydır Dicle Fırat Kültür Merkezi'nde nöbet eyleminde.

Cenazeler verilmiyor

Öte yandan Sur'dan çıkarılan 36 cenazeden 11'i Diyarbakır'da, 4'ü Malatya'da, 14'ü Antep'te ve 7'si de Elazığ'da hastane morglarında bekletiliyor. Cenazelerini almak için her türlü girişimde bulunan ailelerin cenazeler tanınmaz halde olduğu için DNA testi yapması gerekiyor. DNA testi için de ailelerden yaşamını yitiren kişi hakkında "silahlı terör örgütüne üye" yazılı belgeyi imzalamaları isteniyor. Bunu kabul etmeyen ailelere ise cenazeler verilmiyor ya da cenazeleri kimseye haber vermeden, sessiz defnetmeleri, polis eşliğinde defin işlemlerini gerçekleştirmeleri isteniyor.
Ailelere yaşatılanlara tepki gösteren Barış Anneleri Meclisi üyeleri, "Aileler bu kirli politikaya gelmesinler. O çocuklar bu toprakların şehitleri, bizim için canlarını feda ettiler biz onları zılgıtlarla kavuşturacağız bu topraklara" dedi.

'Kirli oyunların farkındayız'

Cizre, Sur, Nusaybin ve daha birçok yerde polislerin cenazelere el koyduğunu söyleyen Barış Anneleri'nden Hanım Atlı, hiçbir ailenin bunu kabul etmemesini ve cenazelerini kitlesel almaları gerektiğini söyledi. Hanım, "Aileler hastaneye cenazeleri almaya gidiyorlar polisler engel oluyor. 'Çocuklarınızın cenazesini vermiyor teşhisler yapılmamış DNA testi yaptırın' diyorlar. DNA testi için aileleri TEM'e götürüyorlar, orada da form doldurtup onlardan orada yaşamını yitirenlerin sivil olmadığına dair imza atmalarını istiyorlar. Katliamlarını meşrulaştırmak için ölenlerin sivil olmadığını belgelemeye çalışıyorlar ama kimse bu politikalara gelmeyecek. Artık hepimiz gözümüzü açtık. Kirli oyunların farkındayız" diye tepki gösterdi.

'Çocukları beraber defnedeceğiz'

Hanım, Sur'da yaşamını yitirenlerin cenazelerine bile tahammül edilmediğini belirterek, "Cenazelerimizi parçalıyorlar, yakıyorlar sonra da 'tanınmaz halde' deyip DNA testi istiyorlar. Kim getirdi o çocukları o gençleri o hale? Siz getirmediniz mi? Üzerlerinde tanklarla geçtiniz. Bu nasıl bir vicdan, nasıl bir insanlık? Kürdün ölüsüne bile tahammül edemiyorlar. Aileler bu tuzağa düşmesin. O çocukları beraber defnedeceğiz. Onlar bu toprakların şehidi ve bu topraklara zılgıtlarla defnedilecekler. Onlar bu topraklar için, bu halk için canlarını feda ettiler şimdi bizim de onlar mirasına ve vasiyetlerine sahip çıkmamız gerekiyor. Polisin baskısı altında cenazeler gizli defnedilmesin, kaybedilmesin" ifadelerinde bulundu.

'Şehitlerimize her zaman sahip çıktık'

Raife Özbey ise cenazeleri vermemenin de yeni bir yıldırma politikası olduğunu söyleyerek, "Devlet öldürüyor, öldürdüklerinin de sessiz sedasız defnedilmesini istiyor. Kimse sahip çıkmasın istiyor. Bunun için de cenazelerin MEYA-DER'e ulaşmasını istemiyor. Böyle bir şey kabul edilemez, kabul edilmemesi gerekir. Halkımıza çağrımızdır, kimse böyle bir şeyi kabul etmesin. Devlet çocuklarımızı öldürüyor, parçalıyor ve kimsenin de cenazelerine gitmesine izin vermiyor. Gidiyor aileleri tehdit ediyorlar, 'çocuklarınızı sessiz sedasız gömün yoksa cenazeleri size vermeyiz' diyorlar. Aileler böyle bir onursuzluğu kabul etmesin. Aileler hiç bir zaman tek başlarına cenazelerini almasınlar. Biz de anneler olarak her zaman yanlarındayız, kendilerini yalnız hissetmesinler. Biz Kürt halkı olarak şehitlerimize her zaman sahip çıktık ve sahip çıkacağız. Onlar bizim de evlatlarımızdır ve bizim şehidimizdirler" diye belirtti.

(bc-ea/gc)