Yüksekovalı kadınlar: Toprağımızdan vazgeçmeyiz

09:06

JINHA

WAN - Yüksekova'da yürütülen sıkıyönetim uygulamaları bir ayı geçerken, yoğunlaşan çatışmalardan dolayı Van'a göç etmek zorunda kalan yurttaşlar, maddi manevi birçok sorunla karşı karşıya kalıyor. Yaşanan saldırılara ilişkin kadınlar, "Devlet topraklarımıza göz dikti toprağımızdan vazgeçmeyiz" diye tepki gösterdi.

AKP hükümeti tarafından Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde yürütülen sıkıyönetim uygulamaları bir ayı bulurken, ilçedeki yurttaşlar ise zorla göçe maruz bırakılıyor. Yüksekova (Gever) ilçesine yönelik devlet saldırıları nedeniyle, Van'a göç eden yurttaşlar maddi manevi birçok soruna karşı yaşam mücadelesi veriyor. Yürütülen savaş politikalarıyla birlikte Van'a göçlerin arttığını söyleyen Van Kadın Derneği (VAKAD) aktivisti Münevver Sönmez, başta kadın ve çocuklar olmak üzere ailelerin acil yardım beklediğini söyledi. Münevver, göçlerle beraber savaş ortamını fırsat bilen ev sahiplerinin de kiraları iki katına yükselttiğini kaydederek, "Bölgede yoğunlaşan çatışmalardan dolayı insanlar canlarını zor kurtarabildi. Kimisi sadece üzerindeki kıyafetiyle kaçabildi. Yurttaşlar kira ödemekte zorlandıkları için kaldıkları evlerde bile dört beş aile sığmaya çalışıyorlar. Özellikler burada karşılaştığımız olumsuz durumların başında ev sahipleri geliyor. Ev sahipleri zor durumda olan bu insanlardan kira almaması gerekirken, kirayı iki katına çıkardılar. Bize gelen kadınlar 'elimizde bir miktar para var, sizde bize biraz para verin kiramızı ödeyebilelim' şeklinde oluyor. Kurum olarak maddi anlamda bir destek sağlayamıyoruz" dedi.

'Valilik çatışmalarda dolayı göç eden yurttaşlara karşı duyarsız'

Ailelere karşı Valiliğin duyarsızlığına dikkat çeken Münevver, "Bize gelen talepler acil ihtiyaçlar doğrultusunda oluyor. Kurum olarak gelen başvuruları Aile Sosyal Politikalar Müdürlüğü'ne yönlendiriyoruz. Müdürlük, yerleşim belgesi istiyor. Gelen ailelerin belli bir yerleri yok ki? Bu belgeyi çıkarmak en az iki ayı buluyor. Bu iki aylık süre içinde ne yerler, ne içerler bunu düşünen yok!" diye tepki gösterdi. Münevver, Van'da 2011 yılının Ekim ayında yaşanan depremden bu yana özellikle şuanda savaşın sürdüğü Sur, Silopi, Cizre, Şırnak, Yüksekova ve Nusaybin'den doğal bir yardımlaşma ağı oluşturulması gerektiğini söyledi. Münevver, aileler için Van halkının da bir an önce bu duyarlılığı göstermesi gerektiğini ifade etti.

'Devlet Kürt olduğumuz için bizi katlediyor'

Devlet tarafından, 90'lı yıllarda Hakkari'ye bağlı Marünüs köyünden zorla göç ettirilerek, ikinci defa mağdur edilen Cane Tekin (50), Hakkari'nin Yüksekova ilçesine yerleşir. Zorluklarla 24 yıl boyunca bir yaşamı inşa eden Cane, sıkıyönetim uygulamalarının bir ayı aşkın bir süredir sürdüğü Yüksekova'dan, Van'ın Hacıbekir Mahallesi'ne göç eder. Yoğunlaşan çatışmalardan dolayı yanına hiçbir şey alamayan Cane, 5 çocuğuyla birlikte kaldığı barakada, yaşam mücadelesi veriyor. Cane, "Devlet polisi tarafından mahallemiz ablukaya alınarak sürekli bombardımana tutuluyordu. Gecemiz, gündüzümüz belli değildi. Çocuklarım korkuyordu. Huzurumuz kalmamıştı. İkinci defadır devlet bizi toprağımızdan ediyor. Kürt halkından ne istiyorlar. Allah bizi Kürt olarak yarattı, devlet yıllardır Kürt olduğumuz için bize yapmadığını bırakmadı. Yıllardır bize zulüm dayattılar, artık yeter. Ne istiyorsunuz bizden" şeklinde konuştu.

'Devlet bizi toprağımızdan etti'

Savaştan önce huzurlu bir yaşam sürdüklerini kaydeden Cane, "Devlet askeriyesi toprağımızı zapt etti. Asker, polis topraklarımıza gelmeden önce biz huzurluyduk. Topraklarımızı ekiyorduk, baharın gelmesiyle dağlarda pancar topluyordum. Doğadan elde ettiğim bitkilerden çocuklarımı besliyordum. Toprağımızı ekip ondan elde ettiğim meyve, sebzeyle geçiniyorduk. Devlet toprağımıza ayak bastığı gün huzurumuz kaçtı" ifadelerini kullandı. AKP hükümetinin sıkıyönetim uygulamalarından biran önce vazgeçmesi gerektiğini belirten Cane, "Toprağıma dönmek istiyorum. Burası da Kürdistan ama insan doğduğu toprağa aittir. Çocuklarım hala buraya alışamadılar. Devlet bizi toprağımızdan etti. Burada da sahip çıkmıyor. Geldiğim günden beri Valiliğe defalarca başvuruda bulundum. Ama bana komşularımdan başka kimse sahip çıkmadı" diye belirtti.

'Toprağımızı asla vermeyiz'

Çatışmaların yoğunlaşmasıyla doğduğu toprakları bırakmak zorunda kalan Sibel Duman (21) ise, devlet güçlerinin sivil halkı öldürerek 'terörist öldürdük' şeklinde duyurduklarını söyledi. Sibel, "Evlerimizi sürekli tarıyorlardı. Kürt halkı olarak barıştan başka hiçbir şey talep etmedik. Kürt halkını ne zamana kadar yok sayacaklar" diyerek tepkisini dile getirdi. Daha öncede devlet tarafından köylerini bırakarak Yüksekova'ya yerleştiğini söyleyen Begixan Duman (55) da, "40 yıldır Kürtlerle savaşıyorlar. Kürtleri asla bitiremezler. İkinci defadır devlet beni toprağımdan etti. Devlet bizden toprağımızı istiyor, topraksız yaşayabilir mi bir insan? Toprağımızdan asla vazgeçmeyeceğiz" dedi.

(htk/dc/mg)