'Halkımızı yıkıma karşı dayanışmaya çağırıyoruz'

13:15

JINHA

AMED - DTK Sağlık, Dil-Eğitim, Kültür-Sanat ve Ekoloji komisyonları Kürdistan'da 'kamu güvenliği' adı altında yapılan yıkım ve saldırılara dikkat çekerek, "Yıkım politikalarına karşı halklarımızı ve tüm kurumlarımızı, kendi kendine yetebilme ilkesini esas alan bir var olma mücadelesi içinde dayanışmaya çağırıyoruz" dedi.

Demokratik Toplum Kongresi bünyesinde yer alan Sağlık, Dil-Eğitim, Kültür-Sanat ve Ekoloji komisyonları Kürdistan'da 'kamulaştırma' ve 'güvenlik' adı altında yaratılan yıkım ve karakollaştırmalara ilişkin basın toplantısı düzenledi. DTK konferans salonunda düzenlenen toplantıda, basın metnini Kürtçe DTK Dil Komisyonu'ndan İrfan Babaoğlu, Türkçe de DTK Ekoloji Komisyonu Üyesi Yıldız Tahtacı okudu.
Tüm sol, sosyalist ve muhalif kesimlere karşı topyekün imha, inkar, yıkım ve katliam politikalarının yürütüldüğünü belirten Yıldız, tüm taleplerin demokratik özerklik temelinde gerçekleştirilmek istendiği tarihi bir süreçten geçildiğini vurguladı.

'Uygulamalar devletçi zihniyetin iflasının göstergesidir'

7 Haziran seçimlerinden sonra meşruiyeti olmayan ve insan haklarına aykırı olarak "kamu güvenliği" adıyla uygulamalar yürürlüğe konulduğunu ifade eden Yıldız, bu uygulamanın 90 yıllık Türk-İslam sentezine dayanan tekçi-devletçi sisteminin iflasının göstergesi olduğunun altını çizdi. Tehcir Kanunu'nun güncellendiğini ifade eden Yıldız, "Halkların ve inançların varlığını inkar eden her türlü hukuksuzlukla, insan haklarına aykırı bir durum geliştirilmektedir" dedi.

'Halkın verdiği mücadele haklı ve meşrudur'

Konjonktürel olarak tüm dünyada siyasi sistemlerin kriz yaşandığını aktaran Yıldız, merkeziyetçi üniter devlet yapısına karşı Kürt halkının verdiği siyasi statü mücadelesinin haklı ve meşru olduğunu belirtti. Yıldız, halkların meşru ve haklı taleplerine karşı sürdürülen siyasal, kültürel, ekonomik, ekolojik soykırım politikalarının en temel insan hakkı olan barınma, beslenme, sağlık, eğitim ve yaşam hakkını yok ettiğini vurguladı. 'Kamu güvenliği' adı altında, bütün yaşam alanlarının karakollaştırılarak, halkın zapturapt altına alınmak istendiğine vurgu yapan Yıldız, halkın toplumsal bellekten ve iradeden yoksun bırakılmak istendiğinin altını çizdi.

'AKP Bass politikalarını uyguluyor'

Kürt Alevilerin 'kamp' adı altında arazi ve meralarının gasp edildiğine işaret eden Yılrız, "196'lı yıllarda Suriye Baas rejiminin uyguladığı Arap Kemeri politikaları günümüzde Türkiye devleti tarafından Kuzey Kürdistan ve Rojava eksenli yürütülmektedir. Baas diktatörlüğünün uyguladığı Arap Kemeri politikası, Rojava halkının mücadelesi ile çözülmüşken, Türkiye devletinin iflas etmiş bu politikayı güncellemesi, zamanın ruhunu okuyamamaktır" diye konuştu.
Kamu güvenliği adı altında yıkan yerlerin tamamının kamu hizmeti sunan alanlar olduğunu vurgulayan Yıldız, bu hizmetlerin Kürdistan kentlerinin 'güvenlik' adı altında ortadan kaldırılmak istendiğini kaydetti.

'Yıkıma karşı tüm halkımızı dayanışmaya çağırıyoruz'

1980'lerden sonra kırsal alanlarda yürürlüğe konulan koruculuk sisteminin bu gün de mahalle bekçileriyle şehirlere taşınmak istendiğini vurgulayan Yıldız, 2015 Temmuz ayından bu yana yaşanan savaş nedeniyle, tarihi kültürel alanların yıkılıp, yıkıldığını söyledi. Yıldız, "Yıkımlarla beraber çıkarılan hafriyatlar uzman kişiler kontrolünde değil, güvenlik güçleriyle rast gele tarımsal ve ekolojik alanlara dökülmüş, toplum ve doğa yaşamı tehdit edilmiştir. Yıkım politikalarına karşı halklarımızı ve tüm kurumlarımızı, kendi kendine yetebilme ilkesini esas alan bir var olma mücadelesi içinde dayanışmaya çağırıyoruz" diye belirtti.

(be-şa/gc)