Êzidî bir kadının anlatımlarıyla DAİŞ vahşeti!
09:00
Delila Axin/JINHA
ŞENGAL - DAİŞ çetelerinin saldırılarında gözlerinin önünde eşi katledilen kendisi de kaçırılarak köle pazarında satılan Leyla Mehlo Hemzo isimli kadının anlatımları çetelerin insanlık dışı uygulamalarını gözler önüne sermeye yetiyor. Kaçırılan çocukların da çetelerin cinsel istismarına maruz kaldığını söyleyen L.M.H., çetelerin zulmünün kelimelerle anlatılamayacağını belirtiyor.
3 Ağustos 2014 tarihinde DAİŞ çetelerinin Şengal'e yönelik saldırılarında en büyük acıyı şüphesiz Êzidî kadınları yaşadı. Binlerce Êzidî kadını kaçırıldı, pazarlarda satıldı, katledildi. Bin yıllardır kendi özgür toplumsallığına ve inancına dayalı olarak yaşayan ve tüm saldırılara rağmen inançlarından taviz vermeyen Êzidî halkına karşı uygulanan bu insanlık dışı saldırılar ilk olarak HPG ve YJA STAR güçleri tarafından püskürtüldü. Saldırılar sırasında yönünü dağlara veren yüzlerce Êzidî, ne inançlarından vazgeçti ne de yeni yaşam umutlarından. Şimdi Şengal dağlarında yeni bir yaşamı inşa eden Êzidî halkı bir yandan da kaçırılan kadınların kurtarılmasını bekliyor. Geçen süre zarfından kimi kadınlar kendi çabalarıyla kurtulurken, kimi kadınlar da YPG/YPJ savaşçılarının girişimi sonucunda kurtarıldı. Bunlardan biri de çeteler tarafından esir alınan ve sonrasında kurtarılan Leyla Mehlo Hemzo isimli Êzidî kadın.
'Erkeklerin hepsini kurşuna dizerek öldürdüler'
Şengal'e bağlı Til Ezir köyünden olan 25 yaşındaki Leyla, evli ve üç çocuk annesi. 3 Ağustos 2014 yılında DAİŞ'in Şengal'e saldırması üzerine Leyla ve ailesi köylerinden kaçıyorlar ama bu kaçışları başarılı olmuyor. DAİŞ onları gittikleri köyde esir alıyor ve pazarlarda satıyor. Leyla, esir alınışını ve sonrasını şu sözlerle anlatıyor: "DAİŞ köyümüzü bastı, oradan kaçtık yürüyerek Şeraa köyüne gittik. Şeraa köyüne gittiğimizde DAİŞ orada bizi yakaladı. 50 kadın, 20 erkeği esir aldı. Erkeklerin hepsini kurşuna dizerek öldürdüler. Biz kadınları da alıp başka yerlere götürdüler. Bizi ilkin Kiran'a oradan da Til Ezire'ye götürdüler. Tilezire'den sonra Baac'a götürdüler. Oradan Şengal'e, Şengal'den Musul'a götürdüler. Musul'da peşmergelerin bizi kendilerine çok ucuza sattığını söylüyorlardı. Bize çok kötü davranıyorlardı. 15 gün Musul'da kaldıktan sonra bizi Til Afer'e götürdüler. Erkek esirlerin olduğu bir yere gittik ve 2 ay gibi bir süre orada kaldık. Ondan sonra da bizi Rakka'ya diğer kadın esirlerin yanına götürdüler."
'Tecavüze uğradım, aç-susuz bırakıldım'
Baac'ta 4 bin, Rakka'da ise 5 binden fazla Êzidî kadının DAİŞ'in elinde olduğunu aktaran Leyla, çocukların ise aç-susuz bırakıldığını ifade etti. "Çeteler erkek çocuklarını kendi zihniyetlerine göre eğitiyorlardı kız çocuklarını ise pazarlarda satıyorlardı" diyen Leyla, kadınların ise ayrı ayrı yerlere götürüldüğünü dile getirdi. Leyla, "Ebu Ubeyd kod adlı Nur adında bir emirleri geldi beni aldı, yaşadığı yere götürdü. Bir yıl boyunca bana her türlü zulmü uyguladı. Tecavüze uğradım, aç-susuz bırakıldım, şiddete maruz kaldım. Bu emir evliydi, iki eşi vardı. Eşleri de çok kötüydü onları da eğitmişti. Bana çok kötü davranıyorlardı. Müslüman olmadığımızı, başımıza getirdiklerinin az bile olduğunu söylüyorlardı. Dışarı çıkmamıza izin vermiyorlardı, pencereden dışarı bakmamız bile yasaktı. Bir yıl sonra beni iki eşli Suudi bir adama sattı. Suudi olan adamın yeri Humus'taydı. Beni Humus'a götürdüler. Yerleri yerin altındaydı. Suudi adamın yanında da bir süre kaldım. O da bana tecavüz etti" sözleriyle yaşadığı şiddet dolu anları anlattı.
'Çocuklara cinsel istismarda bulunuyorlardı'
Kaçırıldığı sırada eşinin de gözlerinin önünde katledildiğini ifade eden Leyla, sözlerine şöyle devam etti: "Anneler çocuklarının gözleri önünde, çocuklarda annelerinin gözleri önünde katledildi. Gözümüzün önünde 15 erkeği öldürdüler. 16 yaşındaki bir kız çocuğu birçok kez çetelerin cinsel istismarına maruz kaldı ve en son intihar etti. Onu alıp bir suya attılar. Ben de kaç kere intihar girişiminde bulundum ama her seferinde üzerimden daha fazla para kazanmak amacıyla kurtarıp hastaneye götürüyorlardı. Esir olarak kaldığımız yerde çok sayıda çocuk var. Bu çocuklar 9, 10, 12 ve 15 yaşlarında. Bu çocukları eğitiyorlar. Çocuklar oradan kaçmak, kurtulmak istiyor ama yol olmadığı için kaçamıyorlar. Yanımda Solak köyünden Rimaz adında 10 yaşında bir kız vardı, onu evlendirmişlerdi. Her gün biri ona cinsel istismarda bulunuyordu. Çocuktu, onların vahşiliği karşısında çok korkuyordu. Onu bırakmamam için bana yalvarıyordu ama elimden gelen bir şey yoktu. Bize hep 'sizi ucuz aldık ama pahalıya satacağız' diyorlardı."
'YPG ve YPJ'ye minnettarım'
Yaşadıkları zulmün kelimelerle anlatılamayacağını söyleyen Leyla, kurtulduğunu güne ilişkin ise, "Suudi adam beni aldıktan sonra bir süre yanında kaldım o da beni başka Suudi bir adama sattı. Beni 5 bin, 6 bine sattılar. Bir gün Suudi adam dışarı çıktı kapıyı açık bıraktı ben de fırsat buldum ve kaçtım. Minbic'te bir köye sığındım, orada Arap bir aile beni aldı sakladı ve YPG ve YPJ'ye haber verdi. Hevaller gelip beni oradan aldılar. Günlerdir Hevallerin yanındayım, bana çok iyi baktılar, onlara minnettarım çok teşekkür ediyorum, iyi ki varlar" dedi.
(mg)