Kadınlar: Bu hayat bizim, biz kadınlar varız!

09:08

JINHA

İSTANBUL - Hayatlarına sahip çıkan kadınlar, 8 Mart'tan aldıkları güç ile Morfest'te buluştular. Biz de kadınlardan, kadın özgürlük mücadelesine dair görüşler aldık.

Kadınların ilk festivali olan Morfest çok sayıda kadının katılımı ile renkli görüntülere ev sahipliği yaptı. Festivale katılan kadınlarla kadın katliamlarına, kadın direnişine ve örgütlenmeye dair sohbet ettik. Mikrofonumuzu uzattığımız kadınlar hem Türkiye'de kadına yönelik erkek şiddetinin her geçen arttığına dikkat çektiler hem de "Bu hayat bizim, biz kadınlar varız ve mücadeleye devam ediyoruz" dediler.

'Hükümetin erkek egemen zihniyeti, adaletin erkliği'

Üniversite Kadın Kolektifi'nden Hazal Algan, bugün kadınlara yaklaşımın, hükümetin kadın-erkek eşitsizliğine yönelik politikalarının bir sonucu olduğunu belirterek, "Hükümetin erkek egemen zihniyeti, adaletin erkliği suçluları destekliyor, suçların üstünü örtüyor. Buna 'dur' diyebilmek için Morfest'te toplandık. Erkek egemen şiddete, devlete gerekirse babaya, abiye karşı durmak, kadınlarla tek yürek olup dayanışma ruhunu yükseltmek ve bunun ağını örebilmek için birlikteyiz" dedi.

'Polis barikatlarını aşarak kadın mücadelesini yükseltmek'

8 Mart'ta sokağa taşan kadınların coşkusunu hatırlatan Halkevci Kadınlardan Tanya Güyük, "Bu coşkuyu bir yere aktarmalıyız ve daha da büyütmeliyiz. İktidarın uyguladığı politikalar nedeniyle Türkiye'de kadına yönelik erkek şiddeti her geçen gün artıyor. İktidarın uyguladığı politikalarla biz kadınlar yok sayılıyor ve hor görülüyoruz. Kadınlar olarak buna cevapsız kalmıyoruz. Bu yüzden 6 Mart'ta ve 8 Mart'ta sokaklardaydık. Polis barikatlarını aşarak kadın mücadelesini daha da yukarı taşımak istedik. Morfest de buna bir cevaptır. Bütün kadınlar, bir araya gelmeliyiz. Erkek şiddetine, kadın cinayetlerine karşı hayatımızı savunuyoruz. Bu hayat bizim, biz kadınlar varız ve mücadeleye devam ediyoruz" şeklinde konuştu.

'Heç tırsımayın, saldurun'

"Milletin özgürlüğünü elinden alıyor" diyen 69 yaşındaki Yeter Eker, Cumhurbaşkanı'nın her zaman muhalefeti suçladığını fakat en büyük suçlunun kendisi olduğunu söyledi. Yeter sözlerini şöyle sürdürüyor: "Kendini haklı çıkartıyor. Hiçbir zaman suçu üstüne almıyor. Hâlbuki onun suçu dünyaya sığmaz." Kadınların saldırılara yönelik ellerinden geleni yapması gerektiğini kaydeden Yeter, kendi deyimiyle, "Azlan az gider çoklan Allaha dedik olur. Heç geri tırsımayın, saldurun" dedi. Yeter son olarak şunları belirtti: "Siz korktukça geliyor. Korkmayın. Geleceğinizi, yavrularınızı, yurdunuzu düşünün ve saldırın. Kör kalmayın, saldırın."

'Belçika'da, insanlar herkesin eşit olduğuna inanmış'

Türkiye'de direnmenin çok riskli olduğunu belirten Belçikalı Mathilde Stierner de, "Ne düşündüğünü ve eşit olmadığını söylemek zaten savaşmaktır. Bunu halkın içerisinde yüksek sesli söylemekte savaşmaktır. Yazı yazmak da bir savaşma yöntemidir. Fakat Türkiye'de hapishaneye girebilirsiniz veya hayatınız için tehlike oluşturabilir" açıklamalarında bulundu. Kendi ülkesi Belçika'da insanların herkesin eşit olduğuna inanmış olduğunu fakat gerçek bir eşitlik olmadığını dile getiren Mathilde, "Fakat böyle bir eşitlik yok. Kadınlar erkekler kadar eşit görülmüyor, erkekler kadar kazanmıyor. Tam olarak özgürlüklerine de sahip değiller. Fakat özgür olduklarına inanmış ve kabul etmişler, bu yüzden de bir şey yapmıyorlar" diye belirtti.

'Kadın olduğun için burada koşamazsın'

Türkiye ile Belçika'yı karşılaştırdığında ise, Türkiye'nin eşitlik konusunda kötü durumda olduğunun altını çizen Mathilde, "Çünkü kadınlar, erkeklerle aynı haklara sahip değiller. Mesela benim başıma gelen bir olayı söylemek istiyorum; Türkiye'de koşu yaparken bir erkek yaklaştı ve bana 'kadın olduğun için burada koşamazsın' dedi. Erkekler için kabul edilen, kadınlar için kabul edilemeyen davranışlarınızla ilgili aptalca yorumlar yapacaklardır. Durum Belçika'da daha iyi ama hala tam anlamda kadın ve erkek eşit değil" ifadelerinde bulundu.

'Devlete ve hükümete karşı harekete geçilmesi gerekiyor'

Türkiye'de kadınlara dönük cinsiyetçi söylemlerin artmaya başladığını ifade eden İstanbul Feminist Kolektifi'nden (İFK) Elif Şeyman da şunları söyledi: "Devlet kadına yönelik cinsel şiddeti, tacizi ve tecavüzü meşrulaştıran bir dil üretiyor ve bu dili kullandıkça cinsel şiddet ve saldırıların arttığına tanık oluyoruz. Kadınların bu algıyı yok etmesi için nedenlerinin kökenine inmesi lazım. Kişiler üzerinden yürütülen davalar yeterli olmayacaktır. Hükümetin başında olan kişiler; kadınların dışarıda bulunmamasına, kahkaha atmamasına ya da iş hayatında kadınların görünür olmamasına yönelik politikalar üretiyorsa; kadınlar salt bu sistem içinde rol alan erkeklerle değil bu politikayı üreten meşrulaştıran ve yeniden üretilmesine katkıda bulunanlarla savaşmalı ve politik düzeni sorgulamalıdır. Sistemin kendisini eleştirip buna yönelik çözümler aramalı, mücadele yürütmelidir."

(ce-öç/ck/mg)