'Sınırları aşan kadın' Duygu Asena doğum gününde anıldı

14:09

JINHA

İSTANBUL- Feminist yazar Duygu Asena 70. doğum gününde Kadir Has Üniversitesi'nde 'Duygu Asena ile düşünmek' etkinliğiyle anıldı. Etkinliğe Duygu'nun ailesi ve çok sayıda gazeteci, akademisyen katıldı.

Duygu Asena doğum gününde Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsünde düzenlenen 'Duygu Asena ile düşünmek' etkinliğiyle anıldı. Etkinlik Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırmaları Merkezi ve İletişim Fakültesi işbirliği, Friedrich Ebert Stiftung Derneği ve bianet'in destekleriyle düzenlendi. 70'inci doğum gününde anılan Duygu Asena'nın yazarlık, gazetecilik, 1980 sonrası kadın hakları savunuculuğu tartışıldı. Etkinlik Nebil Özgentürk'ün 'Kadının Adı Duygu' adlı belgesel filmi gösterimiyle başladı. Film gösteriminin ardından Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan'ı Prof. Dr. Sevda Alankuş açılış konuşmasını yaptı. Sevda, Duygu Asena'nın feminizmi kadınlarla buluşturduğunu vurgulayarak şöyle dedi: "Şiddet, erken evlilikler, kadın bedeni, kadın cinayetleri gibi Duygu Asena'nın yıllar önce üzerine yazmaya başladığı erkek şiddeti, erken yaşta zorla evlendirmeler, kadın cinayetleri gibi konuların hala kamuoyunda tartışılan konular. Kadınlığı ve toplumsal cinsiyeti kendi bildiği kalıplar içinde tutmaya çalışan ataerkiyi eleştiriyordu. Bunları herkese ulaşabilecek bir üslup ve devrimcilikle yazmıştı."

'Yeni Duygu Asenalara ihtiyaç var'

Sevda Alankuş'un ardından Prof. Dr. Fatmagül Berktay, "Türkiye'de yeni kimlik arayışı; Duygu Asena ve Feminizm" başlığı altında konuştu. Fatmagül, "Duygu eril zihniyete göre; tam da sınırları aşan, haddini bilmez bir kadındı. Üstelik bunları başka kadınlarla paylaşıp onları da baştan çıkardığı için erkek iktidarın baskılarına, saldırılarına maruz kaldı. O kadınların ve toplumun özgürleşme mücadelesine katkıda bulunarak bu dünyada bir fark yaratmaya çalıştı ve bunu başardı" diye konuştu.

Fatmagül, Duygu Asena'nın önemli feminist konuları medya üzerinde tuttuğunu hatırlatarak, "Böylelikle feminizmi dar bir alandan çıkmasına ve kadınların, erkeklerin konuşabilecekleri bir konu haline getirdi. Böyle bir muhafazakarlaşma ortamında yeni Duygu Asenalara ihtiyaç var. Muhafazakarlaşma hangi temelde olursa olsun onun rengini ataerkillik belirliyor. Kötü kadınların kötü önderi Duygu Asena arzularına ve ilkelerine sahip çıkarak kendisini gerçek bir özne olarak bırakmadı ve başka kadınların da kendilerini bulmalarını sağladı. Duygu Asena'nın kitapları bu anlamda önemlidir. Kitaplarının sadece bir adı yoktur, onlarca baskı yapması ve hala günümüzde okunmaya devam etmesi bunun bir göstergesidir. Kadınların 1980'lerden beri verdikleri mücadeleler ödenen bütün bedellere rağmen zevklidir. Kendi kimliğiniz için verdiğiniz mücadele dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan bir mücadeledir ve bu yüzden zevkli diyorum" diye kaydetti.

'Kendi hemcinslerimden nefret ettim'

'Kadının adı Duygu' belgeselini yapan gazeteci Nebil Özgentürk, belgeselin nasıl ortaya çıktığını anlattı. Nebil, "Biz bu Duygu Asena belgeselini yaparken Duygu hastaydı, aile kararı ile yaptık belgeseli ve kendisi de izledi. Belgeseli hazırlarken kadının duyarlılığını tek başıma çalışmak istedim" ifadelerini kullandı. Çalışma sürecinde duygularında değişmeler olduğunu belirten Nebil, "Kendi hemcinslerimden nefret ettim. En çok yaşanan olanlar karşısında Duygu'ya yapılan hakaretler ve en çok da sağcı karanlık tiplerden nefret ettim. O nefretle 50 sayfalık bir belgesel metni çıktı. Duygu izledi ve yaşamını kaybetti" dedi.

'Erkekler yapıyor ama neden kadınlar yapmıyor?'

Nebil Özgentürk'ün konuşmasının ardından 'Aslında Özgürsün: Kadın, Hukuk ve Siyaset' konulu panele geçildi. Panelin moderatörlüğünü yapan Reyda Ergün, panelde konuşmacı olarak yer alan Filiz Koçali'nin katılamayacağını belirterek kendisinin gönderdiği notu okudu. Filiz gönderdiği notta, HDP'nin dokunulmazlıklarının kaldırılacağı tartışması nedeniyle Ankara'ya gitmek zorunda olduğunu ve bu nedenle panele üzülerek katılamadığını ifade etti. Filiz, mektubunda Feminist yazar için şu ifadelere yer verdi: "Duygu Asena her gördüğünü her konuyu her duyduğunu mutlaka kadınlar açısından değerlendirirdi. Onunla beraber yürümeye başladığımdan beri yazılarında en çok kullandığı söz 'Neden?'di. 'Erkekler yapıyor ama neden kadınlar yapmıyor?' gibi bir bakış açısıyla değerlendirirdi. Neden kadınlar siyasette değil' sorusuna birlikte yanıt aradık. O yıllar feminist hareketin de güçlenmeye başladığı yıllar. Hep birlikte bulduk sorumuzun yanıtını. Patriarkal, erkekler, siyasetin kurgusu, cinsiyet rolleri…"

'Hukuk denilince en çok akla devlet yani erkek geliyor.'

Panelin hukuk başlığında konuşan Avukat Meriç Eyüboğlu Türkiye'de hukukun kadına bakışını değerlendirdi. Meriç, "Hukuk denilince en çok akla devlet yani erkek geliyor. aslında kadınlar ve erkeklerin eşit olduğuna inanmadığı bir zihniyette yaşadığımızı biliyoruz. Son 25 yılda yaşadığımız başka bir olgu daha var. Taciz ve tecavüzün olduğu bir ortamda hukukçu ve siyasetçi olmanıza gerek yok bunları aşabilmek neler yapılması gerekir bunları konuşmak gerekir. Önce uygulamanın hayatımıza sirayet ettiği ve sonrasında da yasalara nasıl yansıdığını görmek ve tartışmak gerekir" dedi. Meriç, yargı sisteminin erilliği, mahkemelerde tekrarlanan eril pratikler, kadın cinayeti davaları ve sistematik şiddet gören kadınların meşru müdafaayla işlediği cinayetlerde hukuk pratiklerinin nasıl farklılaştığını da anlattı. Toplumsal cinsiyet rollerinin ve kadına yönelik şiddetin iktidar eliyle beslendiğini vurgu varan Meriç, "AKP'nin makbul kadın, iyi anne olmak, çalışmak ama part time çalışmak, devletin verdiği çocuk sayısı kadarıyla çocuk doğurmak, hamileyken sokağa çıkmamak ve dolayısıyla bu makbul kadın Bekir Bozbağ'ın dediği gibi evinin kadını olmak. İşte kadına yaklaşımın kendisi bu" şeklinde konuştu.

Etkinliğin öğleden sonraki oturumu Zeynep Oral, Yazgülü Aldoğan, Derya Sazak, Nazım Alpman'ın konuşmacı olarak katılacağı "Kahramanlar Hep Erkek: Gazetecilik ve Kadın" paneliyle devam edecek.

(ro-rt/dk)