'Karaman'da tek bir sanığa uygulanan ceza adaleti temin etmez’

18:46


Duygu Erol/JINHA

KARAMAN - Karaman'daki Ensar Vakfı ile KAİMDER’e bağlı yurt ve evlerde kalan 10 çocuğa cinsel istismarda bulunan öğretmen Muharrem B.’nin yargılandığı davada sanığa 508 yıl 3 ay hapis ceza verildi. Sanığın yüksek ceza aldığı, ancak sorumluların yargılanmadığı cinsel istismar davası hakkında JINHA’ya konuşan İHD avukatı Saliha Şahin, "Tamamen kurumları aklayan, onları suçlamayan, sorumluluk bulmayan bir yargılama süreci gördük” dedi.

Karaman'da Ensar Vakfı ve Karaman İmam Hatip Okulları Mezunları Derneği'ne (KAİMDER) bağlı yurt ve evlerde kalan 10 çocuğa cinsel istismarda bulunan öğretmen Muharrem B. hakkındaki dava bugün Karaman Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Avukatların Ensar Vakfı ve KAİMDER’le ilgili soruşturmanın genişletilmesine dair tüm talepleri reddeden mahkeme, sanık Muharrem B. hakkında, 2012 yılından itibaren uygulanan her istismar için alt cezadan uzaklaşıp ayrı ayrı ceza verdi. Muharrem B.’ye toplamda 508 yıl 3 ay ceza verilirken, başta Ensar Vakfı olmak üzere cinsel istismarda sorumluluğu bulunan hiçbir yetkili yargılanmadı. Dosya kapandı. Davaya müdahil olan avukatlar ve dernek yöneticileri JINHA’ya değerlendirmede bulundu.

‘Sorumlu bulmadılar, kurum aklandı’

JINHA’ya konuşan İHD Ankara Şube Kadın Komisyonundan avukat Saliha Şahin, "Bizim bugün burada gördüğümüz çocukların mağduriyeti ya da psikolojilerinin daha fazla bozulmaması açısından yürütülen bir çaba değildi" dedi. Saliha, olayda ihmali bulunan Ensar Vakfı ve KAİMDER’in müdahil sıfatıyla kabul edilmiş olmasının dosyanın nereye çekildiğini baştan gösterdiğini belirterek, "Tamamen kurumları aklayan, onları suçlamayan, sorumluluk bulmayan bir yargılama süreci gördük. Bir suçlu var diyip onun yargılanıp bitirileceği bir durum. Ve iki kurumun üzerindeki şaibenin kaldırılacağı bir yargılamaya çevirdiler. Üzücü, çünkü iddianamede 10 çocuğun ciddi şeyler yaşadığını okuduk, duyduk. Çok ağır süreçler yaşanmış ve kurumdan bir müdürün, bir öğretmenin ya da Milli Eğitim Bakanlığı’nın tek bir denetim yapmaması, burada kurumun aklanacağının göstergesiydi” şeklinde konuştu.

‘Taraflar dinlenilmedi, deliller toplanmadı’

Gündem Çocuk Derneği’nden Emrah Kırımsoy, özellikle iddianamede çocukların ifadelerinin aktarıldığı bölümlerin çok acı olduğunu söyleyerek şöyle dedi: "Duruşma salonu çok kalabalıktı, ama kimse bu ifadelerin ardından birbirinin yüzüne bakamadı. Aslında dikkat çekilmesi gereken bir noktada da, iddianamede okunmadan önce hakimin bir karara vardıklarına dair bir ifade kullanması. Bu, yargılama açısından çok sorunlu bir nokta. Taraflar dinlenmeden, deliller toplanmadan karar verilmesi çok sıkıntılı. Hemen cezayı verelim, çocuklar örselenmesin diye bir gerekçe sunuldu."

‘Yaşananlar, önlem alınmadığını gösteriyor’

Hızlı ve adil yargılamanın sürece eşlik etmesi gerektiğini vurgulayan Emrah, sanığın ifade değişikliğinde bulunduğuna değinerek, "Yaptıklarını daha öncesinden kabul etmesine rağmen, suçu polislerin kabul ettirdiğini söyledi. Tanıklara göre, ‘bay ve bayan’lara karşı saygıdeğer tutumu olduğunu söyledi. Aslında mahkeme boyunca yaşananları çocuklara cinsel istismarda önlemlerin alınmadığı, denetim mekanizmalarının yapılmadığı sürecin bir sonucu olarak görmemiz gerekiyor" diye konuştu.

‘Kurumlarla aileler arasındaki ekonomik güç’

Öğrencilerin dört sene boyunca destek alamamaları, herhangi bir birime bildirilmemesi gibi yaşananların iç içe geçen bir sorumluluk zinciri şeklinde geliştiğini ifade eden Emrah," Ceza vermek yeterli değil. Failin ceza alması önemli ama bir daha tekrarlanmaması için yapılması gereken düzenlemeleri de güçlendirecek şeyler gerekiyor. Tek nokta failin doğrudan ceza alması. Ama bu adaletin tahsisi için çok sıkıntılı bir nokta. Bir nokta daha var şu an aileler ve çocuklar kapalı duruşma olduğu için yoklar çocukları koruma adına. Fakat orada bir denklem olduğunu görmemiz gerekiyor. Birincisi çocuklar aileler ve çocukların eğitimine destek verdiğini iddia eden kurumlar ve bu kurumlarla aileler arasında ekonomik güç ilişkisi var. Bu güç ilişkisi nedeniylede aileler, çocukları eğitime mi gitsin yoksa istismar mı edildiğinde sussun mu gibi bir tercih yapmak durumunda kalabiliyorlar" dedi.

‘Avukatlar olarak dosyadan haberdar değildik’

İHD Ankara Şube Çocuk Hakları Komisyonundan Hasan Erdoğan da, "Daha davanın başında, duruşmaya başlamadan evvel biz raporlar aldık, çocukların ifadelerini ayrı aldık, aileler bile iddianameden haberdar değil bizim aslında kararımız hazır dedi. Bu sözün peşinden bir tek sanığın ifadesi kaldı" dedi. Dosyadan haberdar olmadıklarını ve incelemek istediklerini beyan ettiklerini, ancak bunun yerine sanığın ifadesi alındığını söyleyen Hasan, dosyada incelenmeyen raporların özetlendiğini belirtti.

‘Hakimin sabahki söylemi doğrulanmış oldu’

Başta Ensar Vakfı yetkilileri olmak üzere, İl Milli Eğitim Müdürlüğünün, Valiliğin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ve olayın yaşanmasında ihmali bulunan yetkililere ilişkin soruşturma açılmasını talep ettiklerini ancak mahkemenin kabul etmediğini söyleyen Hasan, "Bize göre, hakimin sabahki söylemi doğrulanmış oldu. Sanığa verilen cezanın kamuoyu boyutunu önlemeyeceğini düşünmekteyiz. Bu süregelen cinsel istismarın tekrarlanmaması için, en basit tabirle ihmali bulunan tüm görevlilerin yargılanmasını istiyoruz. Aksi takdirde, burada tek bir sanığa uygulanan ceza adalet duygusunu temin etmeyecektir" dedi.

‘Çocukları korumak yerine, Ensar’ı korudular’

Halkevleri Kadın Sekreteri Dilşat Aktaş ise tepkisini şöyle getirdi: "Bir saray oyununun burada sergilenmiş olduğunu gördük, başından beri hakim bu dosyayla ilgili ne yapacağı konusunda bütün talimatları almış. Ensar Vakfı’nın avukatı, ailelerin savunmasını yapmak için davaya gönderilmiş. Avukatlar vakıfla ilgili sorular sorduğunda, aslında bu yurtların tecavüz evleri olduğuna dair sorulara tepki göstermiş. Dolayısıyla çocukları korumak yerine Ensar’ı korumayı seçmiş bir avukatla içeride karşılaştık"

‘Suç unsuru Ensar müdahil oldu’

Savcı mütalaasının kararın aslında bu olaydan hemen sonra alındığının bir göstergesi olduğunu söyleyen Dilşat, "Olayda suç unsuru olarak yer alan Ensar Vakfı’nın bu davada müdahil olduğunu gördük. AKP’nin, Ensar Vakfı’nın ve bugün bu suçu hep birlikte işleyen herkes bugün burada seferberlikle savunulmaya çalışıldı. Müdahillerin kimler olacağına karar verilmesinden, duruşma devam ederken AKP’li vekillerin Ensar’ı koruyan açıklama yapması yargı aşamasında üzerlerinde nasıl bir sopa olarak durduklarının göstergesidir" ifadelerini kullandı.

‘Bitti sanmasınlar”

Dava çıkışında açıklama yapan Ankara Kadın Platformu adına Ayşen Ece Kavas ise, “Biz burada olduğumuz için bu cezayı vermiş olabilirler. Ama bu daha böyle bitti sanmasınlar. Mücadelemiz devam edecektir” dedi

(he/sy)