Kadın gazeteciler: Gerçekleri yansıtmaktan vazgeçmeyeceğiz

09:02

Bêrîtan Elyakut/JINHA

AMED - Kürdistan Gazetesi'nin yayın hayatına başlamasının üzerinden tam 118 yıl geçerken, yaşanılan saldırılar 2016 yılında da hız kesmeden devam ediyor. Özyönetim alanlarında canları pahasına devlet saldırılarını tüm dünya kamuoyuna yansıtan kadın gazeteciler, halkın yanında habercilik yapmaktan vazgeçmeyeceklerini ve gerçekleri halka duyuracaklarını belirtti.

Mısır'ın Kahire kentinde hayatına başlayan Kürdistan Gazetesi'nin yayın hayatına başlamasının üzerinden tam 118 yıl geçti. Gazetenin yayın hayatına başladığı 22 Nisan 1898 günü "Kürdistan Gazetecilik Günü" olarak kabul edildi. Kürdistan Gazetesi gibi 118 yıl sonrada Kürt basının bir kısmı halen "sürgünde" kalmaya zorlanırken, ilk gün olduğu gibi şimdide Kürt basını kapatma, katliam, tutuklama, sürgün gibi baskılara maruz kalıyor. Havuz medyasına karşın ezilen ve katledilen halkın sesini duyurmak amacıyla alternatif basın olan Kürt basıncılar, devletin ilk saldırı odağı haline geldi. Kürdistan'da yaşanan katliamları dünyaya duyurma amacıyla biraraya gelen gazeteciler ya katlediliyor ya da tutuklanarak cezaevine kapatılıyor. Tüm saldırılara rağmen haber yapmaktan vazgeçmeyen gazeteciler, özyönetim alanlarında halkın sesini duyurmaya devam ediyor. Gazeteciler dünden bugüne Kürdistan gazeteciliğinin geldiği noktayı değerlendirdi.

'Basın alanı direnişin en önemli alanlarından biri'

Kürt basın geleneğinden gelen basın emekçilerinin 1990'lı yıllarda olduğu gibi, şimdi de baskı ve zulüm politikalarıyla karşı karşıya olduğunun vurgulayan JINHA Editörü Zehra Doğan, gazetecilerin her birinin ayrı şiddete maruz kaldığını belirtti. Kürt basının yıllardan bu yana kendi topraklarında sömürgeciler tarafından ezilen bir halkı temsil ettiğinin altını çizen Zehra, tarihin en zorlu dönemlerinde en ön saflarda yer almanın Kürt basın çalışanının boynunun borcu olduğunu kaydetti. Kürt halkının şuan tarihsel bir süreçten geçtiğini ifade eden Zehra, "Bu halk öz yönetimdeki kararlılığa hiç bu kadar yakın olmamıştı. Şu an kaçınılmaz bir direnişin içinde yer alan Kürt halkı, tarihin en ağır saldırılarıyla karşı karşıya. Kendi evlerinde, sokaklarında, mahallelerinde acımasızca katlediliyorlar. Onlar böyle bir yürekliliği göstermişken yaşadıklarımızı anlatmak hem basit hem de anlamsız kalır. Ama basın alanını direnişin en önemli alanlarından biri olarak görüyorum. Bu düşünce Kürt basın çalışanlarını mesleğini kararlı bir şekilde sürdürmesini sağlıyor" diye belirtti.

'JINHA olarak direniş alanlarında olacağız'

Kadının öncü olduğu Kürt mücadelesinde kadın odaklı haberciliğin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Zehra, Ortadoğu'da kadın öncülüğüyle ilerleyen Kürt halk direnişinin söz konusu olduğunu söyledi. Öz yönetim alanlarında, tencere, tavaya vurarak ses çıkaran, zılgıt çeken, mahalleliye yemek yapan kadınlardan direnişçi kadınlara kadar her kadının bir direniş öyküsü olduğunu belirten Zehra, tüm anların not edilmesinin, arşivlenmesinin ve öncü kadınları dünyaya duyurmak amaçlı kadın odaklı habercilik anlayışıyla meseleye yaklaşmanın şart olduğunu dile getirdi. Zehra, "Dünya tarihinde ezen ve ezilen ilişkisini kafasında en iyi şekilde çözümlemiş ve buna karşı tarihsel bir başkaldırının öncülüğünü etmeye kalkmış kadınların hikayesi yazılıyor. Kimlik mücadelesiyle paralel ilerleyen kadın cins mücadelesi devam ediyor. Bu anlamda JINHA olarak direniş alanlarında olmaya devam edeceğiz. Onlar direnişe kalktıkça biz de bu ölümsüz kadınları not etmeye devam edeceğiz" dedi.


'Deniz, Rohat ayrı ayrı gazetecilik azmimi arttırdı'

Cizre'de gazetecilik yaptığı sırada yaşadıklarını anlatan Dicle Haber Ajansı (DİHA) Muhabiri Beritan İrlan, Cizre'de insanlığın öldüğü anlara tanıklık ettiğini söylüyor. Beritan, keskin nişancıların ateş açtığı sırada yaşamını yitiren birçok insana tanıklık ettiğine dikkat çekerek, Cizre'de haber yaparken yaşadıkları karşısında çok zorlandığını kaydetti. Beritan, "8 arkadaşımız şuan tutsak ancak biz onların da görevini de alarak yolumuza devam edeceğiz. Bizi engelleyemeyecekler" diye belirtti. Katledilen her gazetecinin haber azmini arttığını söyleyen Beritan, "Gazeteci arkadaşlarımız her anı kamuoyuna ulaştırmak için kamerasını canı pahasına bırakmadı. Rohat, Deniz hepsi ayrı ayrı gazetecilik azmimi arttırdı. Gerçekleri halka duyurmak için mücadele etmekten ve direnmekten vazgeçmeyeceğiz" ifadelerinde bulundu.

'Halkın yanında haber yapacağız'

IMC kameramanı Refik Tekin'le birlikte haber takibi yaptığı anlarda yaşadıklarını dile getiren Beritan, haber için gittikleri anda taranacaklarını düşünmediğini kaydetti. Beritan, "Refik tam önümdeydi ben Refik'i geçtim. Kartımı çıkardım tekrar kameraya takmaya çalışıyorum çekmek için. Bizi taradıklarını anladığım anda kendimi kontrol ettim vücuduma baktım bana değmiş mi diye. Görüntü alayım dedim kameram kırılmış, Refik vurulmuş. Sonra telefondan çekim yapmaya çalıştım. Kürdistan'da elinde kamera olsun, silah olsun, bebek olsun fark etmiyor. Bizler de tam bu alanda gazeteciliğin kutsallığını anladık ve halka yaşanan vahşeti gösterdik. Gazetecilik zor görünebilir ama vicdanı olan gazetecilik daha zordur. Havuz medya gibi güçlüden yana değil halkın yanında haber yapacağız" diye belirtti.

'Kadın gazeteciler çiçeklerin solmasına izin vermeyecek'

Kadın Haber Ajansı (JINHA) Hakkari Muhabiri Hülya Okalin ise tarihten bu yana ezilen ve yok etme politikalarına maruz kalan bir halk gerçekliği olduğunun altını çizerek, aynı zaman katliam politikalarına karşı mücadele eden bir halk direnişi olduğunu vurguladı. Tek bir Kürt gazetecisinin var olan olaylar karşısında sessiz kalmadığını dile getiren Hülya, geçmişte de gazetecilerin katliamlar karşısında sessiz kalmadığı için katledildiğini kaydetti. Kürt kadın gazetecilerin verdiği mücadelenin Şilan Aras ve Gurbeteli Ersöz'ün geçmişte ektiği tohumların çiçeği olduğuna dikkat çeken Hülya, tohumların çiçeklediği bir süreçte kadın gazetecilerin çiçeklerin solmasına izin vermeyeceğini söyledi. Hülya, "Bütün baskı ve engellemelere rağmen özyönetim alanlarında halk gerçeğini yazmaya devam ederek onların bıraktığı kadın mücadelesini devir alıp sürdürüyoruz. Gazetecilik ve haber yazma bir suç değildir" diye belirtti.

(mg)