Rojava’dan kadın gazeteciler: Devrim içinde devrim yaptık
10:14
Gulan Botan/JINHA
QAMİŞLO - Kürt halkının sesi ve soluğu olma iddiası ile yola çıkan ve 22 Nisan 1898 tarihinde Kahire’de çıkan Kürdistan Gazetesi’yle birlikte 22 Nisan tarihi Kürt Gazeteciler Tarihi olarak yer alır. Kürt gazeteciler tarihin tanıklığını en ön saflarda ve en ağır bedellerle verirken, Rojava’da ‘Kadın Devrimi’ne tanıklık eden kadın gazeteciler ise bugünün kendileri için anlamını anlatıyor.
Kürtlere ait ilk gazete ve “Kürdistan” adıyla 22 Nisan 1898’da Mikdad Midhad Bedirhan tarafından Mısır’ın başkenti Kahire’de yayımlandı. Kürdistan gazetesi, 6 -19 sayıları Cenevre’de, 20 - 23 sayıları Londra’da, 24 - 29 sayıları Folkestone’de basıldı. “Kürdistan” kesintisiz olarak 31 sayı çıktı. “Kürdistan” gazetesi düzenli olarak aynı yerde matbaaya verilmediği için birçok yerde yayımlama fırsatı buldu. Gazetenin ilk sayısının çıktığı 22 Nisan günü "Kürt Gazeteciler Günü" olarak kutlanmaktadır. “Kürt Gazeteciler Günü” için ajansımızla görüşlerini paylaşan Rojava Kadın basıncıları Rojava’da çalışma yürütmenin kolay olmadığını ama tarihsel bir miraslarını sahiplenerek basıncılığı geliştirdiklerini dile getirdiler. Kadınlar, özellikle yoğun savaşlara tanıklık eden ve etmeye devam eden Rojava’da kadın basıncılığını geliştirmenin devrim içinde devrim yapmayla eş değerde olduğunu vurguladı.
‘Kadın emeğiyle, direnişiyle öncü oldu’
Rojava’da kadın basıncılığının gelişiminde rol oynayan ve oynamaya devam eden basıncılardan Sterk Gulo Rojava’da kadın basıncılığının zorluklarıyla birlikte tarihsel mirasının önemini vurgulayarak, “Kadın olarak biz basın tarihimizi sahiplenerek kendimizi örgütledik” dedi. Sterk Gulo, “Rojava’da İlk basın çalışmaları yazılı ‘Yaşamın Sesi’ olarak Kürtçe ve Arapça bölümlerinden oluşan bir dergi çıkarıldı. Baas rejimi düşünce özgürlüğüne izin vermiyordu Rojava’da. Kadının basın alanında kendisini ifade etmesine izin vermiyordu. Ama tüm eksikliklerine ve imkansızlıklara rağmen kadınlar bu dergiyi çıkarmaya devam etti. Bundan önce de Kürdistan’da genel olarak bir basın mirasımız vardı sahiplendiğimiz. Burada Şîlan Bakî bir örnektir, hem basıncı hem devrimciydi” şeklinde konuştu.
Kürt kadın gazetecilerin Rojava’da halkının yaşadığını dünyaya duyurmaya çalıştığını ifade ederek, “Kadın nasıl Rojava devrimine öncülük yaptıysa basın alanında da öncülüğünü yaparak kendi çalışma alanında önemli birçok mevzi kazandı. 30 Nisan 2013 yılında ise kadın basıncılar olarak ilk konferansımızı gerçekleşirdik. Kadın bugün Rojava’da direnişiyle, emeğiyle, öncülüğüyle direnişin sembolü olmuştur”dedi.
‘Canımız Pahasına Gerçeklerin Peşine Düştük’
“Rojava devrimiyle basın kültürü de yeniden can buldu. Bu gün basının bütün alanlarında kadın çoğunluk olarak yerini alıyor” diyen Sterk, üç kantonun direnişinde de kadınların çoğunlukta olduğunun gözler önünde olduğunu ama en çok Kobanê kantonunda somutlaştığını belirtti.
Kadınların yazılı görsel ve işitsel alanda da birçok çalışmaya imzasını attığını ifade eden Sterk, “Özellikle kadın eksenli bir basıncılık ve çalışmaya kavuşma istemi çok yoğundur. Bu gün Şex Mesutta kadın muhabirler her yere o toplumda yaşanan gerçeği yansıtmaya çalışıyor. Oranın sesini tüm dünyaya yetiştirmeye çalışıyorlar ki onların sesinin birçok yere ulaşmasında onların etkisi olduğunu da belirtmek gerekiyor. Bu konuda büyük bir emek verilmiştir. Rojava’da yaşanan gerçekleri hem tüm dünyayla paylaşmak için kadın basıncılar tüm Kanton ve alanlarda çalışmalarına devam ediyor. Kadın Baas Rejiminin yaratmak istediği sesiz ve basın alanından uzak kadın örneğine alternatif olarak kendini örgütledi. Burada kadınlar hala da tüm egemen sistemlere karşı hakikatin peşini bırakmadan çalışmalarına devam ediyor. Bugün her yerde kadın basıncılar hedef alınıyor. Tüm baskılara rağmen basın alanında kadın sayısı gün geçtikçe çoğalmakta. Kadınlar devrimin sesi ve rengi olmaya kararlılar Rojava Devrimi, kadın devrimidir. Bu devrimde kadın gazeteciler canları pahasına gerçeklerin peşine düştüler ve bunu yapmaya da devam ediyor” şeklinde konuştu.
‘Hem toplumla hem sistemle mücadele ettik’
Rojava Kadın basıncılığının gelişiminde emek harcayan ve 22 Nisan Kürdistan Gazetesinin yayımlanması yıl dönümü münasebetiyle ajansımıza konuşan basıncı Hevîdar Xalidi, “Tarihimizi tanıdıkça emeğimizi sahiplendik” dedi. Hevîdar, “Bizden önce de yazılı basın çalışmaları gizli bir şekilde yürütülmüştü. Kürt basının gelmiş olduğu bir düzey vardı fakat Rojava’da ve kadının yer aldığı bir basın çalışması yoktu. Ama Med Tv, dergiler ve gazetelerde yer alan kadın basıncılar vardı Kürdistan’ın genelinde. ‘ Yaşamın Sesi’ dediğimiz dergiyle kadın basın çalışmaları sınırlandırılmıştı. Rojava devriminden sonra artık bu tarihin yazılması gerekiyordu” diye konuşu.
“Bu toprağın çocukları çok büyük bir direniş yaşıyordu ve bunu birilerinin yazması lazımdı. Burada yükselen direniş çığlıkları yükseltilmeliydi bu coğrafya sınırlarında kalmamalıydı yaşanan destansı direnişler. Onun için basın alanında kadın kendini örgütledi” diyen Hevîdar, daha öncelerinde ise kadına çok dar bir alan bırakıldığı için hem toplumsal olarak hem de içinde yaşadığı sistemden dolayı kadının yaşadığı zorlukların fazla olduğunu belirtti. Toplum içerisinde kadınların basın çalışması içerisinde yer almasının zor olduğundan bahseden Hevîdar, kadınların çalışmaya katılımının daha önce küçük görüldüğünü anlattı. Hevîdar, genç bir kadını evden çıkarmanın devrim olduğunu ifade ederek, “Kadın olarak bizim yaptığımız devrim içinde devrim gerçekleştirmekti” dedi.
‘Kadın Rojava devrimini yazdı’
Hevîdar, “Kadının basın çalışmalarına katılımı tarihini sahiplenmesidir” diyerek, sözlerine şu şekilde devam eti: “Zihinsel değişim ve dönüşümde büyük sancılar yaşadık. Toplum daraltılmış kadın kendi gerçekliğinden uzaklaştırılmıştı. Kadının kendi özüne dönebilmesi için elimizden geldikçe çok kadın basın çalışmasına kattık ve katmaya devam da ediyoruz. Devrimden sonra kadın çalışanların sayısı artı ve yüzde seksen beş kotasına ulaştı. Hawar ajansı ve Ronahi gazetesi buna örnektir. Yine radyolarda Kobanê, Serêkaniye, Hesekê, Xabur fm ve Xweş û Kanî çalışanlarının çoğunluğu kadındır” diye kaydetti.
Acemi olarak başladıkları işlerde sonuç alıcı olduklarını söyleyen Hevîdar, “Bir düzeyde burada yaşanan gerçekleri dışarıya yansıtabildik. Bunu görüntülerimizle, sesimizle, kalemimizle yaptık. Dışarıdan sistemsel içerden ise toplumsal baskılara rağmen eğitimsizliğimize rağmen çalışmaları örgütlemeye devam ettik ve mevzilerimizi boş bırakmadık. Kadının devriminde kadın basıncılar olarak yerimizi aldık. Biz de kuşandık ve çalışmaların her alanında yer aldık. Biz kadın basıncılar olarak bu devrime hakkını vererek dışarıya yansıtamadık belki. Ama tüm teknik yetmezliklere, zorluklara rağmen yaşanan hakikatin büyük bir kısmını da kamuoyuyla paylaştık. Şimdi birçok basın kurumu açılmış çalışmalarını yürütüyor. Hepsi acemice başladı bu çalışmalara. Kürt kadını Rojava’da Rojava tarihini, halkının tarihini ve Rojava halkının devrimini, her yerde örnek olan özyönetim modelini yazdı” diye kaydetti.
Hevîdar son olarak şunları kaydetti: “Birçok kadın basıncımız bir görüntüyü alıp kamuoyuyla paylaşabilmek için canını feda etti. Kaç kadın basıncı direnişin kalbinin ortasında bir kare çekebilmek için onlarca defa yaralandı. Eğer kadın olarak basın alanında edindiğimiz bu tecrübe verdiğimiz emeğimizi ideolojik eğitimimizle birleştirebilirsek basının her alanında güçlü adımlar atacağımıza inanıyorum. Radyo alanında da tarihsel adımlar atılacaktır. Bu gün biz bu gerçekliklere de tanıklık ediyoruz.”
(dkj)