'Tecridin ortadan kalkması için kadınlar daha çok çalışacak'
09:05
JINHA
İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan ağırlaştırılmış tecrit koşulları ile devreye konulan savaş konseptinin en çok kadınları etkilediğini söyleyen KJA üyesi Sebahat Tuncel, tecridin ortadan kalkması ve müzakerelere yeniden dönülmesi konusunda kadınların bundan sonra daha çok iş yapacağını söyledi.
KJA Koordinasyon Üyesi Sebahat Tuncel, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridi değerlendirdi. Abdullah Öcalan tarafından 2013 yılında başlatılan çözüm sürecini hatırlatan Sebahat, "Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın barış için gerçekten çok çabası oldu. Bu çabası sadece Kürdistan'da değil Türkiye halklarında da büyük bir kabul gördü. Barış süreciyle birlikte Türkiye halkları bir nefes aldı. Ancak AKP hükümeti tarafından daha doğrusu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından süreç tek taraflı olarak bitirildi, masa devrildi. O günden bugüne Kürdistan'da kapsamlı bir savaş politikası devreye koyuldu" diye belirtti.
'Çözüm müzakerelerden geçiyor'
Savaş politikalarına itiraz eden akademisyenlere, öğrencilere, siyasetçilere büyük bir baskı uygulandığını ifade eden Sebahat, "O günden bugüne insan kayıplarına, doğanın talanına, çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel istismarın boyutuna baktığınızda özgürlüklerin tamamen geri noktaya gittiğini ve kadınlar üzerinde uygulanan şiddetin bir katliama dönüştüğünü göreceksiniz. Dolayısıyla çözümün müzakerelerden geçtiğini, savaş politikalarına karşı barışın inşa edilmesinin hayati olduğunu bir kez daha belirtiyoruz" şeklinde konuştu.
'AKP hükümeti tecridi 1 yıldır sürdürüyor'
AKP hükümetinin PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinden uyguladığı politikanın barışın önündeki temel engel olduğunun altını çizen Sebahat, Abdullah Öcalan'ın 17 yıldır ağır tecrit koşulları altında olduğunu ve İmralı adasında özel bir sistemde tutulduğunu hatırlattı. Kişiye özel oluşturulan bu hukuka değinen Sebahat, "Kendi yasalarına, anayasasına aykırı bir şekilde tecrit altında tutuluyor. AKP hükümeti bu tecridi 1 yıldır sürdürüyor. 5 Nisan'da, HDP heyetinin yaptığı görüşmeden sonra daha da ağırlaştırıldı. Heyet görüştüğü sırada da ailesiyle, avukatıyla görüştürülmüyordu. Hukuki, yasal haklarından bile faydalanmıyor. Yanındaki arkadaşlar aslında korsanvari bir şekilde Silivri Cezaevine getirildi. Onlar da ağır tecrit altında tutuluyorlar" ifadelerinde bulundu.
'Barış ve özgürlükler tecrit altında'
Bu sürecin sadece Abdullah Öcalan'ın ağır tecrit altında tutulması anlamına gelmediğini barışın ve özgürlüklerin tecrit altına alınması anlamına geldiğini dile getiren Sebahat, "Halkların geleceğini, onun şahsında halkların eşit ve özgürlük temelinde bir arada yaşamasının temel aktörü olarak değerlendirildiğimizde; AKP'nin Türkiye halklarının geleceğine yönelik bir yaklaşım içinde olduğunu çok net olarak görebiliriz. Abdullah Öcalan'ın sağlık, güvenlik, özgürlük koşulları sağlanarak müzakerelerin başlatılması bütün Türkiye halkları açısından bir zorunluluk haline gelmişti. Yani savaş politikalarının ortaya çıkarttığı durumda bunu bir kez daha zorunlu noktaya getirmiştir. Derhal müzakere sürecine dönülmeli. Ağır tecrit koşulları ortadan kaldırılmalı. Abdullah Öcalan'ın özgürlük koşulları oluşturulmalı" vurgusunu yaptı.
'Daha çok çalışacağız'
"Türkiye'yi uçuruma götüren bu siyasetten kurtulmanın tek yolu müzakerelere başlamak" diyen Sebahat, son olarak şu ifadelerde bulundu: "Cizre'de, Sur' da gördük. Kadın bedenlerine yönelik savaş politikaları çok daha derin yaşanıyor. Savaş kadınların yaşadığı yoksulluğu, şiddeti, ötekileştirmeyi, nefret söylemini, cinsiyetçiliği, dinciliği örten bir nokta haline gelmiş durumda. Buna karşı da biz bu tecrit politikalarının ortadan kalkması için mücadele ediyoruz. Kadınlar tabi ki bu savaş politikalarına karşı özyönetim alanlarında direniyor. Bulunduğu her yerde ses çıkartıyor. Bu açıdan müzakere bizim için, kendi geleceğimizi kurmak, kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerinin kalıcı hale gelmesi açısından olmazsa olmaz bir koşul. Biz bu işin sadece destekleyeni, talep edeni değil merkezinde olanlar olarak sözümüzü söylüyoruz. Kadın özgürlük mücadelesinin o masada var olduğunu bu mücadelenin orada da yürütülmesi açısından oldukça önemli. Dolayısıyla tecridin ortadan kalkması ve müzakerelere yeniden dönülmesi konusunda kadınlar bundan sonra da daha çok iş yapacak."
(ce/ck/mg)