Cizre'de çok sayıda bebek anne karnında öldürüldü

10:23

JINHA

ŞIRNEX - Cizre'de sıkıyönetim uygulamalarıyla birlikte devlet güçlerinin Cizrelilere dönük saldırılarında 251 yurttaş katledilirken, anne karnında yaşamını yitiren bebeklerin sayısı henüz bilinmiyor.

Devletin Kürt halkına yönelik asimilasyon, zorla göç, talan ve katliamcı politikaları Kürdistan toprakları üzerinde en keskin biçimde görülürken, Cizre'de ilan edilen ve 79 gün süren devlet güçlerinin saldırılarında ise 251 yurttaş katledildi. Cizre'de yasak sürecinde hamile olan kadınlar ise devlet güçlerinin saldırıları sonucu düşük yaparken, süreç içerisinde kaç bebeğin yaşamını yitirdiği ise henüz bilinmiyor. Daha doğamadan ölen bebeklerin anneleri ise yaşadıklarını anlatarak, bu yapılanları asla unutmayacaklarını ve sorumluların hesap verinceye dek mücadele edeceklerini belirtiyor.

'Karnımda büyüttüğüm bebeğim ölmüştü'

7 çocuk annesi Zekiye Eren, "Cizre'ye yasak konulduğunda 4 aylık hamileydim. Yasakta 20 gün boyunca evimde kaldım. Bir süre sonra çatışmalar şiddetlendiğinde başka bir mahalleye geçmek zorunda kaldım. Çocuklarımı yanıma alarak babamlara geçtim. Bir gece çatışmalar çok şiddetlendi. Bende uykudan uyandım üzerim kana bulanmıştı. Ambulansa haber verdik. Fakat çatışmalardan kaynaklı ambulans sokağa giremedi. Beni battaniyenin içine bıraktılar ve beyaz bayrak eşliğinde ana yola kadar gittik. Hastaneye gittik ve orada düşük yaptım. Büyük emekle karnımda büyüttüğüm bebeğim ölmüştü. Üzücü bir durum Cizre de bu savaş olmasaydı bebeğim şimdi yaşıyor olacaktı" dedi.

'Başka anneler yaşamısın'

Hastanede bir gün kaldıktan sonra taburcu edildiğini ifade eden Zekiye şöyle devam etti: "Fakat polisler izin vermedi evime gitmemi. Hastanede kalmama da izin vermediler. Bizi dışarı bıraktıktan sonra nereye gideceğimizi bilemedik. Şans eseri biri bizi evine aldı. Sabahta beyaz bayrak eşliğinde mahalleye girdik. Halende o günkü psikolojiyi üzerimde atmış değilim. Sağlık durumum şimdi de düzelmedi. Kaç defasında kontrole gitmek istedim, ama doktor sıkıntısı olduğu için görünemedim. Devlet olmasaydı çocuğum yaşıyor olacaktı. Ben yaşadım bu durumu başka anneler yaşamasın bitsin savaş" diye ifade etti.

'Bebeğime birşey olduğunu hissedince bağırdım'

Yasak sürecinde bebeğini düşüren bir başka kadın Ayşe Sevgin ise, "7 aylık bebeğimi kaybettim. Yasaktan önce sürekli kontrole gidiyordum. Bebeğimin sağlık durumu gayet iyiydi. 'Sokağa çıkma yasağı' konulduktan bir süre sonra erzağımız bitince bende kayınpederimin evine gittim. Eşim ve çocuklarımla beyaz bayrak eşliğinde Cudi mahallesine gittim. Evin kapısını açtım polisler birden silah sıktı ve top attılar, bende bir hamleyle diğer çocuklarımın üzerine atladım. Ondan sonra kalkamaya başladım, fakat ayaklarım kilitlenmişti. Birden belime ve karnıma sancı attı. Bebeğime birşey olduğunu hissedince bağırdım. Annemler ambulansı çağırdı. Hastaheneye gittim doktor çocuğun öldüğünü söyledi. Sonra ameliyata aldılar. Kimse de yoktu yanımda o zor şartlarda ameliyattan çıktım. Korkudan çocuğumu kaybettim çok zorluk çektim" ifadesinde bulundu.

'Elime bir bebek daha verdiler'

Hastanenden taburcu olacağı sırada hemşirenin bir başka ölü bebekle yanına geldiğini kaydeden Ayşe şöyle devam etti: "Benim çocuğumla beraber bir çocuk daha elime verdi. Bende sordum bu çocuk kimin diye, bir kadının düşük yaptığını fakat çocuğunu burada bıraktığını söyledi. Kendi çocuğumla götürüp gömmemi istedi. Bende başta kabul etmedim ama daha sonra kıyamadım ve kendi bebeğimle beraber getirdim. Mahalleye tank ve toplarla saldırdıkları için gömme şansımız yoktu. Bende taziye evine bıraktım ikisini de halen de nerede olduklarını bilmiyorum. Bu acıyı bana yaşatanlardan ömür boyu şikayetçi olacağım."

(aı-ht/dk)