'1915 ile yüzleşilseydi Dersim, Maraş, Sivas, Cizre yaşanmazdı'

09:33

JINHA

İSTANBUL - 101. yıldönümüne giren Ermeni Soykırımı'nı değerlendiren Seta Estukyan, "1915 ile yüzleşilseydi eğer, Dersim, Maraş, Sivas yaşanmazdı, Cizre'de insanlar bodrumda öldürülmezdi. Bu topraklarda haklar bir arada huzur içinde yaşardı" dedi.

Bugün Ermeni Soykırımı'nın 101. yıldönümü. 1.5 milyon Ermeni'nin ölüme gidişinin ilk adımının atıldığı gün, bugün... Bizde savaşların, göçlerin, kıyımların en çok kadınları etkilediğini bilerek, 101. yıldönümünde Ermeni Soykırımı'nı Seta Estukyan ile konuşmak istedik. 55 yaşındaki Seta Estukyan, Türkiye'nin şu an tek Ermeni köyü olma özelliğine sahip Hatay'ın Vakıflı köyünde dünyaya gözlerini açıyor. Çok küçük yaşta Ermenice eğitim görmek için İstanbul'a gelen Seta, o gün bugündür de İstanbul'da yaşıyor. Seta, hayattaki en büyük ideali olduğunu söylediği hemşireliğe bugün bir huzur evinde devam ediyor.

*Siz Vakıflı'da doğdunuz peki aileniz, kökleriniz nereye dayanıyor?

Annem, babam, dedelerim, nenelerim hepsi Vakıflılı. Yani bizimkiler Vakıflı'da çok eski, yaptığımız araştırmalarda 1830 yıllara kadar ki köklerimizi tespit edebildik, fakat ondan öncesine gidemedik. Yani, Vakıflı'daki varlığımız çok eski tarihlere dayanıyor.

*1915'te yaşananlar evinizde konuşulur muydu?

Elbette konuşulurdu. Annem ve nenem sürekli olarak anlatırlardı. Çocuktum, 7 ya da 8 yaşlarındaydım. Bugün neredeyse artık herkesin bildiği şeyleri anlatırlardı. Zorla Müslümanlaştırmayı, tehciri, yollarda ölen insanları anlatırlardı.

*Sizin ailenizde kayıplar var mı?

Hayır yok. Bizimkiler tehcire gitmemişler. Dağa çıkıp direniyorlar. Vakıflı'dan 500 kişi gönderiliyor ama bir daha haber alınamıyor. Sanırım bizim Suriye topraklarına yakın olmamız bir avantaj olmuş. Sonuç olarak Osmanlı'nın etkisi oralarda çok fazla değildi.

*Peki, duyduklarınız nasıl etkiledi?

*O zaman diliminde çok etkilememişti. Çünkü hem çok küçüktüm hem de annem bunları anlatırken; arada çok güzel şarkılar söylerdi. Belki o şarkıların büyüsüne kapılmaktan, yaşananların derinliğini hissedemezdim.

*Ne zaman derinleşti?

20'li yaşlarımda soykırıma dair yüksek bir bilinç kazandım. Ama alt yapısı öncesinde oluşmuştu. Köyümüz Ermeni köyüydü fakat Ermeni okulu yoktu. Daha doğrusu Ermeni okulları 1940'ta kapatılmıştı. Ben de Ermeni okulunda okumak için 7 yaşımda İstanbul'a gelmek zorunda kaldım. Kalfayan Yetimhanesi'nde yatılı okudum. Sonrasında Feriköy'deki Ermeni okuluna devam ettim. Fakat 1974'ün de başında Ecevit döneminde okuldan atıldım. Çünkü benim nüfus kağıdımda Hıristiyan Ortadoks yazıyordu, Hıristiyan Gregoryen yazması gerekiyormuş. Sonra Türk okuluna devam ettim. İşte ilk o zamanlar Ermeni kimliğimden kaynaklı ayrımcılık göremeye başladım.

*Mesela; nasıl bir ayrımcılıktı yaşadığınız?

Yapmadığım şeyleri, yapmış olmakla suçlanmak ve bunlardan sebep ceza almak ve ya dayak yemek gibi… Ama bu ayrımı sadece öğretmenlerimden görüyordum hepsinden değil tabi… Çok arkadaşım yoktu. Aslında hiç yoktu. Çünkü ben kendimi geri çekiyordum. Sonrası, kolej yılları ve ardından iş hayatı. Asıl kopuş bu zamanlarda başladı. Uzun zamandan sonra ilk defa Ermenice kitap okumuştum; "Dünyanın her yerinde Ermeniler var" adında bir kitap. Dünya'nın dört bir yanına dağılan Ermenilerin hikâyelerini anlatıyordu, çok etkilenmiştim. Ama bende soykırımı asıl derinleştiren şey; eşim Pakrat'ın ailesinin hikayesi oldu. Kayınvalidemin de kayınpederimin de; teyzeleri, amcaları, halaları, dayıları yoktu. Tek kalmış insanlardı. İşte 1915 asıl sarsıntıyı bende o zaman yaratmıştı. Çünkü benim tanıdığım insanların böyle kayıpları yoktu.

*Sarsıntı yaratan bu karşılaşma, hayatınıza nasıl yansıdı? Yani, Ermeni kimliğinizi kısıtlama ihtiyacı duydunuz mu?

*Hayır, duymadım. Aksine daha fazla Ermeni olarak yaşadım. Daha çok okudum daha çok araştırdım. Sokakta çocuklarımla Ermenice konuşmaktan çekinmedim. Ermeniliğimi hiçbir yerde gizlemedim. Alında benimki bir yerde isyandı.

*1915'in Ermeni kadınlarında yarattığı genel algı bu yönde mi peki, ya da daha mı içe kapattı?

Ermeni kadınlarında çekingenlik çok fazla. Bunun birçok nedeni var elbet. 1915 birinci neden; savaşlar en çok kadınları ve çocukları yaralar, doğal olarak kadınların travmaları da daha derin oluyor. Diğer bir neden de dinsel. Bütün dinlerin kadına bakış açısı aynı sonuç olarak; gerici. Hristiyanlık'ta da diğerlerinden çok farklı değil. Mesela; Ermenilerin vakıfları vardır ve bizim okullarımız, kiliselerimiz o vakıflardan yönetilir. Fakat o vakıflarda kadın sayısı çok azdır. Çünkü kadına biçilen rol bellidir; kadınlar, 'kadınlar kolu'nda görev almalı, kermesler düzenleyip, pasta-börek yapıp satmalı. Bakış açısı bu. Ama şunu söyleyebilirim; 1915 yaşanmasaydı bugün Ermeni kadınları çok ileri bir noktada olurdu. Mesela; ilk feminist hareketler 1860'larda başlıyor. Zabel Esayan, Hayganuş Mark'la da devam ediyor ve bu kadınlar çok ciddi işler yapıyor. Anadolu'daki kız öğrenci okullarına öğretmen yetiştirip göndermeye varana kadar.

*Az önce konuşmanızda Ermeni kadınlarının çekingenliğinden söz ettiniz, bu çekingenlik bugün hala devam ediyor mu?

Daha kırılmış durumda, daha özgüvenliler, kendilerini eskiye göre daha rahat ifade edebiliyorlar. Ayrıca çalışma hayatına çok fazla yönelmiş durumdalar.

Bu söyledikleriniz doğallığında mı oldu yoksa etki eden bir durum sonucu mu?

Hrant'ın (Dink) ölümünden sonra. 1915 Ermenileri bir kabuğa soktu, Hrant'ın ölümü o kabuğu kırdı. Hrant, Türk aydınlarının ve akademisyenlerinin soykırıma daha çok eğilmesine neden oldu. Taner Akçam'ın yazması Baskın Hoca'nın (Oran) daha çok konuşup tartışması ve yazması belki de bizleri cesaretlendirdi.

*Peki, Türk Devleti'nin 1915'i soykırım olarak görmemesi sizin için önemli mi?

Adını her ne koyarlarsa koysunlar, "Büyük felaket, kıyım, jenosit vs…" bu soykırım yaşandığı gerçeğini değiştirmiyor. İnkar edilmesi bizi elbette ki, rahatsız ediyor. O zaman söylesinler; 1915'e kadar Anadolu'da 2.5 milyon Ermeni yaşarken, bugün 90 bin varsak diğerlerine ne oldu. Sanıyorum ki, kabul etmek istememelerinin nedeni; soykırımın ağır sorumluluğundan kaçmak.

*Son olarak, Ermeni Soykırımı ile yüzleşilseydi, bugün bu topraklarda neler yaşanmazdı ya da neler yaşanırdı?

1915 ile yüzleşilseydi eğer, Dersim, Maraş, Sivas yaşanmazdı, Cizre'de insanlar bodrumda öldürülmezdi. Bu topraklarda haklar bir arada huzur içinde yaşardı.

(rk/mg)