Süngüler, yananlar, kadınlar, direniş... Dersim Cizre
10:23
Dilan Karamanoğlu-Aysel Işık/JINHA
DERSİM - Cizre'de vahşet bodrumlarında evlatlarını kaybeden anneler Dersim'e gelerek, Dersim soykırımına tanık olan annelerle acılarını paylaştı. İki bölgenin anneleri de kendi dillerinde acılarını paylaşarak ağıtlarını yakarken, teslimiyete karşı direnen evlatlarının onurunu dik duruşlarında gösteriyordu. Anneler, "Dersim katliamı Cizre'de yaşandı" diyor.
Tarih 1937-38, yer Dersim. Süngüler, yanan insan bedenleri, sıraya konularak kurşuna dizilenler, bebekler, daha doğmamışlar, anneler, çocuklar, yaşlılar... canlıdan yana ne varsa ve evler, köyler...
Tarih 2015-16, yer Cizre, Silopi, Sur… Yanan bedenler, parçalanan bedenler, Miray bebek, 7 gün cenazesi yerde kalan Taybet ana, anne karnında bebekler, ekmek almaya giden yaşlılar, bodrumlar, vahşet, kan…
Dersim'de 78 yıl sonra kemikler bulundu 24 kişiye ait, kemiklerden 11'i tespit edilirken 7'sinin çocuklara ait olduğu ortaya çıktı. Defnedildiler... Sur'da yıkım sonrası molozlardan cenazeler çıktı. Aileler DNA bırakıyor evlatlarının cenazelerine ulaşabilmek için hala cenazeler yok... Molozlar dökülüyor Dicle nehrine...
Dersim'in dereleri kan akıyordu, Dicle nehri cenaze yıkıyor...
'Soykırımlar tesadüfü değil'
Dersim Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Yönetim Kurulu Üyesi Ana Menşure Doğan, Kürdistan toprakları üzerinde yapılan soykırım ve katliamların tesadüfi olmadığını belirterek, "Dönem ne olursa olsun zulüm zulümdür" diyor. "Her kuşak devletin yaptığı soykırımı görüyor. Bu uygulanan soykırımlar tesadüfi değildir. İnsanlık dışı ve acımasızca bir durum" diyen Ana Menşure, Dersim soykırımında katledilenlerin kemiklerinin hala bulunamadığını söylüyor. Ana Menşure, "Çok zor bir durumdur bir evde 24 kişi katlediliyor. Ve yıllar sonra kemikleri bulunuyor tekrar aynı travmayı yaşıyorsun" diye belirtiyor.
'Berfo Ana aklıma geldi'
"Kemikler bulunduğunda ilk aklıma gelen Berfo Ana oldu" diyen Ana Menşure bir annenin son isteğinin yerine getirilmediğini belirtti. Menşure, "Berfo Ana, 'Kemiklerimi alayım, oğlumun bir mezarı olsun' diyordu. Ve bugün de birleştirdiğimizde, Cizre'den gelen ailelerinde acıları da bir birine benziyor. Acılara alışmadık. Gerçekten geçmişin hesabını sormuş olsaydık bugün bu katliamlar yaşanmış olmazdı" dedi.
'Dik duruşları ile Dersim'e umut verdiler'
Cizre'den gelen annelerin dik duruşunun Dersim halkına umut verdiğini belirten Menşure, "Devlet illa bedene işkence etmez. Düşünceye, iradeye bire bir işkence ediyor. Bakıyorum gerçekten bu ailelerin direnişleri iradeleri çok sağlam. Cizre'den gelen anneler dik duruşlarıyla etraflarına umut verdiler. Ben 38'de katliamı göremedim ama nenemden kalan acılarla büyüdüm. Nenemde bana anlatmazdı sırf biz yaşamayalım o süreci diye. Ama şimdi o katliamı bizler yaşıyoruz ve şahit oluyoruz. Katlediyorlar öldüremediklerini de zindanlara tıkıyorlar" şeklinde konuştu.
'Anne karnındaki bebek süngülendi'
"Zora düştüğümüzde bile asla direnişimizden vazgeçmiyoruz" diyen Menşure, "Bazen elimizden gelmiyor bir şeyler o zaman da maneviyata sarılıyoruz. Ama asla direnişimizden vazgeçmiyoruz. Devrilsin çark demiyoruz bu bir umutsuzluktur. Onun için umudumuz hep var. 38 Katliamında anne karnındaki çocuk süngülendi. Şimdi de aynı zihniyet devam ediyor. Devlet yücelmek istiyorsa öncelikle bu katliamlarla yüzleşmesi lazım. Cizre'de yaşanılan şey insanlık dışı bir şey. Yapılan vahşet gözle görülmesi bile zor bir durum. Özelikle kadın üzerinde yürüttükleri o kirli savaş cinsiyetçi yazılamalarıyla gözler önüne seriyor. Küçük çocuğa dahi kin kusan bir zihniyet. Hiçbir devlete bu vahşet yakışmaz. Umarım bir daha yaşanılmaz bu olanlar" diye belirtti.
'2 şehit annesiyim ama barış istiyorum'
Cizre'de vahşet bodrumlarında katledilen Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç'un annesi Esmer Tunç, "Dersim katliamını kınıyorum. Burada katliamlardan geçen insanlarla acımızı paylaşmaya geldim. Çünkü Dersim katliamının aynısı Cizre'de de yaşandı" diyerek Cizre'de 79 gün boyunca devletin tank ve topu ile evleri yıktığını söyledi. Esmer, şunları söyledi: "Yüzlerce çocuklarımızı bodrumda katletti. Dersimde katledilen insanların yakınları ile şimdi acılarımız bir. Hepimiz aynı acıyı çektik. Ben 2 şehit annesiyim. Buna rağmen yine barış istiyorum. Yeter artık bu acıyı başka anneler çekmesin. Şuan Kürdistan'ın her yerinde yeni bir Dersim katliamı yaşanıyor. Dünya buna sessiz kalmamalı. Biz bu acıları çekmek istemiyoruz. Devleti uyguladığı tüm katliamları lanetliyorum."
'Taşıdığım kimlikten utanıyorum'
"Yaralarımızı birlikte sarmaya geldik, fakat yaralar yıllarda geçse yine kanayacak" diyen Cizre'de katledilen DBP PM üyesi Mehmet Yavuzel'in annesi Hanım Yavuzel "Dersim katliamı için geldik. Burada kanayan yaralarımızı sarmak için yan yana geldik. Ama yaralarımız halen kanamakta. Buna rağmen barış diyoruz. Artık barış demekte içimden gelmiyor. Dersim katliamını yapan kişilerle Cizre katliamını yapan kişilerin zihniyeti aynı. Yüzler değişiyor, tarihlerde değişiyor fakat zihniyet hep aynı. Taşıdığım kimlikten dahi utanıyorum. Bu topraklar bizim. Kimi kimin toprağından kovuyorsun? Bir an önce haklarımızı alıp kendi topraklarımızda rahat olalım. El ele tutalım bütün annelerle barış getirelim bu topraklara" diye konuştu.
'Zihniyet hep aynı'
Cizre'de katledilen Azadiya Welat Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş'ın annesi Meliha Aktaş ise, tarihlerin değiştiğini fakat zihniyetlerin aynı kaldığını belirterek "Dersim katliamı için yola çıktım. Yıllar geçmesine rağmen zihniyetin aynı kaldığını görüyoruz. Tarihler değişmesine rağmen acılarımızın benzerliğini burada görüyorum. Hep acılarımız aynı. Bu katliamları soykırımı yaparak nereye kadar sürecek? Devletin biran önce aklını başa alarak bu katliamlara son vermesi gerek. Bizler bu çocukları zor şartlarda büyütüyoruz. Onların çocukları gibi saraylarda büyütmüyoruz. Ama devlet çocuklarımızı kolay bir şekilde katlediyor. Bu devletin yanında kalmaz. Elbet bir gün hesap verecek. Dersim'deki halkla buluştuk, ağıtlarımız farklı dillerdeydi ama acılarımız aynıydı. Elbet bu katliamların sonu gelecek. Ölümler son bulsun anneler ağlamasın" dedi.
(gc)