‘Kamulaştırma ile köksüz nesiller hedefleniyor’
09:00
Rojda Oğuz/JINHA
İSTANBUL - Diyarbakır’ın Sur ilçesi ile ilgili verilen ‘acele kamulaştırma’ kararı ile kültürel bir miras tamamıyla yok edilmek isteniyor. Kültürel mirasa karşı yapılan saldırının temelini anlatan Amed Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Alan Yönetimi Başkanı Nevin Soyukaya, “Belleğin silinmesiyle, belleğin değiştirilmesiyle, dönüştürülmesiyle birlikte köksüz, aidiyet duygusu gelişmemiş nesiller oluşturmak istiyorlar. Kamulaştırma çalışmalarının böyle bir amacı var” dedi.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde ilan edilen 'sokağa çıkma yasağı' sonrası 153 gündür kimi mahallelerine halen girilmesine izin verilmiyor. İlçeye yönelik kolluk güçlerince gerçekleştirilen saldırılar ve sonrasında ilçenin neredeyse tamamı için çıkarılan ‘kamulaştırma’ kararı ilçenin kültürel mirasını yok ediyor. Suriçi Bölgesi’nin Kentsel Sit Alanı ve BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) Dünya Kültür Mirası listesinde yer almasına karşı çıkarılan ‘kamulaştırma’ kararı başta Diyarbakır halkı olmak üzere bir çok kesimden tepki almaya devam ediyor. Amed Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Alan Yönetimi Başkanı Nevin Soyukaya, kamulaştırma kararının kültürel mirasa verdiği tahribatı ve göç etmeye zorlanan Sur halkıyla dayanışmanın önemini anlattı.
‘Toplumsal hafıza silinmeye çalışılıyor’
Nevin, kültürel mirasın yok edilmesiyle birlikte insanlarda da oluşturulmak istenen tahribatın derin olduğunu söyledi. Nevin, “Kamulaştırma ciddi bir toplumsal hafızanın da aslında silinmeye çalışılması demektir. Belleğin silinmesiyle, belleğin değiştirilmesiyle, dönüştürülmesiyle birlikte köksüz, aidiyet duygusu gelişmemiş nesiller oluşturmak istiyorlar. Kamulaştırma çalışmalarının böyle bir amacı var” diye konuştu. Mezopotamya topraklarının ‘bereketli hilalin’ (Ortadoğu uygarlıklarının) kalbi olduğu yorumunu yapan Nevin sözlerine şu şekilde devam etti: “7 bin yıllık köklü, bu kadar derinlikli tarihe sahip bir şehri tam da kalbinden vuruyorlar. Bunu yapmak için fiziki dokuyu ne kadar tahrip ederle etsinler; zorla göçle, kamulaştırmayla bütün o sosyal, kültürel yaşamı ne kadar tahrip ederle etsinler bunu başarmaları imkansız. Çünkü Diyarbakır’da, Suriçi’nde bir çok şeyi özgün şekilde yaşıyoruz ama Sur dışında yaşayanlar da geleneklerine bağlı yaşayan, o belleği taşıyan insanlar. Bütün Kürdistan, Cizre, Nusaybin ve Silopi tarihi kentlerdir.”
‘Kamulaştırmanın temelinde rant da vardır’
Yapılan tahribat ve beraberinde kamulaştırma kararına ‘dur’ demenin devam etmesi gerektiğine değinen Nevin, bütün bölge halkının mücadeleye devam etmesi, yapılmak istenenleri hep beraber durdurmak gerektiğini söyledi. Nevin, “Bir yandan toplumsal belleği silmek, bir yandan da fiziki dokuyu silmek, değiştirmek, dönüştürmek ve sonuç olarak toplumu şekillendirmek istiyorlar. Bir yandan da yıktığı şehirleri yeniden kendi anlayışına, şekillendirmek istediği topluma göre inşa etmek gibi bir amaçları var. Çünkü mekan son derece önemli. Mekan yaşamı da şekillendiriyor. Bunları yaparken yeniden inşa faaliyetleri beraberinde rant kazandıracak. Bu hedef de dolayısıyla ranttır” diye konuştu.
‘Diyarbakır kamulaştırmanın neden yapıldığının bilincinde’
Göç etmeye zorlanan halkın yaşadığı zorluklara değinen Nevin, kadınlarda ve çocuklarda ciddi psikolojik travmaların oluştuğuna değindi. Nevin, “Hem Sur’dan göç edenler hem de Sur’un dışında yaşayan tüm Diyarbakır halkı inanılmaz bir şaşkınlık yaşadı. Ama hemen ardından yine tüm Diyarbakır bunun neden yapıldığının bilincinde, farkında olarak dik durmaya, dayanışmaya, birlikte olmaya çalıştı” dedi. Dayanışma ağının yasakların başladığı ilk günden itibaren kendiliğinden oluştuğunu dile getiren Nevin, dayanışmanın önemine dikkat çekerek “Yaşatılan tahribatın üstesinden gelmenin en iyi yolu dayanışma, yürekleri ortaklaştırma, ekmeği paylaşmadır” şeklinde belirtti.
(ro/ck/mg)