Yönünü batıya çevirmeyen Rabia Nusaybin sınırlarında direniyor
09:02
Rojbin Kaçan/JINHA
MÊRDÎN - Devletin imha ve inkar politikaları nedeniyle 23 yıl önce Konya'ya göç eden Rabia Taylan, 13 yılın ardından döndüğü Nusaybin'den devlet eliyle yeniden göç ettirildi. Devletin göç politikalarına karşı bu kez batı illerine gitmemekte kararlı olan Rabia, Nusaybin'e döneceği günü bekliyor.
Devletin Kürt halkı üzerinde uyguladığı imha ve inkar politikaları uzun yıllara dayanıyor. Rabia Taylan gibi onbinlerce Kürdün hikayesine bakıldığında devlet zihniyetinin dünden bugüne değişmediği apaçık görülüyor. Rabia, 23 yıl önce devletin baskıları nedeniyle Mardin'in Nusaybin ilçesinden Konya'ya göç ediyor. Uzun yıllar toprağının kokusundan uzak Konya'da yaşayan Rabia, daha fazla dayanamayarak tekrar Nusaybin'e dönme kararı alıyor. 13 yıl sonra Nusaybin'e geri dönen Rabia, devletin ilan ettiği 'sokağa çıkma yasağı' nedeniyle yeniden göçe maruz kalıyor. Rabia bu kez batıya değil hemen yanı başındaki Şırnak'ın Silopi ilçesine göç ediyor. Nusaybin'e dönme hayaliyle yaşayan Rabia, devletin Silopi'ye saldırması nedeniyle bu kez Mardin merkeze gidiyor. Nusaybin sınırlarından ayrılmayan Rabia, devletin göç politikalarına karşı batı illerine gitmemekte kararlı. Rabia'nın tek isteği doğup büyüdüğü topraklara bir daha göç etmemek üzere geri dönebilmek.
'13 kişi bir süngerin üzerinde uyuyoruz'
Yasağın ilan edildiği ilk gece polislerin anons etmesi üzerine Nusaybin'den ayrılmak zorunda kaldıklarını belirten Rabia Taylan (55), "Nusaybin'den ayrıldığımız ilk geceyi çocuklarımla birlikte dışarıda geçirmek zorunda kaldık. Daha sonra Deşte köyünde kalan bir aile bizleri evine aldı. Nusaybin'den tamamıyla ayrıldıktan sonra Silopi'ye yerleştik. Bir süre Silopi'de kaldık. Sokağa çıkma yasağının Silopi'ye gelmesiyle birlikte oradan da göç etmek zorunda kaldık. Göçümüzün son adresi Mardin merkez oldu. Nusaybin'de evimiz varken burada kiraya girmek durumunda kaldık. 13 kişi iki odalı bir evde yaşıyoruz. Çocuklarım, torunlarım ve oğlumun eşi ile birlikte 13 kişi iki süngerin üzerinde uyuyoruz" dedi.
'Kürt halkına yapılanlar vicdansızlıktır'
Kürt halkına yapılan saldırıların büyük bir vicdansızlık olduğunun altını çizen Rabia, "4 ay boyunca devletin kuşatması altında kaldık. Nusaybin halkı kimseye haksızlık etmedi. Buna rağmen Erdoğan altı aydır tankları ve toplarıyla Nusaybin'i her gün bombalıyor. Kürt halkına büyük haksızlık ve zulüm yapılıyor. Kürtler bugüne kadar kimseye zulüm etmedi. Kimsenin evini yakıp yıkmadık ama o bizim evimizi tank ve toplarıyla aylarca yakıp yıktı. Kürtler sadece haklarını istedi. Kimseden bir şey istemiyoruz, haklarımızı istiyoruz. Kürt halkına yapılanlar vicdansızlıktır" şeklinde ifade etti.
'Bir gün bu çocuklar haklarının hesabını soracak'
Savaştan dolayı çocuklarının psikolojisinin bozulduğunu kaydeden Rabia sözlerine şöyle devam etti: "Erdoğan'da nasıl bir vicdan var. Çocuklarımız korkuyor, psikolojileri bozuldu. Balkona bile korkudan çıkamıyorlar. Sürekli öldürülme korkusuyla yaşıyorlar. Bu çocuklar küçük yaşlarda ölümü, haksızlığı, adaletsizliği öğrendi. Bu vicdansızlıklar nereye kadar devam edecek? Bir gün bu çocuklar haklarının hesabını soracak" dedi.
'Evimize geri dönmek istiyoruz'
Devletin baskısından dolayı Nusaybin'den göç etmek zorunda kalan Hediye Kanat (47) ise, Nusaybin'den devletin zulüm ve zorbalığı yüzünden göç ettiklerini söyleyerek, "Dükkanlarımızı toplarla bilerek yıktılar. Biz barış ve kardeşlik istiyoruz, zulüm istemiyoruz. Nusaybin'de evimiz varken Mardin'de mecburiyetten kiraya girmek zorunda kaldık. 12 kişi bir evde kalıyoruz. Bu adalet mi? Evimize geri dönmek istiyoruz. Barıştan başka hiçbir şey istemiyoruz" şeklinde konuştu.
(rk/mg)