'Oradan ya çıkacaksınız ya da ölürsünüz diye tehdit ediyorlardı'
09:08
JINHA
AMED - Sur'da 'sokağa çıkma yasağı' sürecinde 27 gün evinde kalan Cemile, ilçede devlet güçlerinin halka her türlü zulmü uyguladığını belirterek, yaşadıklarını anlattı. Cemile 5 aydır yasağın kaldırılmamasına dikkat çekerek, "Devlet Sur'da neyin peşinde" diye soruyor.
Diyarbakır'ın Sur ilçesi için İçişleri Bakanlığı tarafından 10 Mart'ta yapılan "operasyonlar sona erdi" açıklamasına rağmen 5 aydır "sokağa çıkma yasağı" kaldırılmadı. Diyarbakır halkı için özel bir yere sahip olan Sur'da binlerce yıllık tarih ve kültür saldırılar nedeniyle yok olmayla karşı karşıya kaldı. 'Sokağa çıkma yasağı'nın ilan edildiği 2 Aralık'tan 29 Aralık'a kadar evinden çıkmayan Cemile Acır, hem yaşadıklarını anlatıyor hem de "Hala Sur'da ne arıyorlar" diye soruyor.
İki kızıyla birlikte Savaş Mahallesi'nde oturan Cemile Acır, devlet güçlerinin akıl almaz zulümler uyguladığını söyleyerek, "Bizler evimizi terk etmek istemiyorduk. Ama eğer orada kalsaydık bizi öldüreceklerdi" dedi.
'Polisler bizimle dalga geçiyordu'
Her defasında evlerinin tarandığını, bunun için polisi aradıklarını ancak buna rağmen oyun oynar gibi evlerin tarandığını anlatan Cemile, "Orada ağır silahlarla bizim ev tarandığında, polisleri aradım 'bizler siviliz' dedim. Ondan sonra evimizi daha şiddetli taramaya başladılar. Bir başka olayda komşumun başına geldi. Kadın her bomba patladığında panik atak geçiriyordu. Biz de polisi arayıp 'gelin' dedik. Tam adresi de verdik. Yine 'tamam' dediler ama biraz zaman geçince komşumun evine saldırdılar. Bizimle dalga geçer gibi bir halleri vardı. 'Oradan ya çıkacaksınız ya da öleceksiniz bunu siz istediniz' diye tehdit ediyorlardı. Çatıdaki tüm su depolarımızı delmişlerdi. Astığımız tüm kıyafetlerimizi bile deldiler" diye konuştu.
'Devletin bize tek 'yardımı' sıktıkları kurşunlar oluyordu'
Medyada "PKK sivil insanları vuruyor, evleri bombalıyor" haberlerine tepki gösteren Cemile, ilçede halka tek kötülük yapanın devlet güçleri olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Halkı vuran ve evlere zarar veren gençler değildi, onlar bizimle ekmeğini bölüşüyordu. Orada bizi vuran devletti. Yasak zamanı yara aldım. Kapımın önüne düşen şarapnel parçaları dizimi ve yüzümü yaraladı. Bunun yüzünden hala davam görülüyor. Sur'dan çıktık sonra da beni gözaltına aldılar, saatlerce karakolda beklettiler. Yemek çay vermediler. Bu yaraları da kendim sardım, eğer hastaneye gidersem beni tutuklayacaklardı. Biz çıktıktan sonra da bizi rahat bırakmadılar. Televizyonlarda 'Kürtlere yardım yapılıyor' diye söylüyorlardı. Ama biz devletin 'yardımını' görüyorduk o da kurşunlardı."
'Hazine ya da işe yarar bir şey arayıp evleri yıkıyorlar'
Polisin "bu insanlara ne kadar zarar verirsem benim için o kadar iyi" düşüncesine sahip olduğunu söyleyen Cemile "Hafriyat alanında bulduğu demirleri bile satıyor. İçeride kimse olmamasına rağmen, yasak kalkmıyor. Neden? Devlet Sur'da neyin peşinde niye yasağı kaldırmıyor? Sur'da yıkılmayan evleri de bu yasakla yıktılar. Bu neyin mücadelesidir, devlet Kürt halkından ne istiyor? Önce hazine ya da işe yarar bir şey arıyor sonra da evleri yıkıyor. Orada o gençler bize tek bir kötülük yapmadı. Ama devlet evimizi yıktı. Televizyonlarda 'kardeşiz' diye bağırıyorlar, neyin kardeşliği bu? Devlet sadece bizim evimize eşyalarımıza değil, orada hayatımıza göz dikti. İçeride başımıza gelmeyen kalmadı. Her türlü zulmü yaptılar şimdi de tek istediğimiz yıkılmış evlerimize gidebilmek ama ona da izin vermiyorlar" ifadelerini kullandı.
(mm/gc)