'Kadınlar yeni Vietnamları Türkiye'de yaşamak istemiyor'
16:34
JINHA
ANKARA - "Savaş sadece Ekin Van'ın çıplak bedenini sergilemez; gelir Ankara'da Ceren'i de vurur" diyen HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, kadınların yeni Vietnamları Türkiye'de yaşamak istemediğini belirterek, "Kadınlar özgür ve eşit bir ülkede yaşamak istiyor. Ve artık Ceren son olsun diyorlar" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, HDP Meclis Kadın Grubu adına Ankara'da 10 Mayıs günü özel harekat polisi tarafından Ceren Baran'ın katledilmesiyle ilgili yazılı açıklamada bulundu. Ceren Baran'ın sivil polislerin sürekli dolaştığı, özel güvenlik önlemlerinin alındığı Ankara'nın Konur Sokağı'nda katledildiği ifade edilen açıklamada şunlar belirtildi:
'Güvenlik atmosferi içinde kadınlar tek tek öldürülüyor'
"Aynı sokakta, aynı gün, feministler ve kadın örgütleri 'Hayatlarımıza sahip çıkıyoruz' sloganıyla stant açmak istediklerinde, güvenlik gerekçesiyle stant açmalarına izin verilmemişti. 'Erkek adalete direniyoruz, itaat etmiyoruz' diyen kadınlar 'güvenlik riski' yaratmıştı! Bugün ise tesis edilen bu güvenlik atmosferi içinde kadınlar tek tek öldürülüyor. Açık ki, zırhlı araçlarla, silahlarla, sivil polislerle, özel harekatçılarla, yıllık 100 milyar lira harcayarak kurulan güvenlik, kadınların güvenliğini sağlamıyor!" diye belirtildi.
'Şimdi savaşın başka bir yüzünü mü görüyoruz'
Ceren'i kaybettikten sonra ister istemez soruyoruz: Şimdi savaşın bir başka yüzünü mü görüyoruz! Biz bunları daha önce de ifade etmiştik demek istemezdik; ancak evet bu tehlikeyi daha önce de ifade etmiştik değerli arkadaşlar! Defalarca burada basının karşısında ya da Meclis kürsüsünde 'Bu savaş, yalnızca Kürt illerinde yaşayanlara ölüm ve sürgün getirmeyecek, her yerde, özellikle kadınların yaşamını derinden etkileyecek' dedik. Hakkari'de görev yapan bir polisin Ankara'ya gelir gelmez eski nişanlısını öldürmesi nasıl bir ruh halinin tezahürüdür, düşünmek gerekiyor.
'Nasıl bir erkeklik algısı yaratılmaktadır?'
Kasıtlı olarak büyütülen nefretin ve erkekliğin bu şiddette rolü nedir? Girdikleri yatak odalarında kadınların çamaşırlarını ortalara atan; çıplak kadın fotoğraflarını, kullanılmış prezervatifleri yatak odalarına bırakan, duvarlara evde kalan kadınların isimleriyle küfürler yazan, bu yolla 'düşmanla mücadele eden', kadınları simgesel olarak aşağılamayı bir savaş taktiği olarak kullanan güvenlik siyasetinin bu fiilleri işleyen erkeklerde yarattığı etki nedir? Bırakın bölgede görev yapan polisleri, bu fotoğrafları gören kişilerde nasıl bir erkeklik algısı yaratılmaktadır?
'Büyüttüğünüz erkekliği kontrol edemez hale gelirsiniz'
Yaratılan erkeklik büyük bir öfkeyle gelir, büyüttüğünüz erkekliği kontrol edemez hale gelirsiniz… Bugün Türkiye'de yaratılan bu öfkeden biz kadınlar endişe duyuyoruz. Çünkü savaşın yaralarını sarmak da, bu öfkeyle başa çıkmak da kadınlara düşüyor. Çünkü kadınlar, savaşların hüküm sürdüğü topraklarda, Konur Sokak'ta bir adamın silahından çıkan kurşunla ya da yıllarca psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalarak ölebilirler...
'Savaş sadece yaşandığı yeri vurmaz'
Savaş sadece yaşandığı yeri vurmaz; tüm ülkeyi bir karabasana sokar! Savaş en çok çocuklara, kadınlara zarar verir ama sadece Ekin Van'ın çıplak bedenini sergilemez; gelir Ankara'da Ceren'i de vurur! Savaş, tıpkı Vietnam savaşını kaybettikten sonra Amerika'ya dönen ve orada yürüttüğü şiddetten başka hayatının bir anlamı olmayan Amerikan askerlerinin gündelik hayatta uyguladığı şiddet gibi; doğudan döner, batıyı da vurur! Bu tüm ülkeyi kaplayan erkeklik, Meclis'te dahi en kötü yüzünü gösterir. Bu hafta, vekilimiz Meral Danış Beştaş'ın konuşma yaptığı sırada AKP'li vekil Hakan Çavuşoğlu, defalarca 'Ben senin çirkinliğine bir şey diyor muyum! Çirkin şey!' diye hitap edebildi vekilimize! Buyurun tutanaklar ortada!
Kadınlar özgür ve eşit bir ülkede yaşamak istiyor'
Bir iktidar milletvekili, kürsüde konuşan vekil kadın olunca, nasıl defalarca kendi aklının çirkinliğini ortaya koyan sözlerle erkekliğini kullanabiliyor! 80'lerde, 90'larda işkencecilerin, aşağılamak için kadınlara söyledikleri sözlerdi bunlar… Adeta erkekçe zulüm taktikleri işkence odalarından Meclise, evlere uzanıyor! Kadınları 'çirkin-güzel, iffetli-iffetsiz' gibi tasniflerle aşağılayabileceklerini düşünüyorlar! Ama yanılıyorlar! Evet, bugün kadınlar yaşamak istiyor ve yaşamak için tüm bu baskılara direniyorlar; Erkek egemenliğine karşı, erkek yargı kararlarına karşı, erkek savaş yürütücülerine karşı... Kadınlar 'erkek adalet değil gerçek adalet' istiyor! Kadınlar artık 'makbul kadın' politikaları ve 'boşanmaların nedenleriyle' değil, kendi yaşam haklarıyla ilgilenen siyasetçiler istiyor! Kadınlar yeni Vietnamları Türkiye'de yaşamak değil, barış istiyor. Kadınlar özgür ve eşit bir ülkede yaşamak istiyor. Ve artık Ceren son olsun diyorlar…"
(mg)