'Batıya göç edip zorla Türk olmayacağız'

09:00

JINHA

ŞIRNEX - Şırnak'taki soykırım saldırıları nedeniyle Şenoba Beldesi'nde kurdukları çadırda yaşayan Fatim Külter, 90'lardan bu yana 4 kez göç etmek zorunda kaldı. Tüm bu saldırılarla halkın batıya göç ettirilmek istendiğini söyleyen Fatim, "Kendi toprağımızı bırakmayacağız. Ne kadar bombalasalar da yakıp yıksalar da batıya gidip zorla Türk olmayacağız" diye vurguluyor.

Kürdistan'da "sokağa çıkma yasağı" adı altında başlatılan katliam ve göç ettirme politikalarının 90'lardan bu yana Kürt kadınlarının direnişe çarptığının bir göstergesi de 75 yaşındaki Fatim Külter. Fatim ananın köyü Besta Dedeören (Sergê Mıhemêusu) 1990'da yakılarak boşaltılıyor. Fatim ailesiyle birlikte köyden Şırnak merkeze göç ediyor. Burada bin bir emekle kurdukları evlerinde baskılar nedeniyle yaşayamayan Fatim ve ailesi bu kez de 1990'de evlerinin yıkılması üzerine Kumçatı Beldesi'ne göç ediyor. Aylarca Kumçatı'da çadırda yaşayan Fatim, yine de metropollere gitmiyor. Buradan yine Şırnak'a taşınan Fatim, Şırnak'ta ilan edilen "sokağa çıkma yasağı" nedeniyle Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Şenoba Beldesi'nde kurdukları çadırda yaşamaya başladı. Çocukları ve torunlarıyla çadırda yaşamını sürdüren Fatim, ilerleyen yaşı ve zorlu yaşam koşullarına rağmen topraklarını terk etmeyeceğini söylüyor.

'Devletin baskısı nedeniyle geldik'

Evinin şu anda ne durumda olduğunu bilmeyen Fatim, "Şırnak'ı yakıp yıkmışlar. Hiçbir şeyi kalmamış. Evlerimizi yıkmışlar biz burada çadırda yaşıyoruz. 10 kişi burada yaşıyoruz. Gece yatarken aramıza perde çekiyoruz. Yine de toprağımızı bırakmadık bırakmayacağız. Buraya devletin baskısından dolayı gelmek zorunda kaldık" diyor.

'Batıya gitmeyeceğiz'

Kendi topraklarında özgürce yaşamak istediğini vurgulayan Fatim, "Kendi toprağımızda yaşamak istiyoruz. Buralar bizim toprağımızdır. Bizden ne istiyorlar? Toprak onun toprağı değil, ev onun evi değil. Kürtleri asimile etmek istiyorlar. Batıya göç etmemizi istiyor, ama biz kendi toprağımızı bırakmayacağız. Ne kadar bombalasalar da yakıp yıksalar da batıya gidip zorla Türk olmayacağız" diye vurguluyor.

'Köyümüzde yaylalarımızda gezerdik'

90'lı yıllarda köylerinde kendilerine yaşatılan zulmü anlatan Fatim şöyle devam ediyor: "Eskiden köylerde yaşam çok güzeldi. Sabahtan akşama kadar yaylalarımızda, köyümüzde gezerdik. Piknik yapar gibi işlerimizi severek yapıyorduk. 90'lı yıllardan asker köye gelmeye başladı. Erkekleri köy meydanında toplar işkence yapardı. Rahmetli babam buğday tarlasına giderken alıp işkence yaparlardı. Erkekleri elinden ayağından tutarlardı, sallayıp dereye atarlardı. Köyümüzü yıkıp yaktılar. O zaman da bu zulmü yapıyorlardı. 'Karabela' denilen bir asker vardı. Bizim köye ve civar köylerde herkesi topladı. Yaşlılara, kadınlara saatlerce işkence yaptı. O zamanlar Kumçatı Beldesi'nde yine aylarca çadırda kalmıştık. Bugün yine devletin Kürdistan'da yaptığı katliamlar nedeniyle göç ettik. Yine çadırdayız."

'Bizi rahat bırakın'

Şırnak'taki yasağın kalkmasını beklediklerini ifade eden Fatim, "Burası da bizim toprağımızdır. Kürdistan'ın her karışı bizimdir. Kendi toprağımızdayız zaten, onlar gitsinler toprağımızdan. Tek isteğim bizi rahat bıraksınlar" diye ekliyor.

(ht/gc)